BÖLÜM 36

1K 55 11
                                    

Keyifli okumalar...
ASYA

Gidiyorduk.İçimde binbir endişe ve binbir düşünce ile dur durak bilmeden yol alıyorduk.
Ne dediysem vazgeçmemişti.Ne söylediysem ikna edememiştim.Kararlıydı.İfadesinde de,
mavilerinde de bunu fazlasıyla görüyordum.
Çektiğim acıdan bin beterini çekiyordu.
Benden beter haldeydi.Siması dalgındı.
Düşünceliydi. Avuç içlerindeki direksiyonu kuvvetle kavramıştı.
Bakışlarındaki öfke yerini fırtına öncesi sessizliğe bırakmıştı sanırım.

Yola çıktığımızdan beri sessizdi.Dinlenmem ve canımı yakmamam dışında tek kelime dökülmüyordu dudaklarından.Amcasının yaptığı bu saldırının ondaki boyutunu kestiremiyordum.
Ne hissediyordu?İçinde hangi kıyametler kopuyordu bilemiyordum.Hislerini kilit altına almış gibiydi.

Kalbim acıdı.Sırf bu olmasın istemiştim.
Ondan saklamıştım.Ben ve ailesi arasında böyle berbat bir durumla karşı karşıya gelmesin diye gösterdiğim çaba ayaklarıma dolanmış,sarmaşık misali beni aşağıya çekmişti.Dün ve bugün yaşananlar ikimiz içinde zordu.

Bir yanda Ege'nin yaptıkları,diğer tarafta Ekrem Bey'in bana göz dağı versin diye gönderdiği o pislik ve devamında olanlar...İkimizde yorgunduk.

Her şey daha ne kadar karışabilirdi değil mi?
Üstüne de öfkeyle söylediğini anlasam bile kalbimi yaralayan sözleri vardı.Gerçek niyetinin bu olmadığını bilmem hiçbir şeyi değiştirmiyordu.
Kırgındım.
Ona olan kırgınlığım şu an aramızdaki en belirgin hakikatti.Bunun geçmesi için zaman gerekecekti.

Üzgündüm,bitkindim,mutluluktan havalara uçmam gereken bugünlerde mutsuzdum.
Daha önceki akşam aldığım evlilik teklifinin heyecanıyla ayaklarım yerden kesilmişken,
dün ve bugün bir şeyleri yoluna koymak için attığım adımlar beton misali yere yapışmama nedendi.Huzursuzca yerimde kıpırdadım.

Sağ elimde yüzük parmağımda takılı olan tek taşla oynayıp duruyordum istemsizce.
Parmaklarımı,varlığını fazlasıyla belli eden güzel mavi taşın üzerinde usulca gezdirirken başımı koltuğa yaslayıp dışarıya odaklanmaya çalıştım.

Hızla akıp giden yolda ağaçların çokluğunu fark ederek iç geçirdim.Nereye geldiğimizi bilmiyordum.Sormak içimden gelmiyordu.
Zaten arabadan inmek gibi bir derdim de yoktu. O adamın karşısına çıkmak istemiyordum. Hele Kavin ile yüz yüze gelmek hiç istemiyordum. Şu an buna karşı ayakta durabilecek kadar kendimi güçlü hissetmezken arabanın yavaşladığını fark ederek Karan'a döndüm.Gerim gerim gerilmiştim.
Diken üstündeydim.

Hakimiyeti altındaki direksiyonu sağa doğru kırmasıyla genişce açılan bahçe kapısından içeriye girdik.

Arabanın içinde akşamın karanlığına rağmen her tarafta olan ışıklandırmalar sayesinde etrafa bakındım.
Koskocaman ve yemyeşil bahçe güzel görünüyordu.İnsanın içini ısıtan bir görüntü hakimdi etrafa.Huzur dolu...
Oldukça sıcak ve dışarıdan samimi görünen ancak içindeki yaşayanlar için aynı şeyin söylenemeyeceğini bildiğim çitflik tarzı villaya baktım uzun uzun.

Çevresini saran ağaçlarla hoştu.Sakindi.Bu evde yaşanırdı.İnsan bu evde hem yaşar hem de yaşının en güzel zamanlarını geçirirdi.

"Hadi Asyam." Karan bakışlarını bana çevirip cesaret verir gibi mırıldandıktan sonra arabadan inmesiyle yanına gelen korumayı fark ettim. Anahtarı ondan alan adam meraklı ve irdeleyici bakışlarını kısa bir an bana dikse de hemen kaçırdı.
Arabanın önünden dolaşıp yanıma gelen Karan ile arabanın kapısı yavaşça açıldı.

Boğazım düğüm düğüm öylece oturmaya devam ettim.O eve girmek istemiyordum.O evde gücümün kesileceğini hissediyordum.
Kendimi bu yüzleşme için hiçbir şekilde hazır hissetmediğim gibi görüntüm bile başlı başına aşağı çekilmeme,
kendimi kötü hissetmeme yeterdi. Şiş göz kapaklarım ve kısılmış sesimle beni düşman olarak gören insanların karşısına çıkmak istemiyordum. Bu hiç de güçlü bir profil değildi.

KARA ÇELİŞKİ # YANILGI SERİSİ 2  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin