Şimdilerde büyük bir parça huzur var içimde.
Olmak istediğim yerdeyim.
Olmak istediğim kişiyim.
Denizi en güzel görebileceğim konuma yerleşiyorum. Dizlerimin üzerine çöküveriyorum. Pismiş, kirliymiş umursamıyorum. Dalgalar kıyıya çarptıkça kalbim titriyor. En çok geceyi seviyorum. Kimsenin bilmediği, kimsenin görmediği bir dünyada tüm renklere, tüm hislere sahip benim.
Keyifle esen rüzgar saçlarıma dokunuyor. Toka ihtiyacı duymadan toplayabildiğim kıvırcık saçlarım rüzgara karşı küçük çaplı bir kavgaya tutuşuyor. Kazanan elbette saçlarım oluyor. Özgürlüğüne kavuşuyorlar. Kabarık saçlarım omuzlarıma dökülüyor. An o kadar güzel ki gözlerim doluyor.
Yanımda biri var. Kim olduğunu bilmiyorum. Usulca ilişiyor. Yavaş ve asla ısrarcı değil. Kimsin sen?
''Saçların çok güzel Selin.''diyor bana. Sesi algılayamıyorum. Sadece tüy kadar yumuşak dokunuşunu hissediyorum. O kadar gerçek ki ve bir o kadar da gizemli ki... Tek kelime edemiyorum. Arkadan müzik sesi geliyor. Vals. En sevdiğim... Ayağa kalkıyor. Bir elini bana doğru uzatıyor. Dans mı edeceğiz?
--
''Selin! Kalksana! Selin! Of Selin of... Kaç kere çalması daha lazım şu alarmın! Valsle uyanan tek canlı sensin Selin!''
Başım... Başım... Dayak yemiş gibiyim. Sahilde çalan müzik alarmım mıydı? Hepsi... Hepsi rüya mıydı!
''Selin uyandın mı? Bak ben çıkıyorum. Çabuk kalk.''
Ah... Gerçekten Rüya mı gördüm ben...
''Kızım kalk hadi ya. Bir kendine gel artık. Fal bakan o komşu teyzeden de uzak dur.''
''Seviyorum ben onu.''
''O seni sevmiyor ama!''
''Nereden biliyorsun?''
''Üç vakte kadar evlendiriyor seni. Kim bu kötülüğü sevdiği birine yapar?''
''Seni de evlendirdi kızım. Hem sen ne takıyorsun onu. İnandın mı? Saat kaç. Eyvah, yine geç kaldım!''
--
Her şeyin o akşamdan sonra değişeceğini nereden bilebilirdik...
''Üç vakte kadar...''demişti Sevgi teyze.''Aşk görüyorum. Güçlü, tutkulu, kazananın da kaybedenin de mutlu olacağı bir aşk görüyorum. Bu savaşta yalnız değilsin. Eslem de var. Hazır olun kızlar, bu yaz sonu ikinizi de evlendiriyoruz, hadi inşallah!''
İlahi Sevgi teyze... Her zamanki gibi uyduruyordu işte.
Üç vakit mi beş vakit mi bilmem ben aşk falan istemiyorum!
--
Selin Çelik ve Eslem Çevik... Zorluklara karşı soyadları kadar çevik ve çelik davranarak mücadele eden iki yakın arkadaş. Aşk onları tuzağına biraz zor düşürür ya da... Güçlüleri savunmasız kılan değil midir aşk?
Seven kardeşlerle tanışana kadar hayatlarında her şey son derece normaldi. Büyük nefretle başlar klişesi bir kez daha gerçek olabilir miydi?
Kaan Seven ve Sinan Seven ebediyete dayanan düşmanlıklarıyla ünlü iki şef... Mutfak onların oyun alanı, mutfak onların her şeyi!
Düşman kardeşlerin düşmanlıklarının gerçek sebebini ise hiç kimse bilmiyor.
Amansız bir rekabet var.
Bu savaşta...
Kim kazanacak?
Kim kaybeden olacak?
Söylendiği gibi kazanan da kaybeden de mutlu mu olacak?
Havada aşk kokusu var!
Üç Vakte Kadar
Çok yakında sizlerle olacak!
Selin'in sevdiği vals müziği;
Benim kapak resmi için elimden bu kadarı geldi. Umarım beğenmişsinizdir canlarım. Yetenekli arkadaşlardan güzel çalışmalar gelirse değiştiririz. Seviyorum sizi. : )
İki gün önce bana bir romantik komedi daha yazacaksın deseler kahkaha atardım. Hayat budur, böyle yaşanır. Kafana esiyorsa yapacaksın derler. Bende yapıyorum. Çıktığım yeni yola, bu maceraya sizleri de aktif olarak yanımda görmek istiyorum. Selin ve Eslem'in rengarenk bir dünyası var. Birlikte konuk olacağız. Entrikalar, savaşlar, kazananlar, kaybedenler ve elbette AŞK olacak.
'Ay şöyle yok mu içimizi kıpır kıpır edecek bir hikaye.'diyen herkes için yazıyorum. Güldürmeye geliyorum. Yine modum yükseldi. Fazla coştum. Sevgiler...
Eklediğim vals müziğini dinleyin. : )
instagram : nurakyol.123
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇ VAKTE KADAR
HumorSevgili Rapunzel, Saçların upuzun olmasaydı ve hapsolduğun kuleden aşağı sarkıtasamaydın onları... Nasıl ayrılırdın o yüksek kuleden? Ya sesin çok çirkin olsaydı ve Prens duyar duymaz uzaklaşsaydı... Nasıl kaçardın, kurtulurdun cadının elinden? Masa...