Keyifli okumalar ...
ASYAYaptığım makyaj yeniden bozulurken rimeli sinirle yere fırlattım.Açık renk halının üzerine boylu boyunca saçılan boyayı umursamadım.Üzerimdeki uzun kalın kumaştan elbisenin eteklerini tutarak bir hışımla yatağıma oturdum.Bu durumda olmaktan nefret ediyordum.Bunu yaşamaktan nefret ediyordum.
Bütün geceyi ve günün büyük bir kısmını Karan ile geçirdikten sonra dönmeye mecbur olduğum bu yerden nefret ediyordum.Oysa güne ne de güzel uyanmıştım.Karan ile yaptığımız o konuşma ve aldığımız kararlardan sonra güneşin doğuşunu izlemiş ve kollarının arasında uyuyakalmıştım.O kadar güzeldi ki onun kokusunu soluyarak uyumak.
Her şeyden önce güven veriyordu.Sanki dünya yok olsa,yerle bir olsa bana bir şey olmayacak gibi hissediyordum onun kolları arasında.Öylesine sığdırıyordu sinesine.
Öylesine sarıyordu kalbimi elleriyle.Öğleye doğru uyanmış ve Karan'ı yanımda boylu boyunca uyur halde bulmuştum.
Keyifle ve gülümseyerek izlediğim uykulu haline kahkaha atmak istemiş ancak yorgun olduğunu düşünerek vazgeçmiştim.
Salıncakta üzerimizde battaniye öylece uyumuştuk birbirimize sarılarak.Bu bana öylesine doğal ve alışılmış gelmişti ki sanki her gün böyle gibi hissetmiştim.
Gece söyledikleri aklıma gelmiş,evlendikten sonra bu güzel evde nasıl olacağımızı düşlemiştim.Farkına vardığım tek şeyse bu adamla bir ömrü paylaşmaya hazırdım.
Ancak önceliğim engellerimizi kaldırmak olacaktı.Bu yüzden de yine buradaydım.Karan beni Hazan'ın evine yakın bir yere bırakmıştı.
Peşindense simitçinin biriyle anlaşmış ve Ateş'in adamlarını simitçi oyarlarken bende Hazan'ın binadan içeri girmiştim gizlice.Ondan ayrılışım tekrar aklıma gelince gözyaşlarım daha şiddetli boşaldı.Arabadan inmek onu hiç bırakmak istememiştim.Tıpkı onun da yapmak istediği gibi...Fakat mecburiyetlerimiz vardı.
Alnıma kondurduğu busenin anısı hala tazeyken iç geçirdim.Şimdi,burada,Ateş'in evinde olmak yerine Karan'ın yanında olmalıydım.Onunla konuşmalı,gülmeli ve eğlenmeliydim.Oysa olmuyordu işte.Henüz bizim için erkendi.Çok erken..."Kelebeğim.."duyduğum sesle başımı kaldırarak kapıya baktım.Ateş odanın girişinde duruyordu fakat ağladığımı fark etmiş olacak ki hemen yanıma geldi.
Yatağımın önünde diz çökerek ellerimi avuçlarına alınca hızla geri çekildim.Bu hareketim suratını asmasına neden olsa da bozuntuya vermedi.Bunun yerine burun kemerini eliyle sıktıktan sonra sorgulayan buz mavisi gözlerini üzerime dikti.
"Neden ağlıyorsun kelebeğim?"diye sorduğunda sesindeki nezakete bir yanım güvenmek istemişti.
"Ben gelmek istemiyorum.Her nereye gidiyorsak gelmek istemiyorum.
Gelmeyeceğim."dedim başımı dizlerime gömüp kollarımla bacaklarımı sararken.Bu akşam beni tanıştırmak istediği yere gidecektik.
Kendimi kafese kapatılmış kimsesiz bir kuş gibi hissediyordum.Hiçbir şey üzerinde yetkim yoktu.Oradan oraya savrulmak istemezken kendimi bir yerlere gider buluyordum ve bu hiç hoşuma gitmiyordu.
Şimdiyse bu soluklarımı daraltan akşam yemeğine gitmek istemiyordum.
İçimde kötü bir his vardı.Kötü bir şey olacaktı."Bunu daha fazla erteleyemem Asya."
sözleriyle başımı kaldırırken soru soran gözlerle ona baktım.Sanki bana bir şeyler anlatmak ister gibiydi.Alnındaki çizgiler sıkıldığı ve gerildiğinin belirgin göstergesiyken ilgiyle seyrettim .Sanırım o da benim gibi gitmek istemiyordu.O zaman niye gidiyorduk?
Ateş'i böylesine zor duruma sokan,onu bir şeylere mecbur bırakan kimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA ÇELİŞKİ # YANILGI SERİSİ 2
Teen Fiction"Götür onu Serdar.Asya'yı hemen buradan götür."diye bağıran Karan'a gitmiyorum diyemeden belime sarılan el ile dünyam tersine dönerken tekrar yakalanmıştım. Serdar beni omzuna attığı gibi hızlı adımlarla yeniden arabaya yönelince ellerimle sırtına v...