17

493 64 118
                                    

Yüzüme belirli aralıklarla çarpan sıcak bir şeyin varlığını hissettiğim an uyandığımın farkına vararak gözlerimi ufak bir gerinmeyle araladım. Bedenim hâlâ ayılamamış gibi kasıla kasıla beni zor durumda bırakırken gözlerim de açılmak bilmiyordu.

"Günaydın," Tanıdık sesi işittiğim vakit başımı dikleştirerek varlığını görmeye çalışırken gözlerimi irice açtım fakat geri kapanmaları fazla uzun sürmemişti. Acıyorlardı ve bu da yetmezmiş gibi açılmak bilmiyorlardı. Üstelik aynı sese karışan daha boğuk bir ses daha yankı yapıyordu kulağımda.

Ben seni öyle bir seveceğim ki, parmak uçlarında yürümek ve bunu iliklerine kadar hissetmek neymiş, işte o zaman göreceksin.

"Göremiyorum," diyerek kısıkça güldüğümde onun da ufak kahkahası kulaklarımı doldurmuştu.

"Bekle bekle, yüzünü yıkayalım."

Çok geçmeden kollarımda ellerini hissettiğimde beni hemen kendine çekerek ayağa kalkamı sağlamış ve bedenime el ayak olarak beni yürütmeye başlamıştı. Bu esnada gözlerim görüş açısını daha iyi seçebilir bir hal almış olsa bile hala doğru düzgün ayakta duracak mecalim yoktu.

Yönümüzü değiştirdiği an banyoya girdiğimizi anladığımda attığımız birkaç adım ardından boynumdan baskı uygulayarak öne doğru eğilmemi sağlamış ve çok geçmeden yüzümde buz gibi suyla tenimi okşayan parmaklarını hislemiştim.

Mesela tam da şu ana hapsolabilirdim ve gıkım da çıkmazdı. Bana karşı olan dokunuşları artık öyle bir hal almıştı ki benim için, bunun tarifi yok gibiydi. Artık daha iyi anlıyordum bazı şeyleri. Daha da emin oluyor ve her düşündüğümde bir gülümseme tutuyordu.

Ne ara anladığım sorulursa ise dün geceden beri salak salak sırıtıyor oluşumu söyler ve konuyu kapatırdım.

"Yine gülümsüyorsun," dedi suyu kapattığı vakit. Bu esnada yüzüm havluyla temas etmişti. "Benim yanımda gülümsüyor oluşun ayrı bir şey. Tuhaf hissettiriyor."

Boğukça, "Bunu bu denli önemsiyor musun?" diye sorduğumda havluyu yüzümden çekmiş, ben de beklemeden gözlerimi aralamıştım kolaylıkla. Anında göz göze gelmiştik.

"Gülüyor oluşunu mu? Fazlasıyla." Gülerek karşılık vermesi ardından ıslanan saç tutamlarımı geriye doğru taramaya başladı. "Ve, yeniden günaydın."

"Sana da," diyerek kesik bir nefes aldığımda içime işleyen kokusu ne olursa olsun kalbimin cız etmesine sebep olacak gibiydi. "Sen ne zamandır uyanıksın?"

"Çok olmadı, yarım saat falan."

Yine beni yönlendirmeleriyle banyonun kapısına doğru yürütürken, "Acıkmışsındır, kahvaltı yapalım." diye mırıldanıp koridorda yürütmeye başlamıştı ikimizi de.

Ben ise asla itiraz etmeden sadece kafa salladığımda ellerinden kurtulma gibi bir atılımda dahi bulunmamıştım. Sanki bir rüyadaydım hala ve her saniye içime işleyen uyanacağım korkusu, beni daha da mahvetmeye yetiyordu.

Yine de şu an kendimi o kadar pozitif hissediyordum ki sanki güneş benim üzerimde açmış, parıldamama az kalmış gibiydi. Suga da bunun farkında olsa gerek arada bir gözlerini bana değdirdiğinde tebessümü gitgide daha da genişliyordu.

Merdivenleri inerek alt kata geldiğimiz vakit beni bu kez önüne alarak omuzlarıma tutunmuş ve bedenimi koltuklara doğru yürütmüştü. Yine ses etmeden ona uyarak koltuğun çevresinden dolandıktan sonra onun baskısıyla birlikte en ortaya oturmuştum.

"Yirmi dakikaya, kahvaltınız hazır." diyerek göz kırpmasıyla hızla mutfağa doğru yürüdüğünde ellerimi yüzüme kapatıp kendime gelmeye çalıştım bir süre.

passionate touchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin