29

3K 202 29
                                    

Jungkook

Eve geri dönerken doğal olarak içim içimi yiyordu çünkü sanırım o cidden vampirdi. İnsanların kanını içiyordu.

Yoongi hyung arabayı durdurduğunda geldiğimiz yere baktım. Evde değildik, bir kafenin önündeydik. Bana döndü ve üstümdeki bakışlarını hissettim. Gözlerine bakmamakta kararlı ve ısrarlıydım.

"Benden korkuyor musun? "

Sorusunu görmezden geldim. "Neden eve gelmedik?"

Mırıldandı. "Açsındır, kahvaltımızı yaparız diye düşündüm."

Soğuk sesimi devam ettirdim ve güçsüz tarafımı belli etmemeye özen gösterdim. "Eve gitmek istiyorum."

O da benim sorumu görmezden geldi. "Jungkook sana şu zamana kadar zarar vermedim, vermem de. Benden korkmana gerek yok güzelim."

"Bana böyle seslenme." Tam konuşacakken izin vermeyip ben konuştum. "Eve gidelim."

İç çekti. "Seninle yakın olmak istiyorum."

Yutkundum ve bu sefer gözlerimi ona çevirip bakıştık. Her ne kadar bana güven verici bakışlar atsa da onun vampir olduğunu öğrendikten sonra güvenebileceğimi pek düşünmüyorum. Tamam, onu seviyorum ve hoşlanıyorum ancak o vampir bense insanım.

Sesiyle düşüncelerimden ayrılmamı sağladı. "Jungkook, ben insanların düşüncelerini okuyabiliyorum." Arabayı çalıştırıp eve sürmeye başladı ve mırıldandı. "Keşke sende benim düşüncelerimi okuyabilsen. İşte o zaman anlardın beni."

Ne yani şu an benim ondan hoşlandığımı öğrendi mi? Ayy içim bir garip oldu nedense.

Bana dönüp kızaran yanaklarımı fark ettiği zaman bir şey demeyip arabayı sürmeye devam etmişti. Onun yerinde olsam bende bu dediklerimden sonra bir şey demezdim. Sevdiğim adamdan korkuyordum. Korkmamda doğaldı çünkü kan emen, düşünceleri okuyan, flash gibi hızlı olan, insan olmayan ancak insan görünümünde olan birisi. Belki daha fazla özelliği vardır ancak ben bu kadarını biliyorum.

İç çekip arkama yaslandım. Camı biraz açıp içeri hava girmesini sağladım. İçeri giren rüzgâr yavaştan etkisini göstererek beni kendime getirmeye başlıyordu. Arabayı park ettikten sonra inince bende peşinden indim. Tam eve girecekken bileğinden tutup adımlarını durdurmasını sağladım. Bana dönüp uyuşuk gözlerle bakarken ona bir adım atıp önünde durdum ve ağzımdan o iki kelimeyi çıkardım. "Özür dilerim."

Elleriyle yanaklarımı kavrayıp yüzlerimizi yakınlaştırdığında onu durdurmadım. Dudaklarımızı birleştirdi. Hareket etmedik, araya dilde katmadık. Masumca dudaklarımızı birleştirdik sadece. Sanki bir daha ayırmamak adına. Uzun sürdüğünü fark ettiğimde dudaklarımızı ayırdım ve pembeliklerine gözlerinin içine bakarak fısıldadım. "Çok üzgünüm hyung, yapamam."

Application/Yoonkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin