BÖLÜM 4

583 22 0
                                    

                          Keyifli okumalar...
                                 HAZAN

Aramızdaki mesafe maddesel olarak kapanacak bir boyutta olsa bile şu an Mirza ile aramızda uçurum varmış gibi hissediyordum.Çenesindeki seğirmeyi,
gözlerindeki sorgulayan kısıklığı ve hediye olmayan elinin yumruk halini görüyor olmama karşın kıpırdayamıyordum.Beni öyle bir etkisi altına almıştı ki bir yanım koşup boynuna atılmam gerektiğini fısıldarken diğer yanım kaçmam ve ülkeyi terk etmem gerektiğini söylüyordu.

Öylesine kapanmayan bir yaraya sahipti ki gönlümde yeniden acısını hisseder olmuştum.Bir elim acının geçmesini temenni ederek göğsüme giderken bakışlarımı ondan ayıramıyordum.
Berk'in salak saçma sözleri,düşündükleri umrumda bile değildi.Tek düşündüğüm Mirza'nın yanlış anlamaması gerektiğiydi.

Berk'i tanımıyordu.Sadece isim olarak biliyordu ve yanımdakini yeni sevgilim olarak düşünmesi en kötü kabuslarımda dahi istemeyeceğim bir seçenek olurdu.Bu düşünceyle Berk'in omuzumdaki elinden ve bitmek bilmeyen çenesinden kurtularak ileriye doğru attığım adımım Mirza'nın gözlerini kaçırmasıyla duraksadı.Elindeki dikdörtgen hediye paketini sıkıca kavrayarak arkadaşlarıyla konuşan Uzay'ın yanına gittiğinde yürüyüşündeki katılık ve özgüven nefesimi kesti.

Eskiden böyle değildi.Mükemmeldi,
her zaman özgüvenliydi ama aynı zamanda merhametli bir ifadesi,samimiyet içeren hoş bir duruşu vardı.Oysa şimdi gözlerimin önündeki adam sert,kurşun geçirmez yelek misali katı ve donuktu.Onu daha önce hiç böyle görmemiştim.

Uzay'a hediyesini verirken dudaklarının kenarında yakaladığım ufacık tebessüm benim eski Mirza'mın hala oralarda bir yerlerde olduğunu bana kanıtlarken cesaretimi toplamaya çalıştım.Simdi gidip Mirza ile konuşmalıydım.

Fakat daha ben harekete geçmeden Mirza Uzay'a bir iki şey söyledikten sonra yüzüme bile bakmadan çıkışa yönelince gözlerim doldu.Gidiyordu.Beni gördüğü halde ardına bakmadan gidiyordu.

Sen onu ardında bırakırken geriye dönüp baktın mı?
İç sesimin hesap soran tavrına ağlamak istedim.
Haklıydı.Mirza'yı ne halde bırakacağımı düşünmeden çekip gitmiştim. Tek odak noktam ailem olmus.Kalp kırgınlıklarım acılarım, üzerine çektiğim kalın perdelerin altında kalmıştı.Ta ki bugüne kadar...

"Ya hep ya hiç Hazan."diye fısıldadım kendi kendime dolan gözlerimi silerken.

Mirza'nın peşinden gitmeliydim.Buradan ayrılmadan onunla konuşmalı ve en azından ne hissettiğimi bilmesini sağlamalıydım.Böyle bitemezdi.
Bitmemeliydi.Bana büyük bir açıklama borçluydu.

Düşüncelerim arasında koşması gerektiğini hatırlayan zihnim harekete geçerken "Pardon!"diye diye önümdeki kalabalık insan denizini yara yara çıkışa ulaştım. Gözlerim didik didik etrafa bakınırken aradığım silueti karşı yolda arabasına doğru giderken buldum.Mirza hızlı ve sert adımlarla başı önünde ve iki eli yan tarafında sıkılı bir şekilde kimseye aldırmadan gidiyordu.Ona yetişmek icin verandadan fırlayarak koşmaya başladım.

Böyle bitmeyecekti.Yüzüme bile bakmadan gidemezdi.Beni sevmiyor muydu?Omuzumdaki kolun sahibine okkalı bir yumruk çakması gerekmez miydi?Benden vazgeçmiş miydi?

Yok.Vazgeçemezdi.Mirza benim serseri sıntırımdı.Peri kızını,nazlı güzelini bırakamazdı.

Tamam ben bırakmıştım.Gitmiştim.
Gitmemeliydim ama benim hangi işim normaldi ki,yaşadığım ilişki normal olsun.
Değisiktim.Tuhaftım.Çılgındım belki ama Mirza beni biliyordu.Artık gidemezdi.

Ona yetişmek için  koşmaktan karın boşluğuma giren sanciya aldırmadan devam ediyordum.
Sesimin yettiği kadar ona bağırıyor,durması için adını çağırıp duruyordum.Ne yazık ki pek işe yaradığı söylenemezdi.
Sesimi duymasıyla daha da hızlandıkça o,
bende tempomu artırdım.Arabaya binmek üzereyken kapıyı tuttuğu koluna yapışarak durmasını sağladım.

KARA ÇELİŞKİ # YANILGI SERİSİ 2  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin