Yoongi
Odaya yarım saat sonra geri gelmişti. Ben bu yarım saatte kimin bunu yapıp yapamayacağını düşünmüş ve birkaç tahmin yürütmüştüm. Jiyung'un babası. O moruğu parçalamak istiyorum.
Yatağına oturup bana göz ucuyla baktı. Tabii ben hemen bakışlarını yakalamıştım. Kızarıp gözlerini kaçırdığı zaman kıkırdadım. "Hey, ne oldu?"
Daha da kızarmıştı, çok tatlı cidden. "Y-yok bir şey."
"Bir şey yoksa buraya gel bakalım." Yanımı pat patladım. Başta oflayıp puflasada ayaklanıp yanıma oturacakken belinden kavrayıp kucağıma oturmasını sağladım. Şaşkınca bana bakmaya başlayınca burunlarımızı sürttüm. "Acaba bu sefer neyin tribini yiyorum?"
Kollarını bağladı. "Kendin düşün." Gözlerime bakmamakta ısrarcı gibiydi.
Düşündüğümü belirten mırıltılar çıkarmaya başladım. Ancak ben bu tribin niçin olduğunu biliyordum. "Sanırım anladım."
Gözlerimizi birleştirip kahvelerine dalmama izin verdi. Tek kaşını kaldırmıştı. "Neymiş?"
Sesli bir şekilde güldüm. "Ne kadar da arsız bir tavşansın. Bir de neymiş diye soruyorsun."
"Off hyung ya! Tavşan deme bana!"
Tam kucağımdan kalkacağı zaman izin vermeyip baldırlarından kavrayıp durmasını sağladım. Beni (!) hissettiği zaman büyük gözlerini daha da büyütmüştü.
Etkilenmesinden faydalanıp dudaklarına fısıldadım. "Sen benim tavşanımsın."
Dudaklarımızı birleştirip parmak uçlarımı sırtında gezdirmeye başladım. Huylandığı için sırtını yay gibi germişti. Dillerimiz ahenkle dans ederken bana sürtünmesinden dolayı ikimizde odaya boğuk inlemeler bırakıyorduk. Sesli bir şekilde dudaklarımızı ayırıp birbirimize tahrik olmuş bakışlar attık.
Yarım saat önce bıraktığım hickeyler yavaş yavaş kendini belli ederken sırıtmama neden olmuşlardı. Tişörtünü çıkarıp bir yere attım ve onu yatağa uzandırıp üstüne çıktım. Benden baya etkileniyor olmalıki beyaz yanakları pespembe olmuştu.
Ben ıslak ve baştan çıkaran öpücüklerimi vücudunda gezdirirken, o aşık olduğum sesiyle beni sayıklıyordu. "Hyung~"
Başımı kaldırıp ona baktım. "Adımı kullanmaya ne dersin?"
Sessiz kaldığı zaman utandığını anlayıp üstüne gitmedim ve kendi tişörtümü çıkardım. Sonra da onun eşofmanını çıkarıp sadece boxerla kalmasını sağlamıştım. Bana olan bakışları beni daha da zorluyordu, bir an önce içine girmek istiyordum.
Boxerını çıkardığım zaman gözlerin kaçırmaya başlamıştı. Cidden çok tatlı. Onu gevşettikten sonra sessizliğini bozdu. "K-kapı kilitli mi?"
Ayaklanıp kapıyı kilitledim. Kilitledikten sonra eşofmanımı ve boxerımı hızla çıkarıp üstündeki konumuma geri döndüm. Kahküllerini elimle geriye atıp onayını almak için mırıldandım. "Şimdi giriyorum?"
"A-ama yavaş ol."
Sevimliliğine sırıtıp içine girdim. İkimizde boğuk bir inleme sunmuştuk. Yataktaki boş elini kavrayıp kendi elimle kenetledim. Yanağına bir öpücük bıraktım. "Çok ses çıkarmamayı deneyelim tamam mı?"
Başıyla beni onayladığı zaman bu sefer dudaklarına bir öpücük kondurdum. Gel-gitlerimi hızlandırıp ve zevk noktasını buldum.
İsmimle inleyip beni kendine yaklaştırıp dudaklarımızı birleştirdi. Hızımı azalttım ve öpüşmemize odaklandım. Nefessiz kalıp ayrıldıktan bir süre sonra ikimizden gelmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Application/Yoonkook ✔
FanfictionJeon Jungkook, bir öğrenci evine taşınmıştı. Başlangıç: 3 Mayıs 2020 Bitiş: 2 Temmuz 2020 ©dbSakura #1 - sugakookie #2 - yoonkook