Teslim olduktan sonra neler olduğunu tahmin etmek çok da zor olmasa gerek ama yine de anlatmak isterim. Muggleların bana gösterdiği muamele çok sertti; beni kelepçeledikten sonra dövdüler. Artık haraç dokunulmazlığım olmadığı için istedikleri yerime gelişi güzel vuruyorlardı. Burnumdan akan kan ağzıma dolduğunda artık sersemlemiştim. Mideme yediğim tekmeyle öğürerek dizlerimin üzerine çöktüm. Aurora Blanchard kollarını bağlayarak "Beyler," dedi "bu kadar yeter! Burası benim iş yerim; gidin onu başka bir yerde öldürün."
Bu sözün üzerine kafama bir şey geçirerek beni stüdyodan çıkardılar. Neler olduğunu göremiyor olabilirdim ama beni helikoptere bindirdiklerini duymuştum. Yolculuk sırasında sessiz sedasız oturdum; asam yoktu, silahım yoktu, etrafım iri kıyım adamlarla çevriliydi yani asi tavırlar sergilemek sadece bana zarar verirdi. Kafamdaki şeyi çıkardıklarında, küçücük bir odaya getirilmiştim. Gördüğüm her şey tanıdık gelmişti. Kendimi tutamayarak "Burası arena binası." dedim "Burada ne işim var?" Biraz değişiklik vardı tabii ama karşımdaki silindir bana burasının arena binası olduğunu söylüyordu.
Yanımdaki tek barış muhafızı tam karşımdaki duvara dokundu ve karşıma haberler çıktı. Spiker kadın yakalandığımı mutlulukla duyuruyor ve önceki ölüm haberimin bir yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu söyleyerek, izleyenlerden özür diliyordu. Barış muhafızı nihayet konuştu "İdam kararın çıkıp da o an gelene kadar burada kalacaksın. Burası o kadar korunaklı ki büyücü arkadaşların araziye adımlarını bile atamazlar." Çıkmadan önce beni tek bileğimden yatağa kelepçeledi ve çıktığında, içeri Aurora Blanchard girdi.
"Ne istiyorsun, hain şıllık?" diye sordum. Nasıl olsa öleceğim için Aurora ile uğraşmakta sıkıntı yoktu. Sırtını duvara yasladı, kollarını bağladı "Biliyor musun, Regulus, senden sunucu olmazmış. Hep yanlış soruları soruyorsun ve ağzın bozuk." Yüzümü ekşiterek ona tiksintiyle baktım "Ne sormamı bekliyorsun?" diye sordum bu kez de "İstersen sana neden hain bir şıllık olduğunu sorabilirim." güldü "Ben de sana cevap verebilirim. Bunu sormanı bekliyordum." İç geçirdim "Ne anlatırsan anlat!.. Yeter ki bayma!"
"Ben senin yaşadığın hayatın tam aksini yaşadım. Bir büyücü olarak doğduğun için ailenin sana bayıldığı kadar, benim ailem cadı olarak doğduğum için benden nefret ediyordu. Beni bir ucube olarak görüyorlardı." İç geçirdikten sonra devam etti "Beni nasıl yakaladığınızı bilmediğim için hakkımda neler öğrendiğinizi de bilmiyorum. Ben bir Muggle Doğumluyum ve ailem iyi eğitimlidir. Hem annem hem de babam tıp fakültesinde profesörler. Benim de onlar gibi olmamı hayal ediyorlardı ama kendi çocuklarının acayip bir şey olduğunu öğrenmeleriyle dünyaları başlarına yıkıldı. Küçük bir kız olarak büyü yapabilmek çok hoşuma gitti ve ailemin tüm itirazına rağmen büyü eğitimi almaya başladım. Her şeyin mükemmel olacağını düşünmüştüm ama yanıldım. Senin gibi safkan cadı ve büyücülerin bana yapmadığı şey kalmadı."
