Kuzen

1.6K 133 45
                                    

"Hastayı kaybettik"

Bu cümle, iki kelime, 16 harf. Beynimin içinde yankılanıp duruyordu. En az benim kadar yıkılmış olan arkadaşlarıma, anneme baktım. Hepsi yere çökmüş, ellerini başından ayırmıyorlardı.

Ayaklarım beni taşımıyorlardı sanki. Daha iki ay öncesine kadar tanımadığım, bilmediğim abim için şuan kendimi yırtarcasına ağlıyordum. Kısa bir süre sonra yere yığıldım.

Gözlerimi açtığımda kolumda bir serum vardı. Ezgi yanımdaki sandalyede oturuyordu. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmakla kalmayıp şişmişti. O an bulunduğumuz durumun farkına vardım. Ağzımızı bıçak açmıyordu. Ancak hepimiz biliyorduk ki bu olayı çabuk atlatamayacağımız kesindi.

1 hafta sonra

Hala üzerimizde o kara bulutlar vardı. Emir'in ö-ölümünden sonra geriye sadece beraber çekildiğimiz fotoraflar kalmıştı. Telefonumun çalmasıyla dikkatimi oraya yoğunlaştırdım.

Kankim Kaan Arıyor

- Efendim Kaan

- Başak üzerine bir şeyler giy gel. Sinemaya gidiyoruz üçümüz.

Kaan'ın sesi hala berbat geliyordu. Sonuçta Emir onun kardeşi gibiydi.

- Ya Kaan ben gelmesem siz gitseniz?

- Olur mu öyle şey Başak? Emir olsa şuan senin eğlenmeni isterdi. Hepimizin buna ihtiyacı var. Lütfen.

Sonlara doğru sesi kısılmıştı. Başka şansım olmadığını anladım.

- Pekala geliyorum.

- Tamam görüşürüz.

- Görüşürüz.

Dolabımı açtım ve bulduğum ilk pantalon-tişörtü giydim. Anneme haber verdim ve evden çıktım.

Durakta bekleyeli beş dakika ya olmuştu ya olmamıştı ki otobüs geldi. Paramı vererek bindim ve sinema durağında indim. O sırada aklıma Nehir geldi. O, beni hala okul değiştirdim olarak biliyordu. Onu sinemadan sonra ziyaret etme kararı aldım ve izleyeceğimiz filmin salonuna girdim.

Kaan ve Ezgi ortalarda biryerlerde oturuyorlardı. Hemen yanlarına gittim. Kısa bir süre sonra film başladı. İtiraf etmeliyim film güzeldi.

Film bittiğinde bir kafede oturduk. Ben tabiki vazgeçilmezim olan sıcak çikolata istedim. Ezgi kahve, Kaan ise çay aldı. Bir süre oturup sohbet ettik. En sonunda hepimiz kalktık ve dağıldık.

Ben eve gitmeden önce Nehirlere uğradım. Kapıyı tıklattım. Nehir kapıyı açtığı gibi bana sarıldı ve heyecanla annesine seslenmeye başladı.

- Anne, anne bak kim gelmiş.

- Aa Başak kızım hoşgeldin.

- Hoşbuldum Nazlı Teyze. Kolay gelsin sana işlerin var sanırım.

- Sorma yavrum sağol.

- Hadi gel Başak odama gidelim.

Dedi ve beni çekiştirmeye başladı Nehir.
Odaya girince okulumu falan sormaya başladı. Ben de yanıtlayabildiğim kadarını yanıtladım. Biraz sonra kapı çaldı. Nehir ayağa kalktı ve odadan çıkarken bana açıklama yaptı.

- Kuzenim gelecekti de. Bir saniye Başak geliyorum hemen.

- Tamam

Nehir gelene kadar telefonumla oyalandım. Nehir arkasında kuzeni ile içeri girdi. Kafamı telefondan kaldırmamla Savaş ile göz göze gelmem bir oldu. Bana sinsi bir bakış atıyordu.

Artık tam olarak emindim ki Emir'in kazası gerçekten de bir kaza değildi. Savaş, bizi yıkmanın mutluluğunu yaşıyordu sanki. Bize oyun oynamışlardı. Ancak onlar henüz oyunlarına karşılık bizim de oyun oynadığımızı bilmiyorlardı...

Üzgünüm biraz kısa oldu bu sefer. Oy vermeyi unutmayalım lütfen. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Seviliyorsunuz.❤

Yıldıza dokunmayı unutmayalım.❤❤❤

ÖZEL GÜÇLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin