Sabah uyandığında telefonu çalıyordu. Ekrana baktığında Meral'in aradığını gördü.
- Günaydın..
-Günaydın Mehmet... Yeni mi uyandın?
-Evet canım. Gece uyuyamadım. Hava değişimi herhalde...
- Ah canım ya, o zaman kapatayım sen uyu. Bu gün işe gitmeyeceksin değil mi?
- Hayır, yarın açacağım kliniği.
-Tamam o zaman, akşam konuşuruz... deyip kapattılar telefonu...
Aklına dün gece gelince gerildi Mehmet. Bu adam, bu kadar tehlikeli olamazdı. Meral'e çok zarar vermişti. Onu korumalıydı, ama nasıl, daha yerini bile bulamıyordu. Sorular, sorular, sorular, beyni patlayacak gibi idi. Saate baktı daha sabahın onu idi. Duş alıp rahatlamaya karar verdi. Ardından tekrar uykunun kollarına bıraktı kendini. Uyandığında hava kararmak üzere idi, ama yorgunluğu gitmişti. Meral düşmüştü aklına, acaba bütün gün ne yapmıştı.
Meral telefonu kapattıktan sonra, kendine güzel bir açılış için galeri bakmaya başladı. Eğer Mehmet uyanmış olsa idi, onunla bakacaklardı. Fotoğrafları sabah erken kalktığı için seçmiş. Hatta basmaları için fotoğrafçı ya bırakmıştı bile. Ama istediği gibi yer bulamıyordu. Buldukları da boş olmuyordu. Akşama kadar gezmişti. Eve geri dönmeye karar verdiğinde, telefonu çalmıştı.
-Efendim Mehmet?...
-Ne yapıyorsun Meral? Kusura bakma bugün seninle ilgilenemedim. Nerde isen söyle hemen geliyorum. Sana sürprizimi göstermek istiyorum.
Merak etti Meral, sonunda öğrenecekti şu sürprizi.
-Tabi, Üsküdar sahildeyim...
-Tamam ayrılma, yakın zaten, onbeş dakikaya oradayım.
Hemen hazırlanmaya başladı Mehmet. Zaman kaybetmeden, arabasına atladığı gibi Meral'in yolunu tuttu. Bütün gün özlemişti zaten. Bir haftayı dip dibe geçirmişlerdi, tüm vakitleri, alışmıştı beraber zaman geçirmeye. Bir dakika bile ayrı geçirmeye dayanamıyor, hemen özlemeye başlıyordu Meral'i. Bütün günlerini ayrı geçirmek, zor gelmişti Mehmet'e. Hele de artık Meral'in peşinde bir psikopat dolaşırken, onu daha çok korumalı idi. Eğer ona zarar gelirse, kendisi yüzünden olacaktı. Bunun vicdan azabı ile yaşayamazdı. Söylediği gibi, onbeş dakikaya sahile gelmişti Mehmet. Hemen Meral'i arayıp tam yerini sordu. Biraz daha ilerleyip Meral'i bulduğunda, soğuktan burnu kızarmıştı genç kadının.Meral'in burnunu öptü Mehmet;
- Çok şeker olmuşsun böyle... diyerek gülümsedi...
- Dalga geçme Mehmet ya üşüdüm zaten...
-Kıyamam sana, ısıtırım ben.... deyip tekrar öptü Meral'in burnunu. Yanakları kızarmıştı bu seferde, utanmıştı. Sonuçta uzun zamandır böyle şeyler yaşamıyordum, diye düşündü. Mehmet'in gözlerine bakıp gülümsedi.
-Nereye gideceğiz.
-Sürpriz hayatımm....
Yola çıktılar hemen, ısrar etmeyecekti Meral. Biliyordu ki ısrarı bir işe yaramayacaktı. O yüzden bekledi, sürprizin ne olabileceğini düşündü, ama aklına birşey gelmiyordu.
- Ne yaptın bugün? Davetiye baktın mı?