Bir an kendimi tutamayarak lafını böldüm "Ve sen de intikamını hiç alakasız insanlardan almaya mı karar verdin?" Anlatmaya sakince devam etti "Safkanlara imreniyordum; onlar gibi olmak istiyordum, büyü yaptığım için benim de ailem benimle gurur duysun istiyordum. Hem okul hem de aile hayatım dayanılır gibi değildi. Evim diyebildiğim hiçbir yer olmadı ve mezun olduktan sonra arkama bile bakmadan Avustralya'dan kaçıp İngiltere'ye geldim. Burada hayatıma sıradan bir insan gibi başladım ama bir yandan da intikam planları yapıyordum; sabah kız arkadaşlarımla Londra caddelerinde alışveriş yapıyor, geceleri ormanda büyü yeteneklerimi geliştiriyordum. Çeşit çeşit işte çalıştım ama en sonunda elimden tutuldu ve şov dünyasına girmiş bulundum. Akabinde Muggleları ayağa kaldırmak çok kolay oldu."
"Tüm bunlar senin başının altından çıktı yani. Sana edecek küfür bulamıyorum artık." dediğimde güldü "Senden neden nefret ettiğimi şimdi anladın, değil mi canikom? Hem büyücüleri hem de Muggleları parmağımda oynatayım istedim ve istediğimi yaptım. Bundan böyle önüme çıkacak herkesi böcek gibi ezmeye hazırım. Babam böyle bir canavar yarattığı için utancından yerin dibine giriyor olmalı ama en iyisi o, sıranın ona gelmemesi için dua etsin! Bunun alakasız bir intikam alma şekli olduğunu düşünebilirsin tabii ama Açlık Oyunları yılın farklı dönemlerinde dünyanın dört bir yanında oynanıyor. Buna Avustralya da dahil. Geri dönmeme yeminim olmasa o aptal, egoist safkanların birbirini arenada nasıl doğradıklarını gidip canlı canlı görmek isterdim ama şimdi elimdekiyle yetineceğim."
Televizyondan arena kanalını açtı "Keşke dinozorlar daha önceden aklıma gelseydi. Senin gibi vasat bir büyücünün hayatta kalması mümkün olmazdı ve tüm ilgi sadece benim üzerimde olurdu. Tabii yarın ölmüş olacağın için hala tek ilgi odağı olma şansım var." Biraz alakasızdı ama "Lola Bachelor'a ne yaptın?" diye sordum. Anlamamış gibi göründüğü için "Yerine geçtiğin cadı." diyerek belirtme zorunluluğu duydum. Omuz silkti "Evimde. Kız kardeşim olduğunu sanıyor ve arenayı izlerken çok eğleniyor." Aurora'nın hafife alınmaması gereken bir zekası vardı ve güçlü bir rakipti. Tabii artık bize kim olduğunu belli etmişti.
Garip bir şekilde bana iyi geceler dileyerek yanımdan ayrıldı ve ben de arenayı izlemeye başladım. Yarım saat kadar sonra Dominic başını kaldırarak "Gecenin iki gün sürdüğüne yemin edebilirim." dedi. Adamlar öğle saatlerinden beri geceyi yaşıyordu ve artık hepsi uyanıktı. Ravenclaw haracı Alvina Diana Wolfsburg "Başım ağrıyor." diyerek şikayet etti. Swan birden avucunun içiyle Rabastan'a tokat attı ve şlak sesiyle herkes onlara baktı. Kız "Affedersin!" dedi ve omzundaki az önce öldürdüğü böceği gösterdi "Mağarada çok fazla böcek var." Rabastan iç geçirdi "Ve hepsinin amacı beni yemek."
"Buradan kalkmayı önerirdim," dedi Gemma "ama nereye gideceğiz? Hava çok karanlık ve dinozorlar her yerde olabilir." Bir süre plan yapmaya çalıştılar ama her planda bir kusur çıkıyordu. Derken Wolfsburg çığlık atarak elleriyle yüzünü kapattı. Kızın vücudu korkunç bir şekilde titriyordu. Yanına gelenlere "KAÇIN!" diye bağırdı "MAĞARA YIKILACAK! KAÇIN!" Dominic öne çıkarak "Sen neden bahsediyorsun?" diye sordu, sorusunu Gemma yanıtladı "Alvina bir görücüdür. Sanırım kehanet yapıyor. Çıkalım buradan!"
