Yavuz'dan
Kaşlarımı çatmış dudaklarımı kemirerek düşünüyordum. Aklımda o kadar çok şey var ki, hangisini düşüneyim, hangisini çözeyim, hangisine kafa yorayım yemin ediyorum şaşırdım. Ceyhun belası var zaten başımızda. Sonra Annibal denen psikopat. Bir de Yıldırım amcayla Selim'in başındaki bela. Bunlar yetmezmiş gibi bir de Murat diye biri çıktı başımıza. Kimdir, neyin nesidir bilmem ama Bahar bir gerildi onunla konuşurken. Bana kaçamak bakışlar attı. Farketmedim zannetti ama farkındayım. Başımı çevirip yanımdaki Bahar'a baktım. Yok canım. Eski sevgilisi falan değildir. Öyle olsa söylerdi Bahar. Niye saklasın ki? Ayrıca niye muhabbete devam etsin eski sevgilisiyle? Ayrıldılarsa bitmiş gitmiştir. Ama çocukluk arkadaşım dedi. Yani öyle diyebiliriz dedi. Belki de eski günlerin hatrına arkadaş kalmaya karar vermişlerdir. Sıkıntıyla derin bir nefes aldım. Neyse, şimdi Murat'ı düşünmenin sırası değil. Daha önemli işlerimiz var. Bahar'la şirkete gidiyorduk. Şu son anda gemiye mal veren şirketin bilgilerini almak için. Umarım ordan bir şey çıkar. Bahar'ın telefonu çalınca başımı ona çevirdim. O da telefonunu çıkarıp açtı.
"Efendim Yalçın bey. Size de. Evet, şirkete geçiyorum şu an. Siz de bir gelişme var mı? Anladım. Nasıl, bugün mü? Çok teşekkür ederim. İşim biter bitmez geleceğim."
Bahar heyecanla gülerek kapattı telefonu. Ben de merakla ona bakıyordum.
"N'oldu canım?"
Bahar gülerek bana döndü.
"Yalçın bey izin almış. Babamla Selim'i görebileceğim bugün."
Gülümseyip konuştum.
"Çok sevindim canım. Onları görünce en azından için rahat eder biraz."
Bahar gülümseyip kafa salladı. Ben de gülümseyip önüme döndüm. Canım benim. Nasıl da mutlu oldu.
➰
Bahar'la birlikte girdik şirkete. Biz Yıldırım amcanın odasına yürürken herkes de bize bakıyordu. Aralarında fısıldaşarak bize kaçamak bakışlar atıyorlardı. Bahar sıkıntıyla nefes alıp alnını kaşıdı. Yaklaşıp elini tuttum. Sıkıca tutup elinin üstüne bir öpücük kondurdum. Bahar da dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi. Ben de gülümseyip sıkıca tuttum elini. Birlikte yürüyüp Yıldırım amcanın odasına geldik. Odanın kapısı açıktı. Bahar elimi bırakıp girdi içeri. İçerde polisler şirket evraklarını topluyorlardı. Bahar kaşlarını çatıp baktı. Ardından yürüyüp polislerin yanındaki adamın yanına gitti.
"Noyan amca. N'oluyor?"
Adam elini Bahar'ın koluna getirip babacan bir tavırla konuştu.
"Sorun yok Bahar. Prosedür. Şirket evraklarını alıyorlar incelemek için."
Bahar derin bir nefes alıp saçlarını geriye sıvazladı. Adam da devam etti.
"Dün gece gelemedim babanın yanına. Aslına bakarsan o bizim yanımıza gelecekti polisler gelip almasaydı. Yalçın beyden haberi alır almaz yola çıktım ama daha sonra arayıp şu şirketle ilgili bir şeyler sorunca buraya gelip baktım evraklara. Yanına gelemedim yani kızım. Kusura bakma."
"Estağfurullah Noyan amca. O nasıl laf?"
Adam dudaklarını birbirine bastırıp baktı. Bahar ardından bana dönüp konuştu.
"Afedersiniz ben tanıştırmayı unuttum sizi. Kafa mı kaldı? Noyan amca, eski bir aile dostumuz. Ayrıca şirketin genel müdürü. Yavuz Karasu."
Bahar lafını bitirmeden Noyan bey girdi lafa.
"Kendisini ekranlardan tanıyoruz. Ayrıca baban bahsetmişti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Mavisi
FanfictionYavuz tam odadan çıkacakken durup gözleri dolu dolu olmuş Bahar'a baktı. O da Yavuz'a kaldırdı başını. Yavuz alaycı bir gülüş atıp elini kapının kirişine dayadı. Bahar'ın dolu gözlerine bakıp konuştu. "Sen şimdi ağlarsın da." \\\\\\\\\\\\\ Macerape...