Keyifli okumalar herkese🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼
Berrin duyduklarıyla delireceğini hissetti. Elini saçlarından geçirip bir süre sakinleşmeyi umdu. Şehriban'ın onu keskin gözlerle izlediğini fark etti.
Onu baktı. Fakat bu kez ne nefretle ne acıyla. Saf bir tiksinti, iğrenmeyle.
Bir iki adımla ona yaklaştı. Konuşmaların başından beri karısını ve kızını dinleyen Hasan, Berrin'in ne cevap vereceğini merakla bekledi.
"Haklısın, sen bir Bergüzar Karacan olamazsın. Benim anneme herkes saygı duyardı, sever, sayardı. Bir dediğini iki etmezler adeta el pençe olurlardı ona karşı. Çünkü O da onlara değer verir ve saygı duyardı. Kaç kişi seni seviyor bu hayatta? Kimin var ki senin? Babam seni bugün boşasa elsin sen elin tekisin. Beş kuruşsuz ortada kalacak kadar da kimsesizsin. Yaptığın rezilliklerin duyulmadığını mı sanıyorsun? Sizi o bodrum katında ki evde kimseler görmedi mi sanıyorsun?"
Bir iki adım geri çekildi. İğrenek süzdü Şehriban'ı.
"Kimin sırrı sonsuza dek saklı kalabilmiş ki? Benim annemin onurunu da namusunu da herkes çok iyi bilirdi...Senin nasıl bir orospu olduğunu bildikleri gibi."
Kapıdan çıkmadan son kez baktı kadının gözlerinde. Ne acıma ne nefret. Artık hiçbiri olamazdı.
"Her şeye rağmen...Sesimi çıkarmıyordum. Sırf babam sana değer veriyor diye. Beni en çok bu yaralasa da susmaya çalışıyordum. Bize yaşattığı onca kötülüğe rağmen. Ama artık kızmıyorum ona biliyor musun? Hatta mutluyum. Çünkü en az kendi kadar rezil ve aşağılık bir kadınla ömrünü çürütmeye aşk diyebilecek kadar aptal bir babam var."
Hızla kapıyı açtı. Karşısında babasını görünce hafif irkilir gibi oldu. Adam ona tuhaf bakıyordu. Hiçbir şey demedi, hızla odasına gidip kapıyı kilitledi.
***
"Kuzum benim...Evleniyor musun sen şimdi?"dedi Çimen kızın saçlarını okşarkan.
Berrin tebessüm edip avluda gözlerini gezdirdi. Evet, evleniyordu.
Bunca şey nasıl bu denli hızlı gelişiyordu kendi bile bilmiyordu. Saruhan ile konuşmuş ve düğünün bir an önce olmasını istemişti. Saruhan da zaten bu birlikteliği uzun zamandır beklediğinden kabul etmişti.
"Hadi...içeri geçelim birazdan gelirler."dedi Çimen. Berrin gülümseyip başını salladı. Bugün kız isteme ve nişan vardı. Bir hafta sonra da düğün olacaktı. Kına gecesi istememişti çünkü sıkı sıkı sarılabileceği bir annesinin olmaması onu üzüyordu.
Öte taraftan Karademir konağında hem heyecan hem de öfke hakimdi. Havin Hanım bu evliliğin kendisine hiç sorulmadan alel acele olmasından dolayı çok öfkeliydi. Üstelik kendisi hariç diğer herkes mutluydu.
"Sen de hiç bir şey demedin ya oğluna Kenan...Helal olsun sana. Bu kız seni terk edip gitti,bunca yıl gelmedi. Şimdi geri döndü ve seni kafesledi. Tekrar defolup gitmeyeceği ne malum diye demedin mi oğluna?"dedi sinirle Havin kocasına. Başında ki ipek mor eşarbını düzeltirken Kenan Ağa kol düğmelerini takıp karısına döndü.
"Ömer'i görücü usulü evlendirdin. Celal'in istediği kızı zor bela alabildik, senin şirretliğinden Havin. Ama Saruhan'a izin vermem. Ona karışamazsın. Bu onların arasında anlıyor musun beni? İkisinin sorunu, seni ve beni ilgilendirmez. Bak oğlun çok mutlu, belki de yıllar sonra yüzü gülmeye başladı. Azıcık şükret be kadın. Şu asık suratınla en mutlu günümüzü de mahvetme."deyip odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yegâne
Jugendliteratur"Seviyor musun onu?"dedim titreyen sesimle. Gözlerini acı çekiyormuş gibi kapattı. Elimi ittirdi. Elimi yanağına koydum. "Yapma..."diye fısıldadı fakat yanağını avcuma yasladı. Gözlerim sulanmıştı. Onu o kadar çok özlemiştim ki... "Seni çok seviyoru...