13: Kan Banyosu

849 100 367
                                    

Biri gitti, Açlık Oyunları'nda bu buzdan arenada artık yirmi üç haraç ölüm kalım savaşı veriyordu. Deepsea'nin bu şekilde öleceğini hiç düşünmemiştim. Hiçbir haracın bu şekilde öleceğini düşünmezdim doğrusu. Bu korkunçtu! Dong sesi bana giyotin bıçağının yukarı çekilmesini anımsatmıştı. Çok tedirgin bir şekilde, tereddüt ederek öne atıldım ve bacaklarım benden bağımsız bir şekilde koşmaya başladı. Birden dang diye bir ses duyuldu. Yine kime ne oldu diye bakmak için kafamı sese doğru çevirdiğimde, Cornucopia'nın arkasında kalan Evan'ın, oyunu kendi kurallarına göre oynamaya karar verdiğini gördüm. Arka taraftan Cornucopia'nın üzerine atlayarak, yukarıdan ön tarafa doğru son sürat koşuyordu.

"Oha!" diye bağırdı Katie, arkamdan bana yetişmeye çalışırken. Evan'a gülünce biraz geride kaldı ama kısa sürede benimle aynı hizada koşar oldu. Hava kapalıydı ama ortam o kadar beyazdı ki Katie'nin ışıltılı veela tenine ve beyaz-sarı saçlarına bakmak ilk defa gözlerimi kamaştıran tek şey değildi. Arena fazla beyaz, soğuk ve göz yorucuydu.

Cornucopia'nın ağzına geldiğimizde platformunun konumundan ötürü bizden önce gelmiş olan Ace, Laura Lyra Wilson ile kılıç kullanarak değil, kılıç için kavga ediyordu. Sanki içeride daha başka kılıçlar yoktu. Wilson yüksek sesle "Bırak onu!" diye böğürdü ve Ace'in karnına tekme attı ama Ace yerinden kıpırdamadı bile. "Hayır, o Katie'nin!" Ace, kızı tüm gücüyle ileri savurarak elinden kılıcı aldı ve içinde bulunduğumuz duruma rağmen centilmen bir tavırla Katie'ye verdi. Evan da iki kılıç kaptıktan sonra Valerie'yi oklar ve yayla birlikte Cornucopia'nın üstüne çıkardı ve zeminin buz olması sebebiyle yere kapaklandı. Komik bir andı aslında ama gülemedim. Rabastan olsa gülebilirdi. Katie, Evan yerden kalkana kadar onun önünde siper oldu. Bu artık dayanışmalı bir kale savunmasıydı. 

Aynı ekipte olduğumuz için Ace'in Katie'ye yardım etmesi iyi olmuştu ve bu sayede rakiplerimizden birinin silahlanmasına engel olmuştu ama Ace'in hareketiyle ileri doğru sendeleyen Laura Lyra Wilson, Amelia Mabelle White'ın kollarına düştü ve White onu art arda bıçaklayarak öldürdü. Bu görüntüyü aklımdan çıkarmam hiç kolay olmayacaktı ama şimdi derhal aklımı başıma toplamam gerekiyordu yoksa White'ın bir sonraki hedefi olabilirdim. Ayrıca ellerim ve dizlerim tir tir titrese de Ace ile benim acele etmemiz gerekiyordu. Valerie, Katie ve Evan bizi herkese karşı savunacak değillerdi!

Cornucopia'nın içi haraçlar için sanki açık büfe gibiydi. Özellikle de kana susamış olanlar için. Oklar, mızraklar, bıçaklar, kılıçlar, hayatta kalmamızı sağlayacağını bildiğim ama içlerinde ne olduğunu tam olarak bilmediğim sırt çantaları. Ben biraz daha silah toplarken, Ace de o çantalardan üç tane aldı. Savaş alanına dönen Cornucopia'nın önünde neler olduğunu bilmiyordum ama insanların acıyla ya da hırsla çığlık attığını duyabiliyordum. Valerie Hyena'nın sesini duyunca, kızın aşağı indiğini fark ettim. Tüm o bağırış çağırış yüzünden tüylerim diken diken olmuştu. işimiz bitince Ace beni omzumdan tutup dışarı çekti "Gidelim hadi!" Kafamın içi o kadar tuhaftı ki, şu an herkese uyum sağlayabilirdim. Kolumdan tutup çekiştirmesi yeterdi.

"Barty nerede?" diye bağırdığım esnada Barty'nin ön saflarda, savunmada, olduğunu fark ettim. Benim sesimi duyan Barty bir anlığına bana baktı, yüzünde ona mı yoksa başkasına mı ait olduğunu bilmediğim kan vardı. Üzerine ansızın atılan Lily Evans'a karşı koydu. Kız geri fırladı, Barty de buz zemin sebebiyle kayıp poposunun üzerine düştü. Buzdan artık çatlama sesleri geliyordu. Cornucopia'ya yaklaşamayacağını anlayan Lily Evans etrafa saçılan silahlardan birkaç tanesini toplayarak, sırtında küçük bir çantayla, koşarak Cornucopia'dan uzaklaştı. Saldırgan davranmak yerine kendimizi savunan bir grup olduğumuz için diğer haraçlara çok da zararlı olduğumuz söylenemezdi.

Mıntıka Dokuz Üç Çeyrek | Regulus Black + Açlık OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin