Bölüm 15

419 33 1
                                    

        Geç saate kadar oturmuşlar. Hiç konuşmayı sadece, anın tadını çıkarmışlardı. İkisi de çok mutlu idi ama, onların bu mutluluğunu görüp sinirden kuduran bir vardı. Siniri tüm hücrelerinde hissediyordu ama, kolay olmayacaktı. Her şeyin zamanı vardı '' zamanı gelince görüşeceğiz'' diyerek arakasını dönüp gitmişti. 

        Mehmet bir ses duyduğunu zannetti, arkasını dönüp baktığında hiç kimse yoktu. İçini bir huzursuzluk kapladı. En son dün mail aldığında yaşamıştı bu huzursuzluğu. Belki de o yüzdendir diye düşündü, umursamadı. Meral de yaşamıştı bu huzursuzluğu ama, Mehmet'in saçlarına bıraktığı öpücük almıştı bu huzursuzluğu..

- Haklısın Meral, ileride burada yaşayabiliriz. Çok huzurlu ve çok güzel bir yer.. demişti. 

        Meral kafasını kaldırıp Mehmet'e baktı, gözleri parlıyordu ikisininde. İlk defa gözleri bu kadar parlarken görüyordu Mehmet'i. Bu kendisini değerli hissettirmişti. Mehmet'te aynı şeyleri düşünüyordu. Mehmet tam Meral'i öpeceği sırada, yaşlı bir amca geldi yanlarına...

-Gençler... dedi ikiside ayrıldılar hemen birbirlerinden. Yaşlı adam gülümsüyordu.

-Sizin gibi gençler buraya pek gelmez, hayırdır hangi rüzgar attı sizi buralara. diye sormuştu yaşlı adam.

Meral adama fotoğrafçı olduğunu, burada tatil yapmaya karar verdiklerini söylemişti.Bozuldu yaşlı adam, ne zaman fotoğrafçı gelse, ardından insanlar gelir, heryeri mahfeder giderlerdi. Az çekmemişti adam bu insanlardan.. Morali bozulunca sohbeti fazla uzatmadan kalktı yaşlı adam. Adam kalkınca Mehmet;

- Adam fotoğrafçı olduğunu öğrenince bozuldu. 

- Haklı buranın blinmesini kim ister ki. dedi Meral.

Tekrar bir buse kondurdu, genç kadının saçlarına adam. Saat gece yarısını geçmişti, artık yatma vaktinin geldiğini düşünüp ayakladılar. Doğruca yatağa girip yaşadıkları günün huzuru ile uykuya daldılar. 

Her, yan yana olduklarında yaptıkları gibi, dolu dolu bir hafta geçirmişlerdi. Son günlerinin tadını çıkarıyorlardı, genç çift. Mehmet her gün sorduğu soruyu tekrar sordu. 

-Meral resimleri artık göstersen,  çatlayacağım meraktan.. güldü Meral,

-Hayır Mehmet, göstermeyeceğim. Sende bir haftadır benden gizli telefonda konuşuyorsun, onu söyle.

- Sürpriz ama Meral, benim bildiğim sürprizler söylenmez.

- Bu da sürpriz Mehmet, benim bildiğim de söylenmez.

        Bu konuşmaya ikiside gülmeye başladılar. Hergün aynı konuşma geçiyordu aralarında.Uzun yıllardır, bu bir haftada güldükleri kadar gülmemişler, eğelendikleri kadar eğlenmemişlerdi. Artık alışmışlardı birbirlerine, eskisi kadar kasmıyorlar, anın tadını çıkarıyorlardı. Bozulmasını istemeyecek kadar mutlulardı. İkisi de dua etti, birbirine bakarak. Bu mutluluğun bozulmaması için. Bu sefer dayanamam diye düşündü genç kadın, bu sefer olmaz, ama içindeki huzursuzluğu da bir türlü atamıyordu.

