O kadar çok hatam var ki,
pişman ol ol bitmiyor meleğim...~
O an anladım büyük bir hata yaptığımı.
Meleğim de dediğim şeyin şokunda olacak ki hareketsiz kalmıştı. Son cümlemi duyan bahçedeki birçok kişi ise aralarında fısıldaşmaya başlamıştı.
Geçen 1-2 dakikanın ardından tepki verebilmişti. Yüzüme bakabilmek için kollarımdan çıkmaya çalışmıştı ama onu daha çok sıkarak bunu engellemişim.
"J-jungkook lütfen b-bırak beni." Ona ilk aşık olduğum zamandan beri en çok korktuğum şey başıma gelmişti.
Benden korkuyordu...
"Meleğim l-lütfen lütfen affet beni. B-ben sana zarar vermem. V-veremem ki." Kollarımın arasında korkudan titrediğini hissedebiliyordum. Bu da ağlamamın şiddetini kat kat arttırıyordu.
Bir kez daha kollarımdan ayrılmaya çalıştığında yine izin vermedim. O da artık hıçkırmaya başlamıştı. "B-bırak beni l-lütfen." Artık kollarımdan ayrılmak için çırpınıyordu. Omzumdan ittiriyordu ama evimi bulmuşken bırakmak zordu benim için.
"Ben-" Cümleme devam edemeden dışarıdan gelen kuvvet hızla almıştı meleğimi kollarımın arasından. O an boşluğa düşmüş gibi hissetmiştim. Kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdığımda gözlerinden ateş fışkıran bir Baekhyun görmeyi beklemiyordum.
Ben daha onu görmenin şokundayken suratıma geçirdiği yumrukla daha fazla ayakta kalamamış ve yere yapışmıştım. Kalabalığın arasından birkaç çığlık sesi yükselmişti. Bir OKB hastası olarak pis zeminle temas etmenin nasıl iğrenç hissettirdiğini anlatmak için kelimeler bile yetersiz kalırdı. Kalbimdeki acı yetmiyormuş gibi bir de fiziksel acı çekiyordum. Ama bunları hak etmiştim. Hatta bundan fazlasını, yani ölmeyi hak ediyordum ben.
Kalabalık arasından ikinci bi çığlık yükseldiğinde kafamı zar zor kaldırıp bakabilmiştim ne olduğuna. Yine yumruk atılmıştı fakat bu sefer Baekhyun yumruğu atan değil yiyen kişiydi. Ona vuran ise dün karşılaştığım Taehyung'tu.
"ULAN PİÇ HERİF! UTANMIYOR MUSUN SAVUNMASIZ BİRİNE VURMAYA!" Bir yandan bağırıyor bir yandan da yumrukalrını yedirmeye devam ediyordu. Kızlar ise meleğimin yanına gitmişti, fakat meleğim Taehyung'u engellemeye çalışıyordu.
Tıpkı bana vurulurken yapmadığı gibi...
Vücudumun bu pisliği daha fazla kaldıramayacağını anladığımda yavaş yavaş yerden kalkmaya çalıştım. Tam sendeleyip düşüyordum ki -hatırladığım kadarıyla dün Taehyung'un piç diye bağırdığı- kısa boylu sarışın bir çocuk kalkmama yardımcı oldu.
"Hey! Sen iyi misin?" Elini omzuma koyup sorduğu soruya karşılık kafamı aşağı yukarı sallamakla yetindim. Bugün ne olmuştu da insanlar bana yardım eder olmuştu?
Fakat şikayetçi değildim. Umursanmak gerçekten güzel bir histi.
Taehyung'un diğer arkadaşları ise sonunda çekebilmişlerdi onu Baekhyun'un üstünden. İşin ilginç tarafı Baekhyun sinirli durmuyordu.
"Ne zamandan beri insanları umursar oldun Kim Taehyung?" Dalga geçerek sorduğu bu soruya karşılık Taehyung onun üstüne atılmaya çalıştı fakat arkadaşları engelledi.
"Bana bak piç herif. Bir daha bu çocuğa bulaşırsan karşında bizi bulursun ona göre." Beni göstererek kurduğu bu cümleden sonra garip bir his kaplamıştı içimi. Hayatımda ilk defa biri beni savunuyordu.
"Lan görmedin mi az önce olanları. Chae'yi sıkmış bırakmıyordu. Bir de beni öldürmek istiyormuş. Yalnız buna götümle gülerim." Son cümlesini gözlerimin içine bakarak kurmuştu. Taehyung ise dayanamamış bir daha üstüne gitmişti. Fakat bu sefer engelleyen Meleğimin sesi olmuşu.
"YETER! Senin ona vurmaya hakkın yok Taehyung!" Taehyung'a son bir bakış atıp Baekhyun'un yanına koştu. Eliyle yüzündeki yaraları inceliyordu. Bir yandan üflüyor bir yandan da iyi olup olmadığını soruyordu. Sol tarafımdaki sancı iki katına çıkmıştı adeta.
Hâlâ kirliliğin verdiği hisle kavruluyordum. Sağımda duran Jimin'e döndüğümde ise bana merhametle baktığını gördüm. Onun tebessümüne karşılık ben de çok hafif tebessüm edip arabamın kapısına uzandım. Fakat Jimin kolumdan tutup engelledi.
"Hey daha tanışmadık nereye gidiyorsun?" Birkaç saniye boş boş yüzüne baktım. "Bir yere gitmiyorum temizlenmem lazım. Bu arada ben Jungkook." Son cümlemi hafif tebessüm ederek söylemiştim.
"Ben de Jimin." Gülünce gözleri kısılıyordu ve çok şirin duruyordu. "Müsadenle." Deyip arabama eğildim. Birkaç adet ıslak mendil aldıktan sonra vücudumun her yerini temizlemeye başladım. Şimdilik dayanmam lazımdı. Eve gidince vücudumu parçalayana kadar temizlenecektim zaten.
"Temizlik takıntın mı var?" Sorduğu soruyla yüzüne baktığımda anladım beni izlediğini. "Sayılır. Obsesif Kompulsif Bozukluğum var." Birkaç saniye şoktan ağzı açık kalmıştı.
"Üzgünüm dostum. Bilsem çok yakın davranmazdım." Benden 1-2 adım uzaklaşırken bir yandan da özür diliyordu.
Sebebini bilmiyorum ama onun bana dokunmasından rahatsızlık duymamıştım. Fakat hastalığımın belirtilerine bakılırsa şuan vücudumu kazımaya çalışmam gerekirdi. Bunu kesinlikle araştırmayı kafamın bir köşesine yazıp temizlenmeye devam ettim.
İşim bittiğinde zaten çevredeki çoğu kişinin dağılmış olduğunu gördüm. Taehyung köşede sakinleşmeye çalışıyordu. Meleğim ve Baekhyun ise yoklardı. 'Revire gitmişlerdir.' diye geçirdim içimden. İster istemez yüzüm düşmüştü yine.
"Rahatsız olmayacaksan biraz benimle bizimkilerin yanına gelir misin?" Yine hafif bir tebessümle kafamı salladım. Bana neler olduğunu gerçekten de anlayamıyordum. Kesinlikle bir OKB hastasının yapması gerekenlerin tam tersini yapıyordum.
-Ely-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ella Es Solo Mia || roségguk
FanficObsesif Kompulsif Bozukluğu olan Jeon Jungkook ve onun Rosé'ye olan saplantılı aşkı. 310821 「written by eosselini」