Upuzun, heyecanlı, maceralı bir bölüm😬🥳 Hadi okuyalım bakalım🤗
Bir hafta sonra
Bahar'dan
Elimdeki davetli listesine bakıyorum yirmi dakikadır. Güya oturup davetiye gönderdiklerimizi eleyecektim listeden ama bir türlü kafamı toparlayıp yapamıyorum. Sinirle derin bir nefes alıp tekrar odaklanmaya çalıştım listeye. Kaşlarımı çatıp ilk birkaç ismin üzerini çizdim. Evet, buraya da gönderdik davetiyeleri, bunları da çıkaralım. Derin bir nefes alıp bıraktım kalemi elimden. Sana sinir oluyorum Yavuz Karasu. Bunu nasıl başarıyorsun gerçekten hiç bilmiyorum ama yokluğunla bile beni sinir ediyorsun. Hatta varlığınla ettiğinden daha fazla. Buradayken en azından kavga ediyorduk sinirim geçiyordu. Şimdiyse içime içime patlıyorum sinirimi.
Bir hafta geçmişti ve Yavuz hala yoktu. Birkaç gün önce evi arayıp iyi olduğunu söylemiş beyimiz, lütfetmiş. Ama nerde olduğunu bilen yok hala. Ne zaman döneceğini de. İşi de bıraktım demişti gitmeden. Orda da ne olacak bilmiyorum. Yavuz olmadan Haber Ötesi'ne devam edemeyeceğiz sanırım. Aman neyse ya, ben şimdi şu nişan davetiyelerini dağıtma işini bitireyim. Yarın nişan var ve hala bir sürü gönderilecek davetiye var. Kalemi alıp tekrar listeye döndüm. İsimlerin üzerinden geçerken durdum. Yavuz'un ailesini davet etsem mi acaba? Yani en azından Leyla'yı. Hepsiyle tanışıyoruz. Leyla'yla arkadaş bile olduk. Şimdi çağırmazsam ayıp olmaz mı? Sonra bir de Sinan var. Onu da çağırmam gerek. Yoksa onları çağırmak mı tuhaf olur? Of, ne yapacağımı bilmiyorum yine. Hepsi senin yüzünden Yavuz. Derin bir nefes alıp dudaklarımı kemirdim. Ben en iyisi çağırayım ya. Gelmek istemezlerse kendileri bilirler. Davetli listesine bakmaya devam ettim. O sırada çalan telefonla işimi bırakıp telefonu aldım elime.
"Efendim Ceyhun."
"Canım, ne var ne yok? Nasıl gidiyor?"
"İyi, davetli listesine bakıyordum. Davetiye göndermediklerimize de bugün göndermemiz lazım. Vakit yok."
"Ama sen çok yoruldun bir haftadır. Kıyamam ben sana. Bütün işler de sana kaldı."
"Ne olacak canım? Pek bir iş yoktu zaten. Bir davetiyeler işte."
"Olsun. Yine de yoruldun sen. Bahar, ne diyorum biliyor musun? Nişanımızdan sonra bir tatile çıkalım mı? Baş başa, sadece sen ve ben. Hem nişanımızı baş başa da kutlamış oluruz, hem de sen şu yorgunluğunu atarsın. Ne dersin?"
Dudaklarımı birbirine bastırıp derin bir nefes aldım.
"İşleri bırakıp gidemem ki Ceyhun?"
"Hangi işleri Bahar? Sizin programın akıbeti belli değil diyordun. Ne işin var ki senin şu anda?"
"Yani öyle de, ben hala çalışıyorum kanalda. İzin de alamam şimdi, biliyorsun Yavuz da yok. O yüzden bu tatil planını başka zaman yaparız."
"Peki madem. Öyle olsun. Ama balayımızda uzun bir tatile çıkacağız, itiraz istemem."
Gülümseyip konuştum.
"Tamam, çıkarız. Benim şimdi kapatmam lazım. Yarın görüşürüz."
"Bu akşam bir yemek yeseydik birlikte."
"Çok işim var Ceyhun. Yarına kadar yetişmesi gereken bir sürü iş var. Yarından sonra çıkarız yemeğe. Olur mu?"
"Olur canım olur. Sen nasıl istersen her şey öyle olur. Sen yeter ki mutlu ol. Bahar, ben çok mutluyum. Hala bana evet dediğine inanamıyorum. Rüyadayım sanki. Hiç uyanmak istemediğim bir rüyadayım. Seni seviyorum Bahar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Mavisi
Fiksi PenggemarYavuz tam odadan çıkacakken durup gözleri dolu dolu olmuş Bahar'a baktı. O da Yavuz'a kaldırdı başını. Yavuz alaycı bir gülüş atıp elini kapının kirişine dayadı. Bahar'ın dolu gözlerine bakıp konuştu. "Sen şimdi ağlarsın da." \\\\\\\\\\\\\ Macerape...