Bölüm 22

296 18 0
                                        

        Meral Mehmet'in yanından  ayrıldığında kafası karışmış bir halde idi. '' tamam'' dedi kendi kendine... '' Tamam , Feridun'la aralarında bir şey olduğunu anlamıştım, ama  benim hayatım üzerine nasıl böyle birşey yapar. Nasıl''  Ağlıyordu Meral, ne yapacağını, ne düşüneceğini bilmeden, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

        - Meral, canım, aşkım özledin mi beni?

        - Sen..senn. sen nasıl bir insansın? Yetmedi mi yaptıkların, yetmedi mi çektirdiğin acılar. Hayatı mı yok ettin.  En değerli varlığımı aldın benden, yetmedi mi ha lanet olası adam, yetmedi mi?

        Feridun eskiden de Meral'e böyle davranıyor, böyle sesleniyordu. Bu  düşünceler içinde Ferridunun sesini duyduğunu zannetti.  Hem ağlıyor, hem de gülüyordu.

        - Delirdim sonunda, tıpkı senin gibi. Lanet olası adam. Beni de delirtmeyi başardın. Rüyalarım da rahatsız ettiğin yetmedi, şimdi de sesini duymaya başladım... dedi.

        - Rüya değilim Meral, kafanda sesler de duymuyorsun. Tam arkandayım. 

        Meral arkasında  hissettiği nefes, ile ürpermişti. Arkasını döndüğünde, karşısında gördüğü kişinin gerçek olduğunu anladı. Bir adım geriledi.

        - Uzak dur benden, yaklaşma....

Göz yaşları azalmıştı, fakat Feridun'u görünce göz yaşları hız kazanmış eski anılar aklına geliyordu.

        - Benden kızımı aldın. Geleceğimi aldın. Hatta geçmişim bile yok artık. Ölsem de seni affetmem Feridun.  Hiç bir zaman affetmeyeceğim seni, ve hiçbir zaman tekrar senin olmayacağım. Neden mutlu olmama izin vermiyorsun? Neden? Neden? Neden...?

        - Bunlar daha  hiçbirşey Meral, ben senin yüzünden bir yılımı akıl hastanesinde geçirdim.  Oraya seni göndermeden, asla vazgeçmeyeceğim. Oruspu bir kardeşin yüzünden, sen benim hayatımı mahfettin. Artık sıra bende Meral, sıra bende.... dişlerini sıkarak konuşmuştu Feridun. Hafif bir ürperti geçmişti Meral'in vücudundan. Korkmuştu Feridun'un sinirli halinden, ama aklı söylediklerini sindirdiğin de, sinirle solumuştu.

        -  Herşeyi sen yaptın, her sey senin yüzünden oldu. Beni suçlayamazsın. Senin yüzünden kızım öldü. Benm kızım. Uzun zaman sonra birine güvendim, ama ne oldu. Onu da kandırmışsın. Daha ne istiyorsun? Ölmemi mi? Yaşamaktan iyidir....

        -Hayır ölmeyeceksin Meral, ömrünün sonuna kadar acı çekeceksin.. Bu arada ben Mehmet'i kandırmadım, o seni kandırdı. Senin hakkında hertürlü bilgiyi,anlattığın her şeyi ban söyledi. Sana daha çok yaklaşmamı sağladı.  Peki  sonra ne oldu? Benim olana göz dikti. Yanlış yaptı. Şimdi ise yaptığı yanlışın cezasını  ödeme vakti.

        -Sen nasıl bir insansın Feridun? Sana insan bile denmez artık.  Beni kardeşimle aldattın sen, kardeşimle. Benim en yakınımla. Seni asla affetmem. Başka biri olsa idi, bu kadar canımı yakmazdı. O da yetmedi, kızımın canına kıydın sen, onu benden aldın.  Seni nasıl affetmemi beklersin, nasıl tekrar senin olmamı isteyebilirsin. Sen o şansını kaybettin Feridun. Bekleme Feridun bekleme. Ölürümde yine de seninle olmam. 

        - Sen bilirsin canım. Tamam dese idin, kızını sana geri verebilirdim. Ama vermeyeceğim, sen benim kapımda sürüneceksin önce. Bana yalvaracaksın seni affetmem için, eğer affedersem, o zaman kızının nerde olduğunu söyleyebilirim.... dedi.

