Lütfen sadece benim için gülümse
meleğim...~
Geçirdiğim son 3 sabaha kıyasla hiç te heyecanlı olmayan bir güne açtım gözlerimi bu sabah. İçime sığdıramadığım duygu mutluluk yerine hüzündü bugün. 2 gün geçmesine rağmen alışmıştım sevinçle uyanmaya. Şimdi ise başımı kaldırıp saate bakacak gücü bulamıyordum kendimde.
Dün gece Meleğim ile mesajlaşmam benim gözyaşlarımla sonlanmıştı. Bu sefer kızgın değildim, kızmaya hakkım yoktu belki de. Ya da o kadar üzgündüm ki kızacak mecali bulamadım kendimde. Sahil kenarında saatlerce döktüm gözyaşlarımı. Aileme, hayatıma, asla karşılık bulamayacak olan aşkıma, kaderime ağladım ben dün gece.
Eve gelir gelmez tek yaptığım şalteri açıp kendimi yatağa atmak oldu. Dışarı çıkmama rağmen duş almadım, takıntılı olmama rağmen evi kontrol etmedim, henüz bir sayfa yazmış olduğum günlüğüme bile bir şeyler yazamadım. Artık yazsam da bir şeye yaramayacaktı zaten.
Kabullenmek zordu benim için, Meleğimin bir başkasına aşık olmasını yediremiyordum kendime. Ben o ve onun aşkı için her gün ölürken onun o güzel kalbi başkası için atıyordu.
Bana düşen ise o başkasının kalbini sökmekti...
Dün geceden sonra kafamda bazı şeyleri netleştirdim. Meleğim ile aramızda sadece iki engel vardı; Lalisa Manoban, Byun Baekhyun.
Lalisa'yı şimdilik arka planda tutmaya karar verdim. Ki eğer bana gerçekten aşıksa bunu kullanıp meleğim ile yakınlaşabilme şansım vardı. Şuan en büyük engelimiz Byun Baekhyun'du.
Bugün yapacaklarımın planını kurmalıydım artık. Şayet onu öldürmek bana zor gelirse ikinci seçeneğim olan Lalisa'yı değerlendirecektim. Zaten benden hoşlandığı için onu ağıma düşürmek hiç te zor olmazdı.
Lakin bütün bunlar için önümde koca bir engel olan ve gitmem gereken bir 'Üniversite' vardı. Devamsızlık yapmayı hiç sevmezdim. Sadece insanlardan aşırı tiksindiğim bazı dönemlerde nadiren girmiyordum. En önemlisi de eğer gitmezsem benim yerime imza atacak veya bana ders notlarını verecek bir arkadaşım da yoktu. Ortamda bulunan bir ölü gibiydim. Gerekmedikçe hocalarla bile diyalog kurmazdım.
Tavanla olan 2-3 dakikalık bakışmamın ardından nihayet kafamı kaldırıp saate bakmıştım. Saat 6.40'ı gösteriyordu. Bu sefer kalkmam gereken vakitten 20 dakika erken kalkmış olmak benim için iyi bir şeydi. Tabi gece 5'te uyuduğumu var saymazsak.
Zar zor kalkabildiğim yatağıma ayaküstü çeki düzen verdikten sonra banyoya doğru adımladım. Karşılaşacağım görüntüden korkmuyor değildim açıkçası. Banyoya varıp aynanın karşısına geçtiğimde karşılaştığım görüntü beni hiç şaşırtmamıştı.
Gözlerim ve dudaklarım ağlamaktan tabiri caizse balon gibi olmuşlardı. Yüzümün rengi solmuş, saçlarım kafamdan bağımsızlığını ilan etmişçesine dağınıktı. Şuan bana en iyi gelebilecek şey sıcak bir duş ve Meleğimin gülümsemesiydi. 2. seçeneği bulmak zor olduğundan duş alamyı seçip kendimi kabine attım.
Yarım saatlik kısa bir duşun ardından kendimi az da olsa rahatlamış hissediyordum. Kıyafetlerimi atmak için çamaşır makinesine baktığımda 2 gün önce fişini kestiğim geldi aklıma. Aynı şekilde ütü de kullanım dışı olmuştu. Bugün kesinlikle para çekmeli ve onları halletmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ella Es Solo Mia || roségguk
FanfictionObsesif Kompulsif Bozukluğu olan Jeon Jungkook ve onun Rosé'ye olan saplantılı aşkı. 310821 「written by eosselini」