Application/Yoonkook ✔

1

Medya uzun sarı saçlı yoongi ağağapapa9qpa9ap kafayı yşcem

Jungkook

21 yaşında üniversite 2'ye giden bir gençtim. Ailemden sıkılmam ve kendime ev bulmam ile bir öğrencine gelmiştim. 6 kişilik bir öğrenci evi. Ancak ev büyüktü ve sorun olacağını düşünmüyordum. Evi canlı görmüştüm, konuşmuş ve anlaşmıştık.

6 kişi diyorum ancak sadece 3'üyle tanılabilmiştim. Jimin, Hoseok ve Namjoon ile. En çok Hoseok'u sevmiştim. Pozitif bir havası vardı. Diğer 3'ünün ise sadece adını biliyorum. Yoongi, Jin ve Taehyung.

Şimdi bavulumla kapının önünde duruyordum. Kendime güvenip kapıyı çaldım. Açan kişi Jimin'di. Altında sadece boxer üstünde ise bol bir tişört vardı. Gülümsemesiyle karşılık verdi. "Ya geleceğini unutmuşum, hoşgeldin. "

Güldüm ve içeri girdim. "Hoşbulduk."

Gördüğüm görüntü, Hoseok ve uzun boylu siyah saçlı geniş omuzluyla kavga etmesi, bir sarı renkte ve uzun saçları olan ve esmer kıvırcık siyah saçı ile birinin koltukta yayılmış basket maçı izlemesi, Namjoon hyungun ise kavga eden gençleri ayırmayı çalışması...karmaşa.

Komik olan ise yemek için kavga etmeleri.

Jimin dikkati üstüme toplayınca gerilmiştim. "Çocuklar Jungkook'un göz zevkini bozmayın lütfen. "

Basket maçı izleyen sarı uzun saçlı umursamaz bir şekilde alayla Jimin'e cevap verdi. "Diyene bak kapıyı boxer ile açmış."

Gözünü devirdi. "Ee ne var? Bu hep samimiyetten dolayı." Bana döndü. "Gel sana odanı göstereyim."

Merdivenlerden çıkıp bir kapıyı açtı. Masanın üzerindeki laptop ve karmaşık defterler ile kaşlarım çatılmıştı. "Kiminle kalacağım?"

"Yoongi hyung ile beraber."

Merakla sordum. "O hangisiydi?"

Gözünü devirdi. "Çenesi düşmüş olan. "

Tek kaşımı kaldırdım. "Anlamadım?"

"Sarı saçlı geveze."

Güldüm.

Bana gülümseyip odadan çıkmadan önce konuştu. "İyi o zaman yerleştikten sonra yanımıza gelirsin."

Gülümseyişine karşılık verdikten sonra odaya şöyle bir göz attım. Kasvetliydi. Acayip kasvetli. Fransız camın perdelerini ve camını açıp içerinin havalanmasını sağladım. Sarışının kısmına karışmayıp kendime ayrılan yeri düzenledim. Eşyalarımı ve kıyafetlerimi de kendi gardrobuma yerleştirdikten sonra odaya şöyle bir göz attım. Benimkisi düzenli, Yoongi hyungunki ise acayip düzensiz karmaşıktı. Sanırım düzenlemesini söylemeliyim çünkü düzene takıntım vardır.

Odamdan çıkıp merdivenden indiğim zaman herkesin disiplinli olduğunu görmüştüm. Sabah geldiğimde gördüğüm karmaşıklık yok olmuştu. Jimin altına eşofman giymiş, Hoseok ve siyah saçlı geniş omuzluyla kavgasını bitirmişti. Basket maçı kapanmış onun yerine bir dizi açılmıştı. Sanırım Jimin onları uyarmıştı. Gülmemeye çalışıp yanlarına gittim ve Jimin'in yanına oturdum. Bu kadar sikkat etmeleri çok sevimli.

Jimin sessizliğini bozdu. "Şöyle sırayla tanışalım istersen Jin hyung. Başla."

Geniş omuzlunun adı demek ki Jin'miş. Üzerine toplanan dikkat yüzünden ensesi ve kulakları kızarmıştı. "Ne aval aval bakıyorsunuz önünüze dönsenize be!" Etrafta gülüşme olunca gözünü devirip kendi özgüveninin topladı ve bana döndü. "Ben Jin, 23 yaşındayım bana hyung diyebilirsin."

Yanındaki Namjoon konuştu. "Biz zaten tanışıyoruz, tanışmayanlar konuşsun."

Kıvırcık esmer atıldı. "Ben Taehyung, bu aptal ile yaşıtım. Yani 22." Jimin'i gösterdi. Jimin gözünü devirip sessizliğini korudu. "Karşı odandayım, sıkılınca beraber oyun oynarız. Bilgisayar oyunlarda iyi misin?"

Onu cevapladım. "İyi olduğumu düşünüyorum. "

Sarı uzun saçlı konuştu. "Ben Yoongi 23 yaşındayım, aynı odada kalacağız. Umarım şu düzene takıntılı psikopatlardan değilsindir."

Güldüm. "Aslında ben de seni dağınıklığın için uyaracaktım."

Namjoon atıldı. "Hyung harbiden çok dağınıksın. "

Yoongi hyung mızmızlanarak konuştu. "Hey ben böyle düşünebiliyorum."

Bu sefer Jin konuştu. "Yine de birazcık düzenli olabilirsin Yoongi. "

Yoongi hyung pes edip arkasına yaslanmış ve ona gülmüştük.