Keyifli okumalar ....
ASYAAcı...
Canı en derinine kadar yakan,kavuran önlenemez sonsuz sancı..Nasıl da yüreğim acıyordu. Şu solumda binbir parçaya bölünmüş olsa da yarasına rağmen atmaya devam eden gönlüm nasıl sızlıyordu.
Etim kemiğim birbirinden ayrılmaya hazır gibi kor ateş içindeydim. Ayaklarıma kilolarca tuğla dökülmüştü sanki.Adımlarım ağır,aksak ve tedirgindi. Bir kolumda Hazan,
diğerinde Mirza cezaevinin iç karartan koridorunda ilerliyorduk. Yavaş yavaş attığım adımlar geri gitmeye istekliydi. Bu görüşmeye hazır değildim.Onu görmek,iyi olduğundan emin olmak isteyen gönlüme rağmen arkama bakmadan kaçmak istiyordum.Ona bunu ben yapmıştım ve şimdi kendi isteğimle yine ona gidiyordum. Onunla görüşmeye hazır olmasam da bunu yapmak zorundaydım.Ateş ile görüşmeye mecburdum. İyi olduğunu bilmeye ihtiyacım vardı. Kalbimin ağrısının dinmesi gerekiyordu.
Onca günahına rağmen ağabeyimi görmeye ihtiyacım vardı."Ziyaretçi tek başına girecek."hemen önümüzdeki gardiyanın sözleriyle buz kestim. İşaret ettiği demirden gri kapıya takıldı dikkatim.
"İstersen geri dönebiliriz."Hazan'ın güç veren tutuşuna gülümsemeye çalıştım. Önce Mirza'ya sonra da ona döndüm.
"Onu görmem gerekiyor Hazan."
dedikten sonra derin bir nefes alırken gardiyanın demir kapının kulpuna uzanan elini korku içinde izledim.Ağabeyimin karşısına artık çıkma zamanım gelmişti.
Önümde bilinmez bir karanlığa giden adımları attım teker teker.Geride bıraktığım Hazan ve Mirza'ya bakmadan usulca içeri girdim.Gün ışığının parmaklıklarla çevrili kare pencereden içeri sızdırdığı aydınlığa şükrettim.Attığım son adımla ardımdan sertçe kapanan kapı yüzünden dizlerim zangır zangır titremeye başlamıştı. Yalnızdım.
Az uzağımda ki masada sırtı bana dönük şekilde oturan Ateş ile tek başınaydım. Yüreğim ağzımda derin bir soluk çektim. Rutubetli hava ciğerlerimden içeri süzülürken boğazım kurumuştu. Tenim ürperdi.
Geldiğimi bilmesine karşılık hiçbir şey söylemiyordu. Sessiz oturuşuna rağmen gerginliğini üzerindeki siyah kazağın kasılmış görüntüsünden anlayabiliyordum.
Boğazımda bir türlü geçmek bilmeyen yumru nefes almamı zorlaştırıyordu.
Göğsümde şiddetle çarpan kalbimin sesini duyabiliyordum ve bir an önce sakinleşmeliydim.İlaçlarımı buraya gelmeden önce içmiştim fakat yine de kendime dikkat etmem gerekiyordu.
Sakin olmak zorundaydım.Güçte olsa ciğerlerime doldurduğum derin nefesin ardından ona doğru ilerlemeye başladım.Sessizce ...
Tam karşısına geçtikten sonra usulca oturdum. Karşı karşıyaydık ama Ateş hala yüzünü bana göstermemişti. Elleri masanın üzerinde başı önünde eğik öylece oturuyordu.
Sarı saçları uzamış ve dağınık görünüyordu. Üzerindeki siyah kazağı toz içindeydi. Bakışlarım dikkatle araştırmaya devam ederken ellerine takıldım. Parmak boğumlarının üzerindeki derin yaralar daha kabuk bile bağlamamıştı.Kalkmış derinin o acı görüntüsü ile derin bir sancı süzüldü ruhuma. İki eli de mahvolmuştu.
Soyulmuş parmakları,yaralarla dolu teni...Bu görüntüye daha fazla bakmaya yüreğim dayanmazken gözlerimin dolduğunu hissediyordum.
Ağlamayacağıma dair defalarca yemin etmiştim halbuki. Gözyaşı dökmeyecektim.Ağlamamam gerekiyordu.Dimdik durmalıydım.Güçlü olmalıydım. Oysa gözlerimden peş peşe süzülmeye devam eden yaşlarıma dahi söz geçiremiyordum.
"Ağlama kelebek." boğuk gelen sesini duymamla birlikte ağlamam daha da şiddetlendi. Yaralıydı. Hüznünü, acısını en dibine kadar hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA ÇELİŞKİ # YANILGI SERİSİ 2
Teen Fiction"Götür onu Serdar.Asya'yı hemen buradan götür."diye bağıran Karan'a gitmiyorum diyemeden belime sarılan el ile dünyam tersine dönerken tekrar yakalanmıştım. Serdar beni omzuna attığı gibi hızlı adımlarla yeniden arabaya yönelince ellerimle sırtına v...