Korkuyordum, bir kez daha başarısız olmaktan; korkuyordum, bir kez daha arkadaşlarımı kaybetmekten ve korkuyordum, büyükler tarafından engellenmekten...
Birinci Açlık Oyunları'nı şans eseri kazanmış olmama rağmen aslında başarısız bir haraç olduğumun herkes gibi ben de farkındaydım. Güçlü veya yetenekli olduğumu iddia etmiyordum, öyle olduğumu düşündüğünü söyleyen de inandırıcı gelmiyordu artık. Tüm işi arkadaşlarım canla başla çalışarak yaparken, ben onlara sadece yük olmuştum. Karar alma konusunda da tam bir aptaldım. Bana kalırsa, Evan benim yerime Açlık Oyunları'nı kazanmalıydı.
Eğer sahiden Mürver Asa sahibini öldüren büyücüye bağlanıyorsa, Evan beni öldürüp Katie'yle birlikte oyunları kazanabilirdi. Böylelikle sadece Mürver Asa'nın sahibi olmakla kalmaz, büyücüler için güçlü bir lider olabilirdi. Beklenen 'isyanın simgesi'. Benden çok daha güçlü ve çok daha yetenekli bir büyücüydü. Keşke bu ihtimal önceden aklıma gelmiş olsaydı, daha doğrusu Asa'nın işleyişini o zaman biliyor olsaydım beni öldürmesine izin verirdim! Sahiden, oyunlar boyunca çocuk gibi ağlamak dışında ne yapmıştım ben? Hiçbir şey!
"Regulus!" diye çemkirdi Katie bana "Yine daldın!.. Daldın!" Bunu arenada da defalarca kez yaptığım için Katie'nin kızgınlığının sebebini anlıyordum ve haklıydı da. İşte aptal bir kusurum daha! Kafamın içi derin düşüncelerle dolunca, bedenen orada bulunmama rağmen kafam bir anda uzaklaşıp gidiyordu. İstem dışı ofladığımda yanımda, benimle birlikte uçan herkes kafasını bana doğru çevirdi. İlgi çekmek istememiştim ama elimde değildi artık, ne yaparsam yapayım bana bakan ve bir şey söylememi bekleyen insanlarla karşılaşıyordum. Rezil bir isyan simgesiydim. Başımı hem bezginlikle hem de kontrol yapmak için öne eğerek aşağı baktım. Stüdyo binası artık sadece birkaç yüz metre ötedeydi "Dalışa geçelim!" Ne manidar bir söylem!
Stüdyo binasına gitmek için süpürge kullanmayı tercih etmiştik ve yol boyunca dikkat çekmemek için bulutların üzerinde uçuyorduk. Havanın kapalı olmaması sebebiyle altımızda neler olduğunu görebiliyorduk. Benimle beraber Katie, James, Remus, Alice ve Frank geliyordu. Bana Çok Özlü İksir kullanarak Peter gibi görünmemi önermişlerdi ama oraya kendim olarak gitmek istiyordum. İçimdeki garip his öyle yapmamı söylemişti. Orada ne yaşayacağımızı sahiden hiç bilmiyordum. Yine dikkat çekmemek için hem dimdik hem de çok hızlı bir şekilde alçalmaya başladık ve aylardır yaptığımız en iyi işi yaparak tavanda bir delik açıp, içeri daldık. Bundan sonra da Aurora'yı arama faslı başladı.
Karşımıza bahtsız bir Muggle'ın çıkmasıyla, onu haşlamaya başlamamız bir oldu "Aurora nerede? Konuş, seni adi köpek!.. Konuşsana be!" Karşımızda titremeye başlayınca, James onu birazcık tartakladı -ağzını burnunu dağıtma girişiminde bulundu- ve adam seve seve(!) bize Aurora'ya ulaşacağımız yolu gösterdi. Sonrası biraz daha eğlenceliydi çünkü canlı yayını bastık. Stüdyoda hiç izleyici olmadığı için sadece Gloria Fabian'ı ve kameramanları etkisizleştirip, kameraları patlattık. Bunlar sadece birkaç saniyede oldu. Elimde asa ile Aurora'nın karşısına dikildim ve diğerleri de kaçamaması için onun etrafını sardı.
"Aa! Regulus Black!" dedi Aurora, sahte bir çığlık atarak "Sen ölmedin mi yahu? Ah, dur! Doğru ya, Evan Rosier ölmediğini koca okula yaymıştı zaten." Evan'ın ismini anması sinirimi bozduğu için hırlayarak "Teslim ol, cadı!" dedim. Asamı ona doğrulttuğumda ceketinin kolundan düşen ince tahta parçasını avucunun içine alarak sıkıca kavradı ve o da asasını çekti "O kadar kolay değil, isyanın simgesi." Aurora'nın sahiden cadı olmasına mı yoksa James'in teorisinin doğru çıkmasına mı şaşırmalıydım bilmiyordum -aslında ikisi de aynı yere çıktığı için ikisine de şaşırabiliyordum- ama bu gördüğüm sahiden çok ilginç bir andı. Asasını başının etrafında döndürerek diğerleriyle arasına bir kalkan yaptı ve benimle baş başa kaldı "Seni sırtlarında taşıyan arkadaşların olmadan ne yapacaksın bakalım, güçsüz Black!"