        Sabah erken saatte uyandı, Meral. Akşam yola çıkacaklardı.Mehmet uyanmadan biraz etrafı dolaşmak istedi. Orman girişine doğru ilerlediği sırada bir ses duydu.  Etrafına baktı ama, kimse yoktu. Etrafında  fotoğraf çekilecek yerler gördüğünde sevindi.  Zaman biraz ilerleyince, geri dönmeye karar verdi. Mehmet uyanmıştır diye düşündü. Ormandan çıkacağı sırada tekrar bir ses duydu. Kuştur diye önemsemedi. Biraz daha ilerleyince, yerde bir fotoğraf gördü.  Eline aldığında şok olmuştu. Bu dün akşam çekilmişti, ama nasıl. Kim yapar bunu. Korktu Meral, uzun zaman sonra ilk  defa kaybetmekten korktu. Mehmet'in kendine seslendiğini duyunca, rahat bir nefes aldı. Herhalde başka biride fotoğraf çekiyor diye düşündü. Daha doğrusu kendini avutmaya çalıştı.

-Ah Meral nerdesin sen? Çok merak ettim.... merak etmekten çok, pişman olup gitmesinden korkuyordu, Meral'in.

-Burdayım Mehmet, gitmeden önce bir kaç fotoğraf daha çekmek istedim. Ben gelmeden uyanmışsın.

-Güzel yerler var mı idi peki?

-Ahh Mehmet ormanın içerisinde çok güzel bir yer keşfettim. Hatta bak fotoğrafını bile çektim. 

Fotoğrafa bakan Mehmet, gerçekten çok beğenmişti. 

- Hadi gel, kahvaltı yapalım. Sonra  beraber  gezelim. Gerçekten çok güzelmiş...

-Tamam hadi gidelim. Bende çok açıktım...

-Bende onu diyecektim Meral, sen bu aralar kilo mu aldın?

- Mehmet çok kötüsün ya, zaaflarımı kullanıyorsun... 

İkiside kahkaha atmışlardı. Gerçekten çok mutlulardı. Galiba acı günler bitecek, diye düşündü Meral. Hatta bitti, mutlu günler başladı bile, düşüncelerine gülümseyip, kahvaltı yapmaya başladılar. Son günlerinde, son derece güzel bir havanın  eşliğinde, el ele ormana doğru yola çıktılar. Mehmet'n telefonunun mesaj sesi duyuldu. Meral den başka kimse mesaj atmazdı, genç adama.  Merakla telefonunu cebinden çıkarıp, baktı. Gözbebekleri büyüdü, Mehmet'in. Sinirle dişlerini sıktı.  Kimdi bu kendisi ile dalga geçen.  Meral fotoğraf çekmeye o kadar dalmıştı ki. Mehmet'in sinirli halini görmemişti bile. 

         Tekrar telefona baktı Mehmet. Etrafına bakındı bir süre. Derince bir nefes alıp verdi. Bunu kim yapıyorsa bulacaktı. Bu mutluluğu bozmalarına izin vermeyecekti. Biraz daha zaman geçince, Meral

- Gidelim mi artık?  diye sordu.

- Tamam hadi gidelim canım.  dedi Mehmet.

Deniz kenarında yerlerini aldılar. Meral oturup ayaklarını denizin sularına doğru salladığı sırada

- Ben kahve alıp, geleyim canım, diyen Mehmet'e döndü. 

- Tamam Mehmet. dedi

Mehmet gidince telefonu titredi,  Meral'in. Bu ikinci mesajdı, ilki ormanda  gelmişti. Gereksizdir diye bakmamıştı. Telefonu eline alıp baktığında şaşırdı, Meral. Şaşkınlık diyemeyeceği kadar paniklemişti üstelik. aklına tek bir isim geliyordu. Buna sadece o cesaret ederdi, ne kadar olamaz diye düşünse de, başka bir ihtimal yoktu....

- Bu bu olmaz, kim bu, olamaz aklıma gelen insan olamaz. Ama ondan başkası da olmaz.  diye düşüncelerini sesli bir şekilde dile getirdi. Eskilere kaydı tekrardan aklı...

ARKADAŞLAR VOTE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM....

Ikinci Bahar....Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin