Selam,nasılsınız?
Keyifli okumalar hepinize🌼
***
Hatice hastaneden döneli iki gün oluyordu. Eve geldiğinden beri içine kapanmış,odasından çıkmaz olmuştu. Bu öyle bir şeydi ki sadece oğullarını görmek için ara sıra odadan çıkıyordu. Gözü ne Ömer'i ne diğerlerini görüyordu.
Umrunda da değildi zaten.
Çocuklarda bu durumun farkındalardı. Annelerinde ki bu değişim iki küçük çocuğuda etkilemiş, içlerine kapanmalarına sebep olmuştu. Yunus normalde enerjik ve yerinde duramayan biriyken şimdi anaokulunda yaşadığı hiçbir şeyi anlatmaz olmuştu. Ali ise annesine bu kadar düşkünken bir anda uzak kalarak boşluğa düşmüş gibi hissediyordu. Annesiyle babasının kapısının önüne gitmeye korkar olmuştu. Kavgalarını duyuyordu eskiden beri. Anne ve babası ne zaman tartışsa ağabeyi Yunus yatağından kalkıp onun yanına gelir, Ali'nin kulaklarını kapatıp ona sarılır ve annelerinin bazen mutluyken onlara anlattığı masalları anlatırdı.
Ömer de çocuklarında ki değişimlerin farkındaydı ve en çokta buna üzülüyordu. Son zamanlarda işten eve olabildiğince erken gelmeye çalışıyor,tüm akşamını çocuklarına ayırıyor,onlarla oyun oynayıp sohbet etmeye çalışıyordu. Annelerinin eksiğini kapatmaya çalışıyordu ama biliyordu, bu eksiği ancak Hatice kapatabilirdi.
Cihat meselesini öğrendiğinden beri evi çok boşlamıştı Ömer. Sanki iki çocuğu olduğunu unutmuş gibi sabahlara kadar içmiş eve gelmemişti Hatice'nin öfkesine. Ama ortada masum ve günahsız, hiçbir şeyden habersiz ve anne babalarının ilgisine muhtaç iki ufaklık vardı. Pişmanlıkla çocuklarıyla açılan mesafesini kapatırken Hatice'nin mesafesi ise oğullarıyla kapanmayacak kadar açılıyordu da haberi yoktu..
Hatice göz pınarlarında biriken yaşlarla yatakta öylece yatarken kapısının tıklanmasıyla yatakta doğruldu. Saçı başı dağınıktı ama umrunda bile değildi.
"Gel."dedi pürüzlü sesiyle.
Berrin hafifçe gülümseyerek içeri geldi.
"Güzelim nasılsın?"dedi yatağın kenarına oturup Hatice'nin elini tutarken. Hatice acıyla gülümseyip omuz silkti.
"Bilmiyorum ki Berrin. Boşluktaymışım gibi. Hiçbir şey yapmak istemiyorum. Sonsuza kadar uyumak istiyorum. Kimsenin yüzünü görmek istemiyorum."
Berrin sıkıntıyla soludu. Saruhan ve Berrin Bodrum'dan döneli üç dört gün oluyordu. Orada malum olay yüzünden iki gün kalabilmişler ve apar topar dönmüşlerdi. Kavga ede ede. Berrin aklına o anlar gelirken derin bir nefes alıp Hatice'ye odaklandı.
"Biliyorum halin yok canım ama...Cihat ve ailesi misafirliğe geliyorlarmış akşam yemeğine. Ömer ağabey yolladı beni. Çeki düzen versin kendine, yemeğe bizimle olacak dedi. Sinirliydi, itiraz edemedim. Şey...Ondan sebepsiz çekiniyorum."dedi mahcup olarak.
Hatice önce şaşırdı sonra yorgunlukla gülümsedi.
"Sebepsiz mi? Ömer'in çocukları hariç herkese öfkeli olmasındandır çekinmen. Boşver.."deyip mırıldandı.
Pikeyi üzerinden atıp ayağa kalktı. Hâlâ biraz kanaması olduğu için yüzünü buruşturdu.
Berrin ayağa kalkıp koluna girdi.
"Banyo yapmam lazım, leş gibi kokuyorum. Kürtajdan sonra yatağa gömüldüğüm için...yıkanmaya bile mecalim kalmadı."dedi yorgunlukla. O an banyoya yürürken aynada kendiyle göz göze geldi. Çökmüş göz altları, yoluk saçlar, feri kaçmış mavi gözler.
Berrin banyoya girdiklerinde suyu ayarlamadan önce Hatice'yi klozete oturttu.
"Ben yıkarım seni. Allah korusun başın dönerse.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yegâne
Teen Fiction"Seviyor musun onu?"dedim titreyen sesimle. Gözlerini acı çekiyormuş gibi kapattı. Elimi ittirdi. Elimi yanağına koydum. "Yapma..."diye fısıldadı fakat yanağını avcuma yasladı. Gözlerim sulanmıştı. Onu o kadar çok özlemiştim ki... "Seni çok seviyoru...