        - Ne diyorsun sen Feridun. Sana dışarısı yaramamış. Nasıl unutursun kızını öldürdüğün günü. Birde utanmadan, benimle dalga geçiyorsun.

        - Sen öyle zannediyorsun Meral. Sen öyle gördün. Kızın yaşıyor, ama başkasının yanında mutlu yaşıyor. Sen de burada her gün acı çekiyorsun. Çekmeye de devam edceksin. Gerçeği ve nerde olduğunu asla öğrenemeyeceksin. Taki ben seni affedene kadar. 

        - Yeter artık Feridun, yeter anladın mı? Defol git burdab, defoooollll....

         Koşarak uzaklaşmaya başladı Meral. Hem ağlıyor, hemde görüşü yettiği kadar koşmaya çalışıyordu. Murat dedi. Murat'ı aramalıydı. MUrat'ı aradı hemen. 

        Murat' ta Meral'in aramasını bekliyordu. Uzun zaman olmuştu. Önce endişelense de geçen zamanda Meral'in aramaması onu biraz rahatlatmış. İşlerin iyi gittiğini düşünmüştü. Tam yatmaya gideceği sırada. Meral'in aradığını gördü.

        - Alo, Meral iyi misin?

        - İyi değilim Murat, hiç iyi değilim. Ben ne yapacağımı bilmiyorum.  Bir yanda Mehmet, bir yanda Feridun, ben... ben...

Sözleri yarım kalmış, hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. 

        - Nerde olduğunu söyle, bu böyle olmaz. Seni almaya geliyorum. 

        Zorda olsa söylemişti yerini Meral. Ne gözyaşları, ne de hıçkırıkları duruyordu Meral'in. '' Birde, birde kızın yaşıyor'' demişti. Nasıl yaşardı. Son anda kollarında idi kızı. Onun öldüğünü gözleri ile görmüştü. Öyle bile olsa, otopside yapılmıştı. Kızı olduğu kesindi, ama  neden yapıyor bunu, diye düşündü. Neden. Ne demek senin gördüğün oydu. Sadece o değil, herkes görmüştü kızının öldüğünü. Neden yapıyordu bunu. Mantıklı bir açıklama bulamıyordu. Ne çok soruları vardı aklında. Bir gün kurtalacakmıydı acaba bu sorulardan. Bir gün gerçekten bitecekmiydi, bunca acı. Yaşamaya başlaya bilecekmiydi gerçekten. 

        '' Neden Allah'ım neden. Çok mu kötü oldum. Sana mı isyan ettim.Ne yanlış yaptım. Neden bu kadar acı. Neden ben!! '' diyerek ağlamaya devam etmişti.

        Murat, Meral'i yolun ortasında oturmuş, sarsıla sarsıla ağlar halde bulmuştu. Arabayı sağa yanaştırıp, hemen yanına koştu.  Omuzlarından tutup ayağa kaldırdı genç kadını. Sarıldı sıkı sıkı.

        -Tamam şişşşttt ağlama hadi. Bak yanındayım ben, ağlama artık. Hadi eve gidelim orda konuşalım. 

        Meral cevap vermeyince. Murat Meral'i arabanın  yan koltuğuna oturtup, kendisi de şöfor koltuğuna geçmişti. Arabayı çalıştırıp, Meral'in yüzüne baktı. İnceledi genç kadını. Yüzünden ne kadar acı çektiği belli idi. Meral'in ağlaması, onun canını sıkıyordu.  Bunun aşk yada sevgi olmadığının farkında idi. Kardeşi gibi görüyordu Meral'i.  Kaybettiği kardeşi gibi. Kardeşiyle  çok benziyordu kaderi. Kardeşine de nasıl yaklaşması gerektiğini de tam bilemezdi. Aynı şeyleri Meral'de de yasıyordu. Ama Meral  kardeşinden daha güçlü idi. Bu da  Meral'e hayranlıkla bakmasına neden oluyordu.  Kardeşini yalnız bırakmış, ama Meral' i bırakamazdı.  Yola çıkıp kendi evine getirdi Meral'i.  Kahve yapıp, genç kadına verdi.  Biliyordu ki, kahve Meral'e iyi geliyordu.  Meral'in konuşmasını bekledi.

Ikinci Bahar....Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin