Sabah saat 10 gibi kalktım gece yine pek uyuyamamıştım. Sürekli yat kalk yapmıştım. Yan tarafıma döndüğümde boştu. Televizyon izliyordur belki.
Banyoya girip yüzümü yıkadım pijamalarıma bakıp çıkarmadan odadan çıktım sonuçta birazdan giyinicektim zaten. Mutfağa gittiğimde Barış kahvaltı hazırlıyordu.
Hayran hayran ona bakarken birden turkuazları bana döndü. Gülümseyerek yanına gittim ve kollarının arasına girdim. Bana sıkıca sarılıp saçlarımı kokladı.
Sıkı kollarından ayrılıp yüzüne baktım. Olum bu adam bu yakışıklılıkla nasıl bana baktı hala anlamıyordum. Ben normal kahverengi gözlü kahverengi saçlı biriydim yani. Hatta diğer kızlara göre birazcık daha topluydum.
Saçlarımı arkaya atarken konuştu" Kahvaltıya geçelim istersen çünkü benim istediğim malesef doğumdan sonra"
Yine kıpkırmızı olurken "Yaaaa yapma şunu ama"dedim gülerek beni sandalyeye oturttu ve pişirdiği patatesli yumurtadan tabağıma koydu.İkinci kaşığı koyarken resmen tabağın üstüne kapandım" Yeter yeter kusarım valla"dedim.
"Kuş kadar o yumurta nasıl doyucaksın?"
"Yaa hayır peynir falan da var bak"dedim ikna olunca oturdu.Çaya bakıp burun kıvırdım bugün seni istemiyordum canım. Kalktım ve buzdolabına yürüdüm.
"Noldu birşey mi eksik?"
"Yoo ama canım süt istedi"deyip çikolatalı sütü bardağa döktüm. Çilekli olanı gündüz çikolatalı olanı sabahları içiyordum.Bardağımı alıp geri yerime oturdum. Tabağıma peynir ve sucuktan koydum. Domatesle ve salatalık da tabağıma koydum ve yemeye başladım.
Tabağımı bitirip sütümü içtim. Barışta kahvaltısını bitirince bulaşıkları makineye koyup kapsül deterjan koydum ve kapağını kalçamla kapatıp çalıştırdım.
İşim bitince odaya gidip bir tane pantolon üstüme de kırmızı balıkçı yaka kazağımı giydim. Dişlerimi fırçalamayı unuttuğum için dişlerimi fırçaladım ve saçımı at kuyruğu yaptım.
Biraz yüzümü renklendirmek için bb krem sürdüm ve kirpiklerimi kıvırıcıyla kıvırıp rimel sürdüm. Hafif kırmızı bir ruj sürüp çantama eşyalarımı koydum.
Bugün çok soğuktu. İnşallah kar yağar zaten bugünü saymazsak 3 gün sonra yılbaşıydı. Yılbaşında genellikle yağardı.
Montumu giyip siyah botlarımı giydim. Barışta montunu giyince evden çıktık. Arabaya binip hastaneye doğru sürmeye başladı. Randevumuz saat 12deydi ve şuan saat 11.30tu yetişirdik evimiz çok uzakta değildi zaten.
Hastaneyi özlemiştim. Hastalara koşturmayı. Belki çok yorucuydu ama bu meslek için çok çabalamıştım. Çocukluğumdan beri hep hastanede çalışmak istemiştim. Hayalim hep sağlıkçı olmaktı.
Hasteneye geldiğimizde arabadan indim. Barış yanıma gelip eliyle belimi tutup yürümeme yardımcı oldu. Hastaneye girdiğimizde Murat Hocayı gördük.
Yanına giderken hemşirenin elindeki kağıdı imzaladı hemşire de gitti. "Oo hoşgeldiniz Sena Hemşire"
"Hoşbulduk hocam nasılsınız?"
"Biz aynı asıl sizi sormalı siz nasılsınız?"
"İyiyiz biz de kontrol için gelmiştik. Az kaldı artık."
"Hadi bakalım hayırlısı. Benim ameliyatım var görüşürüz sonra"
"Görüşmek üzere hocam"dedim Barış'a dönüp
"Sağlıkla kucağınıza alırsınız umarım"
Dedi Barış teşekkür etti ve Murat Hoca ameliyatına hazırlanmak için yanımızdan ayrıldı.Biz de Ali Hocanın odasına doğru yürümeye başladık. Yaklaşık 10 dakika bekledikten sonra sıra bize geldi. İçeri girdik. Ali Hoca ayağa kalkıp gülümsedi. Elini Barış'a uzatıp selamlaştılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEBEKLİ HAYAT
Chick-Litİki yıl önce evlenen çiftin gelen bebekle birlikte değişen tatlı hayatı anlatılıyor. Olumsuzluğun az olduğu hatta çoğu kızın hayali olan bir hayat... Eğer bu iki çiftin hayatına katılmak isterseniz buyrun ilk bölümden başlayalım.