Application/Yoonkook ✔

12

Jungkook

Bu sefer yüzlerimizi yakınlaştırıp fısıldadı. "İyi."

Güldüm ve onu tekrarladım. "İyi."

Dudaklarımızı birleştirince kalbim daha da hızlanmıştı. Ellerimi yanaklarına koyup karşılık vermeye başladım. Belimdeki eli sıkılaşmış ve beni daha da kendine çekip bacaklarımızın birbirine girmesini sağlamıştı. Dudaklarımız adeta yavaşça dans ederken benim yüzüm resmen yanıyordu.

Evet şimdi daha eminim, ondan hoşlandığıma.

Dudaklarımızı ayırıp alınlarımızı yasladık. Birbirimizin nefeslerini soluyorduk.

"Seninle öpüşmeyi sevdim."

Ne?!?!

Lan öyle bir şey birden denir mi be?!

Yüzlerimizi uzaklaştırıp sakin olmaya çalıştım. "B-beni bilerek utandırmayı kes hyung."

Güldü ve konuyu dağıttı. "Bu iyi geceler öpücüğüydü."

Kollarını belime sardı. Yüzümü göğsüne gömüp oradaki yerimi kapladım. Kokusunu acayip sevmiştim.

~♥~

Uyandığımda üstünde yatmış olduğumu fark edip ölmemesi için kendimi yana attım. Saate bakmak için ona sırtımı dönüp telefonuma uzandım. 11.30. Bugün ikimizinde boş günüydü.

Birden arkamdan sarılan kollar ile şaşırmıştım. Beni kendine çekip sırtımın çıplak göğsüne yaslanmasını sağladı. İkimizde tıpkı bir bebek gibi kıvrılmış olduğumuzdan alt tarafını hissediyordum. Bunu boşvermeye çalışıp gözlerimi yumdum. Belime sardığı kolları ile huzur içindeyim.

Kimi kandırıyorum lan ben? Baya baya zor durumdayım. Altımda bir organ var be. Nasıl huzur içinde olabilirim?

Kıpırdanma hissettiğim zaman uyandığını düşünerek gözlerimi yummuştum. Birden benden uzaklaşıp belimdeki kollarını çekince sırıtmıştım. Sanırım o da benden etkilendi.

Olduğundan da kalın sesiyle adımı anımsadı "Jungkook, saat 12 olmuş uyan."

Beni biraz dürttüğü zaman gözlerimi açıp yeni uyanmış gibi yaptım. Ona dönüp baktığımda ne zaman giydiğini bilmediğim tişörtüyle görmüştüm.

"Sen tuvalete gir ben sonra gireceğim."

Niye? Aman neyse. Ayaklandım ve saçlarımı karıştıra karıştıra lavaboya gittim. İşlerimi hallettikten sonra ise çıktım ve aşağı indim. Jimin yine etrafta boxer ve kendinden büyük tişörtle ortalıkta dolaşıyordu.

Yanına gittim ve üstündeki tişörtü göstererek fısıldadım. "Tae hyungun mu bu tişört? Büyük sana."

Göz kırptı. "Evet onun."

Sırıttım. "Tae hyungun hoşuna gidiyor gibi."

Tek kaşını kaldırdı. "Nerden çıkardın bunu?"

Omuz silktim. "Bir şey demediğine göre öyle."

Mutfağa gidip masadaki bizim için bırakılan kahvaltıyı yemeye başladım. Yaklaşık 15 dakika falan geçmiş Yoongi hyung anca gelebilmişti.