Bölüm 11

556 35 0
                                        

Meral düşünceler dehlizinde iken, Mehmet

- Meral hayırdır dalmışsın. diye sordu. Meral in baktığı yere baktığında küçük bir kız çocuğu görmüş. Meral'in kendi kızını düşündüğünü anlamıştı.

- Ne kadar tatlı değil mi?

- Evet Meral çok tatlı bir çocuk, ama böyle dalıp gitme.... Buraya mutlu olmaya geldin, eğlenmene bak...

- Biliyorum Mehmet, ama ben buraya geldim diye anılarımı ve acılarımı orada bırakamadım. Onlar tam burda, kalbimde ve biliyorum ki kalbim durana kadar devam edecek bu acı. Unutmaya değil, alışmaya çalışıyorum artık..

Mehmet şaşırmıştı Meral'in bu tavrına. Bir ay önce Mehmet'in o kadar dil döküp ''unutamazsın Meral, alışırsın zamanla, zorlama kendini artık, kendine daha çok acı çektiriyorsun'' konuşması her gün geçmişti aralarında, ama Meral inatla unutacağım diyordu.

Urfa'da birşey olmuştu, ama ne. Meral'i bu kadar değiştiren ne olmuştu? Meral bundan hiç bahsetmemişti Mehmet'e. Zamanı gelince anlatır diye düşündü. Meral'in bu düşüncesi bile, değişmeye başladığını gösteriyordu. Mutlu oldu Mehmet. Meral'e cevap vermediğini hatırlayınca...

-Haklısın Meral böyle düşünmene çok sevindim. Alışmaya başlamışsın artık... demişti.

-Evet Mehmet alışıyorum, ama bu acı ile yaşamaya alışırmıyım bilmiyorum?

-Meral böyle bir günde sormak istemiyorum, ama bana herşeyi anlattın, birtek kızının öldüğü günü anlatmadın... Meral Mehmet in lafını yarıda kesti..

- O günü anlatmaya hazır değilim Mehmet. Hergün o günü tekrar yaşıyorum Mehmet, ama bunu konuşmaya hazır değilim. Zamanı gelince anlatacağım, ama şimdi değil.

- Peki ya Feridun ona ne oldu? Bu konuya bir kaç kere girdik ama sen hep değiştirdin...?

- O konuyu da o gün öğreneceksin Mehmet. Kızımın öldüğü günü anlatınca, onu da anlatacağım. Feridun'u hiç bir zaman affetmeyeceğim. Bana bu kadar ıstırap yaşattıktan sonra yapamam.

-Anlıyorum Meral haklısın...

Meral'in yüzünün düştüğünü anlayınca.

- Eee dinlenmedin mi hala. Hadi denize hadiiiii....

Meral de daha fazla uzatmamak için, Mehmet in ardından denize girdi. Akşama kadar çıkmadılar denizden, ikiside çok eğlenmişti. Açıktıklarını anlayınca, denizden çıkıp, odalarına çıktıktan yarım saat sonra lobide buluşmaya karar verip ayrıldılar.

İkiside odasına girdikten sonra duş alıp, hazırlanmışlar, lobide buluşmuşlardı. Şimdi de yemek yemeye dışarı çıkacaklardı. Bir italyan restorantına girip, sipariş verip, beklemeye başladılar. Yanlarından ayrılan garson tekrar gelerek:

- Ön içecek olarak ne alırsın efendim... Çok güzel şaraplarımız var... diye sordu.

Meral tam hayır diyeceği sırada. Feridun;

-Tabiki de. Kırmızı mı? beyaz mı? diye sordu.

Meral mahçu bir şekilde '' Beyaz'' diye yanıtladı. Denize doğru çevirdi bakışlarını Meral. Bilmediği ve suçlu hissettiği bir nedenden dolayı göz göze gelmek istemiyordu Mehmet'le.

