FINAL

883 75 459
                                    

Uğultular; çok uzun zamandır kafamın içinde zaman zaman uğultular duyuyordum. Şimdi, haraç olarak seçildiğim gün, arenaya ilk çıktığımda, kan banyosuna şahit olduğumda, tek tek sevdiklerimin ölümünü izlediğimde ve dahası. O şokun etkisiyle, beynim daha fazla işitmemi engellemek için kulaklarımı kapatıyordu sanki. Burnumdan güçlü bir nefes aldığımda, Katie elimi tutarak sıktı "Hepsini gebertelim!" Kin bizi felakete sürüklerdi. Çaresizlikle alt dudağımı ısırıp dolu dolu gözlerle "Olmaz, Kat-" diye inledim "Artık Mugglelar'a dokunamayız, onlar da biz büyücülere dokunamazlar. Biz dünyalarımız arasında bir antlaşma yaptık ve-"

"BAŞLATMA ŞİMDİ ANTLAŞMANA!.." Hırlayarak konuşuyordu ve yüzü giderek korkunç bir hal alıyordu; öfkeli bir veela normal haline kıyasla tanınmaz bir hale gelebilirdi "O adi yaratıklar bizim bebeğimizi, BİZİM BEBEĞİMİZİ, öldürdüler. Bu yaptıkları onların yanına kar kalmayacak! O antlaşma siz büyücüler ve Mugglelar'ın arasında, değil mi? Antlaşma maddelerinde veelaları engelleyen bir durum var mı?" bebeği öldüğü için Katie'nin kızgın olmasını anlıyordum, ben de hem kızmış hem de çok üzülmüştüm ama doğmamış bir bebeğe olan duygularımızın yeniden binlerce insanın hayatını riske atmasına izin veremezdim. Ayrıca, daha on yedi yaşındaydım ve baba olma düşüncesi bile çok çılgınca geliyordu. Kendimi henüz kucağımda bebekle ya da birinin babası olduğunu hayal edemiyordum.

Onu rahatlatmak için dudaklarını öptüm, bedenini kollarımın arasına sardım; yazık, üzüntüden fiziksel acısını unutmuştu bir anda "Artık bitti, Kat." dedim usulca "Bundan sonra hiç kimse bizi incitemeyecek ve sonsuza dek birlikte, huzur içinde yaşayacağız. Sonra ne olacak biliyor musun? Biz evleneceğiz, yemin edip birbirimize bağlanacağız ve sevdiğimiz herkes bu ana şahit olacak. Akabinde bebeklerimiz olacak. Boy boy, senin güzelliğine sahip bir sürü kız." Dudak bükmeye devam edince, gözlerinin içine bakarak konuştum "Sen yanımdasın, kurtuldun. Sana en çok ihtiyacım olduğu sırada gitmediğin için teşekkür ederim... Sana hala ihtiyacım var, Kat; bundan böyle hayat arkadaşım olarak sana ihtiyacım var."

Bana sarıldı, saçlarını avuçlaya avuçlaya okşadım. Sakinleşip sakinleşmediğinden emin değildim ama en azından kininin onu konuşturmasına izin vermiyor, herkese bedel ödetmekten bahsetmiyordu. Onunla fazla vakit geçiremeden şifacılar bana dışarı çıkmamı söylediler. O acı çekerken ondan ayrılmak zor geliyordu; sanki onu yüzüstü bırakmışım gibi hissediyordum. Kapının önüne çıkar çıkmaz, Rabastan bana sarıldı "Haberinizi aldık... Katie ve senin... Üzüldüm, dostum!.. O senin canındı." Ne demişler, kötü haber tez yayılır.

"Önemli değil." dedim usulca "Sahiden önemli değil. Bunu Katie'ye de söyledim; ebeveyn olacak daha çok zamanımız var. Acele etmeye gerek yok. Hem zaten bundan sonra her şey çok daha güzel olacak." Güldü "Vay be! Şu kadarcık boyunla hangi ara kızı yatağa attın?" Ne yalan söyleyeyim, Rabastan'a duygusal tavırlar, üzgün olduğunu söylemek falan hiç yakışmıyordu. Gözlerimi devirince omzuma yumruk attı "Seni hınzır!" Harika! Rabastan'ın diline düşmüştüm ve onunla uğraşmak, dinozorlarla uğraşmaktan daha zordu.

"Dominic nerede?" diye sorarak konuyu değiştirmeye çalıştım. Tüm alaycılığıyla güldü "Kusuyor. Bir denizcinin oğlunu deniz tutması ironik bir durum." Bayan Avery yanımızdan geçerken durup, bize baktı "Endişelenmeyin! Dominic kendisini deniz tutan ilk Avery değil ve muhtemelen sonuncu da olmayacak. Kendinden öncekiler gibi o da bu duruma alışacaktır." Rabastan, Bayan Avery'ye bakarak "Ah, Bayan Avery." dedi "Hem güzel hem anlayışlı hem de akıllısınız." Yine çapsızlığını konuşturarak kadının elini öptü.

Bayan Avery kıkır kıkır gülerek yanımızdan uzaklaşırken kaşlarımı çatıp, Rabastan'a baktım "Annelerimize asılmaya son vermeyi düşünüyor musun?" dudağının kenarından hınzır hınzır güldü "Ne münasebet!.. Hem hanımlar da beni seviyor, öyle değil mi Bayan Rosier?" Rabastan söyleyene kadar Bayan Rosier'ın yanımızda olduğunu fark etmemiştim. Başımı ona doğru çevirince "Çocuklar," dedi gülümseyerek "sizi gördüğüme sevindim." Rabastan ellerini arkasında birleştirerek sırıttı "Biz de sizi gördüğümüze sevindik, Bayan Rosier. Gün ışığı gibisiniz, günümüzü aydınlattınız."

Mıntıka Dokuz Üç Çeyrek | Regulus Black + Açlık OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin