Keyifli okumalar herkese🌼🌼🌼
***
Berrin yeni bir güne gözlerini açarken alt kattan gelen bağrışlar ve yüksek sesli konuşmalarla irkildi. Yarası zor da olsa iyileşmişti ve artık rahat hareket edebiliyordu.
Urfa'ya geleli neredeyse iki ay olmuştu. Şu iki ayda Nazlı ile hiç konuşmamıştı ve bu tuhaftı. Berrin onu bir kaç kez aramış ama açmamıştı. Patronu Ercüment ile de konuşup gelecek yıl ki iznini de kullanmayı teklif edip bir ay daha uzatmıştı Urfa'da ki zamanını. Ercüment ile konuşalı da bir hafta oluyordu. Nazlı'yı merak ettiği için ofiste ki iş arkadaşlarına da sormuştu. Onlar ise kızın Urfa'dan döndüğünden beri sakinleştiğini, hatta kimi zaman işe geç geldiğini, bazen tuvalette kusarken onu yakaladıklarını söyleyen de olmuştu. Hasta olduğunden şüpheleniyorlardı ama Nazlı hiç konuşmuyordu onlarla. Bunları duyan Berrin ise donuk bir vaziyette telefonu kapatmıştı.
Neden Berrin'in telefonlarını açmıyordu?
Üstünü başını değiştirip elini yüzünü yıkayan Berrin kendine gelir gelmez alt kata inmek için odadan çıkacakken çalan telefonuyla duraksadı. Arayan Ercüment'ti.
"Alo?"
"Günaydın Berrin, naber?"
"Iyiyim Ercüment Bey, bir şey mi oldu?"
Ercüment sıkıntıyla ofladı. Berrin bir sorun olduğunu hemen anladı çünkü Ercüment hep şen şakrak ve komik bir adam olurdu.
"Nazlı..İstifasını verdi az önce."
Berrin'in gözleri büyürken kendini yatağa bıraktı.
"Neden peki?" Derken sesi titremişti.
Nazlı resmen ondan kaçıyordu.
Ercüment telefonu diğer kulağına koyarken ona kahve getiren sekretere göz kırpıp sessizce teşekkür etti. Sonra aynı ciddiyetle devam etti.
"Bende sorguladım, hani bir problem mi var ofistekilerle diye. İdris diye bir adamla evlenmiş bir hafta önce, hamileymiş galiba. Adam bunun çalışmasını istemiyormuş. Öyle işte."dediğinde Berrin öylece kalakaldı.
Affet.
Bir iki saniye sustu. Ne diyeceğini bilemedi. Hattın diğer ucunda ki Ercüment çoktan Nazlı konusunu geçmiş Berrin'le sohbet etme derdindeydi.
"Eee...Bir ay daha kalmak istediğinden emin misin? Nazlı da gitti, sen de yoksun. Bir diğer mimar arkadaşta da izinde. Sen gelsen diyorum..Hem benim sana söylemem gereken bir şey var."diyen adam sıcak sesiyle konuşuyordu.
Berrin ayağa kalktı.
"Ne yazık ki çok zor Ercüment Bey. Burada durumlar hâlâ karışık ama iznimi keserseniz mecbur gelirim."
Ercüment derin bir nefes aldı.
"Bir hafta sonra kızımın doğum günü ama ne alacağıma dair hiçbir fikrim yok. Gonca'yı da bilirsin, mükemmelliyetçi bir anne olduğu için ben ne yaparsam yapayım kızımıza layık görmez. Sende gelirsen birlikte hediye bakabilirdik, senin zevkine güveniyorum."
Berrin eliyle yüzünü sıvazladı. Tam şuan da O da istifa etmeyi düşündü ama babasıyla arası hâlâ berbattı ki düzelse bile onun parasını istemezdi bu yüzden çalışmak zorundaydı. Ayrıca Ercüment'in kızı Lina çok sevimli ve tatlıydı. Onu kırmak istemezdi. Belki de onunda artık buralardan uzaklaşma zamanı gelmişti.
Belki de.
Ama...
Daha Saruhan'la hiçbir şeyi düzeltememişti ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yegâne
Teen Fiction"Seviyor musun onu?"dedim titreyen sesimle. Gözlerini acı çekiyormuş gibi kapattı. Elimi ittirdi. Elimi yanağına koydum. "Yapma..."diye fısıldadı fakat yanağını avcuma yasladı. Gözlerim sulanmıştı. Onu o kadar çok özlemiştim ki... "Seni çok seviyoru...