"Bana daha çok panik atak geçiriyormuş gibi göründü." diyerek yorum yaptı Winter Regina Lestrange. Dominic bunu tartışmaya bile açmadan "Buradan çıkıyoruz!" dedi "Hemen!" ve Wolfsburg'ü sırtına alarak mağaranın ağzına yürüdü. Aşağı inerlerken yüreğim ağzıma gelmişti. Bu karanlıkta, önlerini görmeden nereye gideceklerdi? Onların arkasından mağara yıkılmaya başladığında iç geçirdim "Orospusun, Blanchard!"
Mağaradan çıkan grup biraz yürüdükten sonra Wolfsburg, Dominic'in omzunu sıktı "Sanırım artık kendim yürüyebilirim, Avery." dedi ve ona teşekkür ettikten sonra ayaklarını yere bastı. On kişi yürürlerken dört bir yana bakıyorlardı ama ne kadar mesafe görebildiklerini bilmiyordum. Dominic birden boynuna batan bir şeyle "Ah!" dedi ve boynundaki iğneyi çıkardı "Siktir! Bu ne "Haybe!" Çocuk yere yığıldığında diğerleri başında toplandı ve onlar da aynı iğneyle vuruldular. On kişi yerde baygın yatıyordu. Diğer kodları denediğimde diğer haraçların da aynı durumda olduğu gördüm. Herkes baygındı ve Victorie Madeliene Charlotte Valois'nın yanından geçen dinozor kıza bakmadı bile. Neler oluyordu?
Yayın haberlerle bölündü: AÇLIK OYUNLARI DURDURULDU! Spiker gülümseyerek "Az önce arenada çok ilginç bir durum yaşandı." diyerek başladı "Tüm haraçlar aynı anda bayıltıldı ve birazdan arena binasındaki odalarına taşınacaklar. Bize detayları aktarması için arena binasında bulunan Aurora Blanchard'a bağlanacağız. Kendisi şu an tam olarak kontrol odasında." Ekranın yarısında Aurora belirince, spiker "Evet, Aurora, neler oluyor? Kontrol odasındaki durum nedir ve oyunlar neden durduruldu? Teknik bir hata mı?" diye sordu.
"Hayır, Crystal, merak etmeyin burada her şey yolunda. Oyunların durdurulması kontrollü olarak yapılan bir hareket idi. Bayıltılan yirmi bir haraç güvenle odalarına götürüldüler ve yarın oyuna devam edecekler daha doğrusu yeniden başlayacaklar. Tabii oyun kurucuların bunu yapmasının sebebi oyuna bir yenilik ekleyecek olması. Yarın tüm haraçlar silindirlerle arenaya tekrar çıkacaklar ve aralarında isyancı Regulus Black de olacak. Bildiğiniz üzere, Regulus Black bir süre önce yakalandı ve idamına karar verildi. Tekrar belirtiyorum, yarın Regulus Black dahil yirmi iki haraç yeniden arenada olacak. Arenadaki haraçlar için büyük haber şu ki: Eğer her kim Regulus Black'i öldürecek olursa, finale dek yani geriye sadece tek bir haraç kalana kadar arena binasında güvenle bekliyor olacak."
Kafamın uyuşmasından daha sonra söylediklerini duyamadım. Ben yeniden arenaya mı çıkacaktım? Geçen yılın kazananı olarak bir daha asla oraya gitmeyeceğimi düşünmüştüm ama görüyorum ki yanılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mıntıka Dokuz Üç Çeyrek | Regulus Black + Açlık Oyunları
FanfictionWATTYS 2021 YARI FİNALİSTİ Mıntıka Serisi'nin ilk kitabıdır. Devam kitabı: Üçüncü Mıntıka Mugglelar bir kez daha büyücü dünyasına ne kadar gaddar olduklarını gösterir. Bakanlık, Hogsmeade Köyü ve hatta Hogwarts. Büyücülere ait her yer işgal edilmi...