Onu kesinlikle öldüremezdim; daha kendisini sorguya çekmemiz gerekiyordu. Güldüm "Artık sen de Mugglelar için bizim gibi değersiz bir parçasın, Blanchard. Büyü yaptığın ortaya çıktığında artık ekranların göz bebeği olamayacaksın!" Kahkaha attı "Salaklaşma Black derdim ama artık aptallığın bir an olsun bile şaşırtmıyor. Mugglelar'ın yanında kaç bin kez büyü yaptığımdan haberin var mı senin? Ben hala ekranların göz bebeğiyiyim ve öyle kalacağım ama sen sadece bok çukurundaki bir isyancısın. Geberdiğinde, leşin kimsenin umurunda olmayacak!" Eline bir ekran alıp bana çevirdi "Oyun kuruculardan biri olduğumu söylemiş miydim? Eğlenceli bir iş!"
Dikkatle ekrana baktığımda Dominic, Rabastan ve Swan'ın sığındığı mağarayı gördüm. Aurora birden ciddileşti, yüzünde daha önce hiç görmediğim kötücül bir ifade oluştu; hepimiz onu gülerken görmeye alışıktık "Burns, Potter, Lupin, Longbottom ve Prewett'a gitmelerini söyleyeceksin. Onlar giderken sen de bana teslim olacaksın ve seni Mugglelar'a vereceğim. İdamını izlemek keyifli olacak!" Başımı iki yana salladım "Bunu neden yapayım?" Asasıyla elindeki ekrana işaret etti "Bu mağarayı yıkarım, Black! İçinde Avery, Lestrange ve Rosier'ın olduğu on haraca mezar ederim orayı!" Bu tehdit duraksamama sebep oldu ve Aurora bunu fırsat bilerek "Asanı bırak, Black!" diye bağırdı.
Başımı kaldırıp diğerlerine baktığımda, bunu yapmamam için başlarını iki yana sallıyorlardı. Elindeki ekrana nişan alarak bağırdım "Reducto!" ama yaptığım büyü, Aurora tarafından engellendi. Bu dandik sopanın sözde en güçlü asa olması gerekmiyor muydu? O halde Aurora benden çok daha mı eğitimliydi? Tek kaşını kaldırıp yarım ağız gülümsedi "Uyarı bir! Bunu senden beklememek biraz zor ama tekrar bir aptallık yapacak olursan, üç arkadaşını daha arenaya gömersin!"
Asamı indirdim ama sımsıkı tuttum; bırakmadım "Seni adi orospu!" İç geçirdi "Ayh! Biliyor musun, bunu söyleyen çok oldu; ben onların ayaklarını kaydırmadan önce!" Gözlerini ellerime doğru kaydırdı "Şimdi, ona kadar sayacağım. Asanı yerde görmek istiyorum ve bana teslim olacaksın." Katie çığlık attı "Regulus, bunu sakın yapma!" Aurora mest olmuş gibi "Ah genç aşıklar!" dedi "Aşkın her şey kötülüğün üstesinden gelebileceğine falan inanırsınız siz şimdi! Aklın varsa, kızı dinlemezsin, Black. Senin canına karşılık on kişi! Pes et artık."
İçeri bir anda güvenlik görevlileri girdi ve çatışma başladı. Aurora ve ben hala onun yaptığı kalkanın içindeydik. Aurora sakince "Bir," dedi ve gözlerini bana dikti "iki, üç, dört..." yavaş sayıyordu ancak "Sekiz," dediğinde parmağını ekrandaki düğmenin üzerine getirdi. Zavallı on haraç her şeyden bihaber uyuyordu. Dizlerimin üzerine çökerek "Tamam!" diye bağırdım "Onlara zarar verme! Teslim oluyorum!.. Onlara zarar verme ve diğerlerinin sağ salim dışarı çıkmasına izin ver." Gıcık bir tavırla "Tabii!" dedi "Ama önce asan, canım!"
Asamı biçare ileri attım, Aurora yanıma gelerek parmaklarıyla saçlarımı sıkıca kavrayarak kalkanın dışına doğru bağırdı "Black'i yakaladık! Zafer bizimdir!" Katie elini ağzına götürerek ağlamaya başladı ve Aurora konuşmaya devam etti "Burns, Potter, Lupin, Prewett ve Longbottom, buradan çıkmak için sadece bir dakikanız var. Sonrasında koşmaya başlasanız iyi edersiniz hatta siz en iyisi cisimlenin-" bana bakarken imalı bir tonlamayla ekledi "çünkü buraya orduyu çağırmaya hazırım!"
Bunu sahiden yaptı da. Bir yandan beni büyü ile tutup zapt ederken bir yandan da elindeki ekrandan başka insanlarla irtibata geçerek "Size harika bir haberim var!" dedi ve bebekler gibi çığlık çığlığa kahkaha attı "Yanımda bu akşam çok özel bir konuk var, beyler! Onu görmek isteyeceğinizi düşünüyorum." Bu arada diğerlerinin kaçması için fırsat yaratıyordu. Görüşmenin tam birinci dakikasında büyük haberi verdi "Regulus Black'i yakaladım!"
Korktuğum gibi arkadaşlarımı kaybetmemiştim ya da büyükler bize engel olmamıştı belki ama bir kez daha başarısız olmuştum. Aurora'nın da ima ettiği gibi, aptal bir isyan simgesi olarak artık ölmeye hazır hissediyordum. Açıkçası umurumda bile değildi! Benden sonra ne olursa olsun; ben ölmüş olacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mıntıka Dokuz Üç Çeyrek | Regulus Black + Açlık Oyunları
FanfictionWATTYS 2021 YARI FİNALİSTİ Mıntıka Serisi'nin ilk kitabıdır. Devam kitabı: Üçüncü Mıntıka Mugglelar bir kez daha büyücü dünyasına ne kadar gaddar olduklarını gösterir. Bakanlık, Hogsmeade Köyü ve hatta Hogwarts. Büyücülere ait her yer işgal edilmi...