6

4.5K 302 46
                                    

Jungkook

Eve geldiğimde bıkkınkıkla kendimi koltuğa attım.

"Ne oldu? Açıldı mı?"

Yoongi hyugun sesiyle üzgün bir şekilde konuştum. "Yok hyung ya. Yapamadılar bir türlü."

Elindeki kahveyi yudumluyordu. "Ne olacak peki?"

"Bilmiyorumki off." Ayaklandım. "Telefon gittiğine göre mecbur Tae hyungla oyun oynarım artık."

Odasına gittim ve kapıyı çalıp girdim. Tek başına bilgisayarda oyun oynuyordu. Kulağındaki oyuncu kulaklığını çıkarıp bana döndü. "Bir sorun mu var Jungkook?"

Çocukmuşçasına utana sıkıla konuştum. "Ben de oynayabilir miyim?"

Bu halime güldü ve masanın üstündeki boş laptopu işaret etti. "Getir buraya oynayalım beraber."

Laptopu alıp açtım ve beraber oyunumuzu oynamaya başladık. Oyuna dalışımız ile saatin akşam 11 olduğunu görmemiştik bile. Jimin hyung odaya girmişti ve ellerini omzuma koymuştu. "Kaç saat oldu hâlâ bıkmadınız mı?"

Gülerek oyuna devam ettim. "Sanırım kovuyorsun beni Jimin hyung. Tae hyung yardım etsene ya öleceğim! Kaç kişi geldiler!"

Jimin inkâr etti. "Hayır ya o anlamda demedim."

Tae hyung arkasına yaslanıp huysuzlandı. "Al işte seni kurtaracağım diye öldüm lan." Hâlâ ellerinin omzumda olduğu Jimin hyungun belinden çekip bacağına oturmasını sağladı.

Onlar dikkatimi ne kadar çekse ve onları gözetlemeye çalışsamda oyun beni engelliyordu. "Baya yakınsınız siz he."

Tae hyung anında reddetmişti. "Ayakta kalmasın diye yaptım oğlum ya, sanki kucağıma oturttum."

Bu kadar karşı çıkması daha da dikkatimi çekmişti. "Tamam, niye bu kadar tepki gösterdin?"

"Saçmalıyorsun da ondan."

Sonunda bir şekilde kazanınca ona döndüm. "Ver elemanları ver."

Gözünü devirip masadaki çikolataları bana iteledi. "Al be."

Hepsini kucaklayıp ayaklandım. "Temiz oyundu, bir dahakine Jimin'ine kapışırız."

Jimin atıldı. "Ne?"

Güldüm. "Şaka yapıyorum."

Jimin kollarını bağlayıp gözünü devirdi. "Siktir git hadi. "

İnadına tepki gösterip kendilerini ifşa etsinler diye damarlarına bastım. "Tamam tamam yalnız bırakıyorum sizi. Fingirdeşin siz."

Taehyung bu sefer konuştu. "Sen bak dalgana göt."

Gülmem devam ederken son kez kapıyı açmadan konuştum. "Terbiyesizleşmeyin, sizin gibi yakışıklı beylere hiç yakışıyor mu? Ayıp oluyor, kaçtım ben."

Onları kışkırtmamdan dolayı kudurmuşken ben çikolatalarımla odama gidip hepsini masaya döktüm. Yoongi hyung şaşırıp konuştu. "Bunlar nerden çıktı? Zulanı mı patlattın?"

Bir tanesini alıp ona fırlattım. Havada yakalayıp yemeye başladı. "Yok ya, Tae hyungla kazanana ödül olarak anlaşmıştık."

"Telefon?"

Aklıma gelenle iç çektim. "Off yok telefon falan."

"Salak öpüşelim işte ne olacak sanki? Arkadaşız biz." Sanki dediği normal bir şeymişçesine normal bir şekilde konuşmuştu.

Utanarak yastığı yüzüme bastırdım. "Olmaz öyle saçmalama!"

Omuz silkip umursamazca konuştu. "Amma uzattın he. Neyse ya benim telefonum değil."

Offladım. "Biri arasa açılmazda. Ne yapacağım ben? Hem alarmda çalmaz sabah. " Ona dik dik baktım.

Dudaklarını büzüp nonoş gibi konuştu. "İyi gel öpüşelim. "

Onun bu haline gülüp aklımdaki endişeyi dile getirdim. "Olacağının garantisi ne?"

"Deneyip göreceğiz işte."

Application/Yoonkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin