*Yukarıdaki şarkıyı açıp bölümü öyle okuyabilirsiniz.
İyi ve güzel okumalar. Yorum ve oyları eksik etmezseniz gerçekten mutlu olurum💛*
19.BÖLÜM: ❝Hüzün Limanı❞
"Mezarlık denilen yer aslında bir hüzün limanıydı..."
|Bölüm Şarkısı: Ekin Uzunlar-Hüznün Gemileri|
Elleri tir tir titriyordu. Gözyaşları damla damla akıyor, başını omzuma yaslamış öylece 'Umut yok' diye mırıldanıyordu. Çok kötü olmuştu. Tam da annesinin iyileşeceğine inanmıştı ki bu olanlar yaşanmıştı.
Kendini çok kötü hissettiğini biliyordum. Benimde gözümden gözyaşları gitmek bilmiyordu. Ben böyleysem kim bilir o ne haldeydi...
Ben bir şey diyemezken ortalıkta ağlama sesleri haricinde ses çıkmıyordu. Herkes çok kötüydü.
"Umut.. umut yok." Sesi titriyordu.
"Annem.. annem"
Sertçe yutkundum, boğazım düğümlenmişti. Bir şey diyemiyor ona sarılmaktan başka bir şey yapamıyordum.
"Gitti Eylül.. gitti. Annem gitti." Daha sonraysa yavaşça benden ayrıldı ve yere çöktü. Yere çökmesiyle beraberse annesi üstü kapalı bir çarşafla yanımızdan geçti. Çınar hızla tekrar ayağa kalkarken bende peşinden gittim onun. Annesinin peşinden gidiyordu öylece...
"Götürmeyin,götürmeyin. Bir kere göreyim yüzünü. Lütfen göreyim." Gamze teyzeyi götürenler duraksadı. Çınar da yavaşça annesinin yüzünü açtı.
Beyazlaşmış yüzü, kapalı gözleriyle içim bir kötü olmuştu. Dayanamadım daha fazla onun bu haline... Annemin yanına gittim. O da ağlıyordu herkes gibi. Gözlerimden yaşlar akarken ona sarıldım. Beni kollarının arasına alıp saçlarımı okşadı.
Çınarsa hala annesine bakıyordu. Baktıkça ağlıyor, baktıkça dayanamıyordu onun bu haline. Sarıldı yavaşça ona, başını gömdü göğsüne. "Gitme güzel annem, gitme canım annem benim. Sensiz yaşayamam ben, yaşayamam ben." Gözlerimden yaşlar akarken anneme daha çok sokuldum.
"Seni çok seviyorum güzelim benim."
Çok zordu.
Yaşadıkları çok zordu...
Hayat da buydu zaten. Bir gün herkes gidecekti ve geride kalanlar için her şey çok zor olacaktı.
Yazardan...
Elleri titrerken annesinin eşyalarına bakıyordu öylece. Annesinin, babasına söylediği ve ona vermiş olduğu kağıttaki yazılara bakıyordu yalnızca. Yarın bir cenaze vardı ve o öylece bakıyordu etrafına. Hiçbir şey hissetmiyor, gözlerindeki yaşlar dinmiyordu. Yutkunarak geçirdiği zamanların ardından annesinin elbisesini kokladı ve kağıdı eline aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Engelsiz Engeller
Teen FictionKusurlarıyla barışık ve kendini her geçen gün geliştirmeye çalışan biriydi o. Ben ise onunla beraber küçülüyordum. Beraber büyümek istiyorcasına.... O bir çiçek kadar narin, derin ve özeldi. Ben ise onun dikeni... 🔗Çınar Göktuğ ve Eylül Akça🔗 Daha...