B31-Sahte.

3.7K 205 119
                                    


Keyifli okumalar herkese🌼

Uyarı! Bu bölüm sinir sisteminizde geçici rahatsızlıklara yol açabilir...

***

Yaşanan olayların üzerinden tam bir hafta geçmişti. Berrin sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışsa da olmuyordu. Halbu ki o kadere boyun eğmeyecekti.

Kader değildi bu.

Ona biçilmeye çalışan cezaydı.

Şu bir haftadır Çiçek ile karşılaşmamak için elinden geleni yapmış ve başarılı da olmuştu.

Evde ki herkes Çiçek'e mesafeliydi. Evet laf etmiyorlardı. Zara ve Hatice bile. Ama konuşmuyorlardı da. Çiçek zaten çok çekingendi ve sesi soluğu çıkmıyordu. Onu kahvaltıya, akşam yemeğine çağırdıklarında iniyor. Zorda olsa bir iki lokma bir şey yemeye çalışıyordu kadınların sofrasında.
Dikkatini çeken bir şey de Berrin bu sofraların hiçbirinde yoktu. Çiçek onun gözüne gözükmemek için odasından çıkmıyordu.

Bir iki kere su içmek için mutfağa indiğinde Berrin'in ocakta ki yemeği karıştırdığını görmüştü. Ya da sessiz sakin salonda Cenk'i uyuturken. Hiçbirinde de gözgöze gelmemişler, Çiçek kaçarak uzaklaşmıştı.

Kızıyordu kendine. Keşke...keşke aramasaydım da ölseydim bile demişti kendi kendine. Biliyordu, evleneceği kişiyle sonu ölüm olacaktı ama...Ama şimdi de ölmekten beter bir pişmanlık hissediyordu. Saruhan'ın hata yaptığını ona en başından söylediği halde...Niye evlenmişti onunla? Yanına bir kez gelmemişti. Bir kez bile birlikte uyumamışlardı. Havin Hanım bunun lafını bir iki kere yemek masasında Çiçek'e dokundurmuşsa da kız hemen uzaklaşmıştı. Ne diyecekti ki? Oğlun beni kurtarmak için evlendi mi? O zaman daha büyük olay çıkardı.

Onun yüzüden evdeki tüm huzur kaçmış gibi hissediyordu. Kimle gözgöze gelse hemen gözlerini kaçırıyordu. Biliyordu, suçlayarak bakacaklardı. Haklı olarak. Ama...

Öte yandan Berrin hiçbir şey olmamış gibi davranmaya başlamıştı. Saruhan Çiçek'i getirdiği gece de dahil hep Berrin'in yanında yatmıştı. Berrin ne yataktan kalkmış ne de onu kovmuştu.

Niye kovsun ki?

O kadar değeri bile kalmamıştı gözünde. Hem burası onun eviydi. İstediğini getirir, istediğini yapardı. Madem öyle...Berrin de susardı. Göz yumardı? Gerçekten mi? Saruhan Berrin'i hiç mi tanıyamamıştı? Bunca zaman?

Ya da unutmaya mı başlamıştı? O eski aşıklar değiller miydi yoksa? Araya giren yedi yıl onların arasına sinsice sızmış, ikisini de değiştirmiş miydi?

Saruhan ise yüzüne bile bakmayan Berrin ile pişmanlığı iliklerine kadar hissetmeye başlamıştı. Vicdan azabıyla kurtarmaya çalıştığı Çiçek şimdi huzurluydu...Peki ya karısı? Onu nasıl bir ateşin içine attığını nasıl göremezdi? Şimdi özür dilese ne değişecekti? Çiçek'i evden yollasa...Hiçbir şey. Bir kere hata yapmıştı.

En çok zoruna gidende Berrin'in onu görmezden gelmesiydi. Yanyanalardı bir haftadır. Aynı yatakta yatıyorlardı. Gözleri birbirlerine değmiyordu. Saruhan onun yeşil harelerinin içine içine bakarken, Berrin arkasını dönüp uyuyordu. Daha önce sarılmadan uyumayan çift birbirlerine arkalarını dönüyorlardı artık.

Berrin sabah kalkar, üzerini değiştirir, kahvaltıya yardım eder, hazırlanırken yalandan ağzına bir kaç bir şey atar odasına çıkardı. Odasına çıktıktan sonra sol çaprazdında ki odada kalan Çiçek'in kapısının tıklandığını duyar. Camını açar, nefes almaya çalışırdı.

Boğulduğunu o an fark ederdi.

Şimdi de kahvaltıları yeni bitmiş,dün Hatice ile konuşmuş ve onu odasına bekliyordu. Biliyordu, şuan yalnız ona güvenebilirdi bu evde.

YegâneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin