Application/Yoonkook ✔

39

Yoongi

Yeni uyanmanın verdiği tembellikle etrafıma bakındım. Jungkook yanımda bütün narinliğiyle uyurken ince belinden kavrayıp kendime çektim. O da kollarını boynuma dolayıp kendine çekince yüzümü boyun girintisine gömdüm. Kokusunu içime çekip parmak uçlarımla belini okşamaya başladım. O ise saçımla oynuyordu.

"Günaydın hyung."

Boynundaki bene bir öpücük bıraktım. "Günaydın tavşancık."

Saçımı çekip boynundan uzaklaşmamı ve ona bakmamı sağladı. "Bana tavşan demeyi ne zaman bırakacaksın?"

Kırmızılıklarından bir buse çaldım. "Bırakmayacağım."

Bana kaşlarını çatıp yataktan doğrulmaya çalıştı ancak benim ona sımsıkı sardığım kollarım yüzünden bunu başaramadı. "Bırak beni."

Güldüm. "Hayır~"

Üstüme çıkıp omzuna düşen bol beyaz tişört yüzden köprücük kemiği gözükmüştü. Ellerimi baldırlarına koyup konuştum. "Hey, yeni uyanmana rağmen acayipsin."

Üstüme eğildi ve yüzündeki sırıtışla fısıldadı. "Acayip yerine başka bir kelime kullanacaktın ancak vazgeçtin sanırım."

Kollarımı beline sarıp burunlarımızın birbirine değecek kadar onu kendime yaklaştırıp itiraf ettim. "Seksi."

Dudaklarımızı birleştirip öpüşmeye başladık. Jungkook birden gülünce ayrılmak zorunda kalmıştık. Bende güldüm ve "Ne oldu?" Dedim.

"Yok bir şey, sadece çok tatlısın."

~♥~

Bir şekilde yataktan kalktığımız zaman saatin öğleden sonra 1 olduğunu görmüştük. Kahvaltımızı yaptıktan sonra ben okulum olduğu için hazırlanmaya başlamıştım. Hazır olmuş elimde telefona bakıp gezinirken içeri Jungkook girmişti.

Yanıma oturup bana göz kırpınca sesli gülmüştüm. "Ne oluyor?"

Omuz silkti. "Öylesine. "

Bu hareketleri çok sevimliydi. "Flört yani."

Sırıttı. "Neden olmasın?" Yüzüme yaklaştı. "Ne zaman gidiyorsun?"

Gözlerim istemsizce kırmızı dudaklarına inmişti. Yutkunup kendime geldim ve gözlerimizi birleştirdim. "Birazdan çıkacağım."

Büyük gözleri cidden çok güzeldi. Parlıyorlardı. "O kızla çok yakınlaşmasan olur mu?"

Duyduğum şeyle kaşlarım çatılmıştı. "Ben yakınlaşmıyorum ki, o yapıyor."

Tepkime kıkırdayıp dudaklarıma aniden bir öpücük kondurup beni şaşırttı. "Tamam sen de pas verme yani."

Elimi ensesine yerleştirip kendime çektim ve dudaklarımızı birleştirmeden mırıldandım. "Ne kadar da kıskanç bir tavşan."