- Resimleri bıraktım fotoğrafçıya. Davetiye bastırmadımi çünkü yer bulamadım.. Offfff....
Meral'e yan bir bakış atan Mehmet, gülümsedi. Genç kadının tepkisini çok merak ediyordu. Ya beğenmezse. Sonuçta bugün baktığı o kadar yeri beğenmemişti. Kuşkuya düştü bir an, Mehmet. Ama buraya çok özenmişti, kesin beğenir diye düşündü. Yolculukları sessizlik içinde geçti. Meral hem meraktan, hemde sıkıntıdan patlamak üzere iken, araba durunca derin bir nefes aldı. Arabadan indi genç ikili. Mehmet hemen Meral'in gözlerini bağladı.
- Az daha sabret canım, çok az kaldı.
- Tamam Mehmet, ama çok merak ettim. Acele edelim lütfen...
Güldü Mehmet. Meral'in bu saf ve temiz hallerini çok seviyordu. Bunları görünce anlamıştı zaten, Meral'in temiz olduğunu. Her erkeğin istediği gibi bir kadın, diye düşündü. Bu düşünceden de zamanla rahatsız olmuştu. Zaten kısa bir zaman sonra da sevmişti Meral'i. Yolun ortasında durmuş, gözlerini bağladığı kadının yüzünü inceliyordu. Hafif bir esinti ile kendine geldi, hemen. Yavaşça içeriye doğru yürümeye başladılar. Boydan boya, kırmızı boya ile yazılmış, şiirin önüne geldiklerinde durdular. Meral'in gözlerini açtı Mehmet, tepkisini merak ediyordu.
Gördükleri ve okuduğu şiir ile gözleri doldu Meral'in
'' Sen ruhuma cemre diye
damladıktan sonra,
Ben bu bedende neyleyim,
Aşk da sen
Hasret te sen
Bende sen...''
Konuşamadı Meral, eğer konuşacak olursa göz yaşlarını tutamazdı. Dualar etti binlerce, bu mutluluğa, hayatının yangınlarla geçen yıllarından sonraki huzuruna ve bir çok şeye, herşeye binlerce şükretti..Heryeri adım adım gezdi Meral, daha fazla dayanamayıp, sarıldı Mehmet'in boynuna. Ağlamaya başladı.
-Hişt ağlama güzelim.... Ağla diye yapmadım bunları, mutlu ol diye yaptım..
- Bende çok mutluyum, Mehmet. O yüzden bu gözyaşlarım.
- Hadi daha fazla ağlama şimdi, neler yapacağız bundan sonra bakalım, yarinda beraber gidip davetiye bakarız... Ha unutmadan bunları benimle olan randevu saatine kadar yapacağız...
- Devam edecekmiyiz görüşmeye, ama bu zor olur ikimiz içinde Mehmet.
-Evet bende düşündüm. O yüzden de sevdiğim bir arkadaşımdan rica ettim kırmadı, yarın onunla görüşeceğiz.
- Tamam o zaman, hadi bu günlük yeter, yarın devam ederiz..
-Tamam o zaman, hadi önce yemek yiyelim, sonra seni eve bırakırım...
Tamam canım..
Beraber yemeklerini yedikten sonra, Mehmet Meral'i eve bıraktı. Sabah erkenden kalkacağı için, erkenden uyudu Meral.. İçi rahattı. Galeri için salonu bulmuş, en önemli işi halletmişti. Yarında davetiyeleri de hallederse daha huzurlu hissedecekti kendini...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ikinci Bahar....
RomansaMeral in hayatı idi, her şeyi.Sevmeyi,yaşamayı,mutluluğu öğrendiği hayatı. Öyle bir an geldi.Hayatı, yaşamayı, mutluluğu unuttu. Hayata yeniden başlayabilecek mi? Sevmeyi tekrar denemeye cesaret edebilecek mi? Peki ya mutluluk! Mutluluğu tekrar göre...