Delight / Baekhyun✔

49🍬

Her şeyi silip süpürdüğümde şaşkınlıkla bana baktı, "Doydun mu?" diye sordu.

"Evet."

"Cidden açmışsın. Normalde patateslerin yarısını bana bırakıyorsun." dedi.

"Evet, hatırlıyorsun."

"Niye unutayım? En son birlikte yemek yiyeli çok olmadı ki."

"Ben de sana dair hiçbir şeyi unutmadım."

"Gülümseme bana."

"Neden?"

Cevap vermeden ayağa kalktı.

"Seni geçireyim." dedi.

"Ne? Neden?" diye sordum. Çünkü şaşkındım, bir anda niye böyle celallendi ki? 

"Babanla konuşmayacak mıydın?"

"Evet ama... niye öyle kovuyorsun?"

"Kovmuyorum. Acil gibiydi, git konu neyse hallet, rahatla."

"Kendimi rahatlatmak için halletmeye çalışmıyorum ki ikimiz için uğraşıyorum. İkimizin huzuru için. Çocuklarımızla huzurlu bir yuvamız olsun diye."

Hih! Ne dedim? Ne dedim? Çocuklarımız dedim! Anlama, lütfen anlama.

"İkimiz için, ailemizin iyiliği için bir şey istiyorsan bana da anlatırsın ki aile olabilelim. Tek başına uğraşırsan tek kişilik aile kurmak istediğini düşünüyorum ister istemez."

"Baekhyun ben özür dileri-"

"Özür dileme demedim mi?"

Ne diyeyim o zaman be adam? Zaten kendimde değilim, ne diyeceğimi bilemiyorum, nasıl toplayacağımı bilemiyorum. Bir de sen niye üstüme geliyorsun?

"Beni şirkete bırakır mısın?"

"Ne?"

"Arabamı orada bıraktım, biraz kötüydüm taksiyle geldim. Arabam yok-"

"Geldiğin gibi taksiyle git işte."

Umursamaz davranmaya çalışıyordu, onu tanıyorum. Takmıyor gibi yaparak o da beni üzmek istiyordu. O yüzden alınmıyorum.

"Baekhyun böyle yapma ben aramızı düzeltmeye çalışıyorum."

"Bu düzeltme şeklini hiç beğenmedim. Niyet iyi ama yöntemde hata var, değişime git."

"Baekhyun özür dileyince de kızıyorsun ne yapacağımı şaşırdım."

Telefonunu aldı eline. Nasıl bu kadar soğukkanlı davranabiliyor? Ne biçim mesleki deformasyonmuş be! Bir an bile duygulanmıyor.

"O zaman sana bir taksi çağırayım da git işlerini TEK BAŞINA hallet. Sonra da TEK BAŞINA çözdüğün meselen-"

"Eğer senden ayrılmazsam başkomiser rütben düşürülecek. Tehdit bu!"

Bir anda söyleyiverdim. Daha fazla baş edebileceğimi sanmıyorum çünkü.

"Hı? Ne? Nas-ne dedin?

"Tehdit buydu! Savunma Bakanı babamın arkadaşı. Emniyet Genel Müdürü ile görüşmesi yeter. Eğer senden ayrılmazsam başkomiserlik rütbeni düşüreceğini söyledi. Yanımda aradı adamı. Ben... ben mecbur kaldım, sen daha yeni başkomiser olmuştun zaten bunca zaman sonra mucize gibi oluvermişti o da benim yüzümden elinden alınırsa diye ödüm koptu."

"Sen ciddi misin? O kadar da kötü biri olamaz ya!"

"Sehun'un silahına ve rozetine el koyan siyasilerden bahsediyoruz. Senin rütbeni düşürmek ne ki?"