Evet bu gün çok eğlenmişler, çok güzel vakit geçirmişler di, ama akşam yemeğinin, bir buluşma yemeğine dönüşmesi suçlu hissettirmişti genç kadını. Uzun zamadır aklına takılan bir soruyu sormaya karar verdi. Mehmete dönrek,

-Mehmet sen bu zamana kadar hiç evlenmedin mi? Yalnız mı yaşadın hep? .. diye sordu.

Tereddütte kaldı Mehmet. Bu konuları konuşmayı pek sevmezdi, ama Merale arkadaşlıkları, arkadaşlığı geçmiş, başka bir boyuta ulaşmıştı.Anlatmakta sakınca görmedi, hem artık meral'ınde bilmesi gerekiyordu.

Meral bu uzun bekleyişi yanlış yorumlayarak, anlatmak istemediğini düşündü.

-İstemyorsan anlatma? ne zaman istersen, o zaman dinlerim seni... dedi

-Hayır anlatmak istiyorum ... Senin de bilmen gereken şeyler var...

Tam konuşmaya başlayacakken, garson siparişleri getirdi. Sessizlik içinde geçti yemekleri. Mehmet söze nasıl başlayacağını düşünüyor. Meral ise ne anlatacağını merak ediyordu. Yemeklerini yedikten sonra şampanya içmeye devam ettiler..

- Meral.... dedi dikkatini üzerine çekebilmek için, anlatmaya başlayacak diye düşünüp, heyacanla..

-Efendim Mehmet?

-Öğrencilik yıllarımda bir kıza aşık olmuştum. Güzel vakit geçiriyorduk. Okul bitmeden evlenmeye karar verdik. Evlendik. Evlendikten sonra iş her sey olmuştu bizim için. Okul bitmeden biz bir birimizin her şeyi iken, okul bitince iş herşeyimiz olmuştu. Durum değişmişti yani.... Eşim evlenmeden önce, arkadaş olduğumuz yıllarda, okul bittikten sonra yurt dışına, savaş kamplarına gidip ordaki psikoloji yi görmek istiyordu. Evendikten sonra bu konunun açılmaması artık istemediğini düşündürmüştü bana. Malesef yanılmışım, okul bitince bu konuda halen kararlı olduğu için, kavga etmeye başladık.. Sonrasında ise ben onu yalnız bırakmak istmediğim için onunla beraber gittim. İki yıl orda kaldık. Eşimin, gittikten bir zaman sonra sikolojisi bozuldu. Geri dönelim diye iki yıl boyunca çok dil döktüm. yine ona gidelim diye dil döktüğüm bir gece de, onu ikna etmeyi başarmıştım....

Sustu Mehmet sanki o anları tekrar yaşıyormuş gibi hüzünlenmiş dalıp gitmişti. Meral merak ediyordu sonrasını ama daha fazla da onu zorlamak istemiyordu. Tam anlatma artık dyeceği sırada tekrar konuşmaya girdi Mehmet;

-Geç saate kadar oturduk. Orda son akşamımızdı. Tam yatmaya gittiğimiz sırada, bomba sesi ile ayağa kalktık tekrar. Bu zamana kadar bomba sesi duymayan biz, bombanın hedefi olmuştuk. Eşim yataktan kalktığı gibi, geldiğimizde bize verilen silahı aldığı gibi dışarıya çıktı. Arkasından koştum ama yetişemedim. Psikolojisi o kadar bozulmuştu ki, sağa sola ateş ediyordu sürekli. Arkasından bağırıyordum ama duymuyordu. Sonra yere düştüğünü gördüm. Vurulmuştu. Kucağıma alıp ilk yardım çadırına götürdüm, ama durumu çok kötü idi, birşey yapamadılar. Ölmeden önce ise son sözünü söyledi. ''Benimle geri dönmeyi hamile olduğu için, kabul etmiş. ÇOcuğumuzla seni bekliyoruz'' dedi..Sonrası ise malummm... Savaşta öldüğü için buraya getirmemize izin vermediler. Bende buraya geri geldim. Sonrasında ise bir özel hastanede çalıştım. Daha sonra da psikiyatri muayenesi açtım. Sonra da seninle tanıştım.... diyerek konuşmasını bitirmişti.....

Ikinci Bahar....Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin