35

150 11 4
                                    

Gecenin yarısında rüyanda mı gördün derler adama.

Tekrardan merhabalar^^

••

Rüyalardan gerçek hayata dönmek denilen o şey, kişinin canını yakıyorsa tam tersi yaşandığı anda bir o kadar ayaklarını yerden kesiyordu.

Koca bir rüyanın içine düşmüştüm tekrardan.

Şu an onun evindeydim. Onun yatağındaydım. Aşağıda bana kahvaltı hazırlıyordu. Benim ise muhtemelen dakikalardır kalkıp elimi yüzümü yıkamam gerekiyordu fakat tavana bakarak salak salak sırıtmaktan başka bir şey yapamıyordum şu an.

Delirmiş miydim gerçekten?

Belki.

Ama hala idrak etmekte zorluk çekiyordum.

Birisinin beni tekmeleyip bu rüyadan uyandırmaya çalışmasına ihtiyacım vardı muhtemelen. O da işe yaramaz ve hala burada olursam da oturup kahkahalarla gülmeye ihtiyacım vardı belki de. Sırıtmaktan yanaklarım acımaya başlamıştı şimdiden fakat zerre umurumda değildi.

"Hoseok mancınıkla mı fırlatayım seni buraya illa? Kalksana ulan."

Sesini bir kez daha duyduğum gibi derince bir nefes aldım iç geçirerek. Ne diyorlardı buna? İçim erimişti. Mancınık da olabilirdi tabii, beni fırlatması yeterliydi.

"Hoseok kime diyorum ben?" Sesi artık daha yakından gelmeye başladığında uzandığım yerde omuz silktim. Kendimi durdurmaya çalışıyordum fakat hayır, sanki yüz kaslarım tamamen buna odaklanmış gibi gülmeden edemiyordum.

"Ne sırıtıyorsun sen öyle?" diye sorduğunda bir nefesi daha verip gözlerimi kapattım boşluğa. Geri açtığımda ise çoktan yüzümün dibine gelmişti. "Rüyanda beni mi gördün yoksa?"

"Görmeme gerek var mı canım?" Kollarımı yatakta iki yanıma açtım. "Zaten buradayken."

Şimdi o da gülüyordu.

"Diyorsun?" Sesi hafiften kısılmış ve başını yana eğmişken dudakları usul usul tenime yaklaşmaya başlamıştı. "Ne yapsak?" dediğinde tenime değen nefesi gözlerimi kapatıp açmama sebep olmuştu tekrardan. "Ben kahvaltımı burada mı yapsam acaba?"

"Olmaz öyle," Dirseklerimi yatağa yaslayarak hafiften dikleştiğimde o da bir nebze üstümden çekilmek zorunda kalmıştı. "Şimdi yatak kirlenir, o dökülür bu dökülür falan. Gerek yok, değil mi?"

"Temizleriz Hoseok. Zoru mu var bunun?" diyerek tekrardan benimle burun buruna geldi. Onu zerre itesim gelmiyordu içimden fakat onunla oynamak, o mimiklerini izlemek ayrı bir güzel oluyordu.

"Temiz temiz masamızda yemek varken başımıza niye icat çıkartalım?"

"Hoseok benim asabımı bozma, sanki gerçekten kahvaltıdan bahsediyorum ha."

O an kendimi tutamadan ufak bir kahkaha attığımda dirseklerimin üzerinden çekilerek uzanmıştım yine. Huysuzlaşınca daha bir güzel oluyordu. Her hali güzeldi gerçi, bunda herkes hemfikir olmalıydı.

"Dalga geçiyorsun bir de utanmadan."

"Ne dalgası canım?" Gülüşümü zar zor tutarak tekrardan gözlerine değdim. "Komedi gibi adamsın. A desen komik oluyorsun. Ondan güldüm yani, yoksa ne alaka dalga-"

Sözümü kesen şey dudaklarını dudaklarımda en yoğun haliyle hissetmek olurken iki yanımda kıvrılan ellerim kendine gelebildiği ilk anda ensesinde birleşmişti. Çok özlemiştim ona dokunmayı, her zerresini hissetmeyi. Avuçlarım karıncalanacaktı sanki birazdan, o kadar titriyordu içim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

passionate touchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin