41: Ölmek Var, Dönmek Yok

515 67 290
                                    

Mıntıka Dokuz Üç Çeyrek için meme ve Trash çalışması yayımladım. İsmi: Koca Meme'li MDÜÇ Çöplüğü. Bakabilirseniz sevinirim.

---------------------

-Regulus-

Londra. Başkent olmasının yanı sıra İngiltere'nin en kalabalık şehri. Biz büyücüler için bile manidar bir şehir olduğu kesin. Her yıl eylül ayının ilk gününde King's Cross İstasyonu'ndan evimiz dediğimiz okula, şatomuza, Hogwarts'a gidiyorduk. Şimdi bu dev şehir, belki de tarihinin en büyük savaşlarından birini görmeye hazırlanıyordu. İntikam ve öldürme arzusuyla yanıp tutuşan biz büyücüler, bize yapılanların bedelini ödetmek için geliyorduk. Bugüne kadar büyük kayıplar vermiş büyücüler olarak, eğer Londra'da başarılı olursak artık daha fazla kayıp vermek zorunda olmadığımızı biliyorduk. Şimdilik her şeyin plana göre işlemesi için dua etmek dışında yapabileceğimiz pek bir şey yoktu.

Burada yaşayan binlerce Muggle'ın çoktan şehri terk ettiğini tahmin edebiliyordum ama zaten bizim amacımız korkunç bir Muggle kıyımı yapmak değil, şehri ele geçirip onları antlaşma yapmaya zorlamak ve böylece bize ait olan bölgeleri geri almaktı. Kıyım yapmak istesek, bunu çoktan yapmış olurduk. Karşılaştığımız onca başarısızlığa rağmen, diğer şehirlerdeki başarımız bana Londra'da da başarılı olacağımız inancını veriyordu. Her ne kadar bu yolda bize inanmayan bazı büyüklerimiz olsa da.

Bizden Barnard Castle'da ayrılan ve çoğunluğu Seherbazlardan oluşan ekipten hiç haberimiz yoktu. Cambridge'den Oxford'a geçerken onlara bir baykuş göndermiştik ama gelip gelmeyeceklerini, geleceklerse de bizimle nerede buluşacaklarını veya nasıl bir plan yaptıklarını bilmiyorduk. Düşük bir ihtimal de olsa yüzüstü bırakılmış olabilirdik. Böyle olmasını tabii ki istemezdim zira savaşta bir büyücü bile çok kıymetliydi. Bu durum en çok Dominic'i üzüyordu çünkü ailesinin ihanet ettiğini düşünüyordu ve haliyle hayal kırıklığına uğruyordu. İyi bir savaşçı olduğu ve kimseyi riske atmadığı için bu konuda hiç üzerine gitmedim.

Onun aksine azarladığım birkaç kişi olmuştu. Xavier Lignum ve Argent Calantha Estee-Bletchley daha Edinburgh'ten beridir yer yer birbirleriyle tartışmaya giriyorlardı. Estee-Bletchley'nin Lignum'dan nefret etmesini anlardım sonuçta çocuğun ağabeyi, kızın ablasını yemişti ya da öyle bir şey. Yine de kız yanlış kişiye çatıyordu; sanki ablasını öldüren kişi Xavier'dı. İlk fırçayı onlara çektikten sonra sıra Yumi Ishiyama'ya geldi. Ishiyama arenadan beri minnettar olduğum Ulrich Stern'in -Stern aramızda değildi; savaş destekçisi biri olmadığından şifacılara yardım etmek için karargahta kalmak istemişti- arkadaşıydı ve kendini öldürmeye niyetli görünüyordu. Bu kızda intihar eri potansiyeli vardı ama daha önce de dediğim gibi, artık bir büyücü bile çok kıymetliydi.

Yaptıkları dolayısıyla öfkemin kurbanı olan son kişi Celestia Marshall idi ve onun suçu daha önce bahsettiğim üçlüden çok daha büyüktü. Celestia Marshall keskin nişancı birliğindeydi ve hedefi Mugglelar değil, özbeöz ablası Amy Marshall idi. Amy bir yandan Mugglelar'a karşı koyuyor, bir yandan da kız kardeşinin avı olmamaya çalışıyordu. Bu durumu kolay kolay fark etmezdim ama neyse ki Dominic beni uyardı ve Celestia'nın güvenliğinden sorumlu veela bu durumun doğruluğunu teyit etti. Londra'dan önceki son karargahımızda ben de dahil birkaç kişi Celestia'yı azarladık. Bu durum kızın hiç hoşuna gitmemişti ama umurumda değildi, kendi içimizde daha fazla bölünmeye izin veremezdim. Savaş meydanına çıktığında tüm sorunlarını unutmalı ve düşündüğü tek şey özgürlük savaşımız olmalıydı.

Son durağımız olan Londra'ya ulaştığımızda nefesler tutuldu. Süpürgelerimizin üzerinde duruyor, gecenin karanlığında yıldızlar gibi parlayan bu dev şehri izliyorduk. Bir şey söylemesini istercesine kafamı Katie'ye çevirdim ama o da aynı şekilde bana bakıyordu. Süpürgesini bana yaklaştırarak fısıldadı "Sen bu isyanın liderisin, Regulus. Artık kendini küçük ve değersiz görmeye son ver. Herkes senden teşvik edici bir konuşma duymak istiyor. Hadi, başlat artık şu savaşı." biraz daha yaklaşıp yanağımı öptü.

Mıntıka Dokuz Üç Çeyrek | Regulus Black + Açlık OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin