Harry, sarışın çocuğun tıpkı diğer herkes gibi şaşırdığını görebiliyordu. Ancak onun kendisini reddetmeyeceğini sanıyordu. Çünkü her ne kadar Harry bundan çoğu zaman hoşlanmasa da kendisi savaş galibiydi ve kendisiyle görülmesi onun için birçok açıdan iyi olurdu.
Malfoy etrafına bakınıp yutkunarak kendisine döndü. "Haber verdiğin iyi oldu."
Harry kafasını eğerek sakince sırıttı.
Sonra Hagrid'in getirdiği beş hipogrife baktılar. Hagrid etrafında dönerek kendisine baktığında, Harry başına kalacağını anladı. "Ha! İşte hipogriflerle en iyi anlaşan öğrenci."
Sonra Harry, Hagrid'in itiştirmeleriyle hipogrife yaklaştı. Boyu Şahgaga'dan biraz daha büyüktü, rengi ondan daha koyuydu. Hipogrifin önünde eğilip beklediğinde, o da kendisine yaklaşarak zarifçe eğildi. Harry yanına itilen sarışın çocukla Hagrid'in sesini duydu. "İşte, sıra takım arkadaşında."
Harry Malfoy'a baktığında onun donup kaldığını gördü. Eh, sonuçta kendi suçu olsa da 3. yılında hipogrif saldırısına uğramıştı. Malfoy hala kıpırdamadığında Harry hemen dibindeki çocuğa eğildiği yerden kalkmadan fısıldayarak konuştu. "Eğil, korkma, seni öldürmez."
Çocuk irkilerek sesini çıkarmadan eğildi ama dönüp kendisine baktığında Harry onun gözlerine yanan öfkeli ateşi gördü. İnce sırıtmasını tutmakta zorlandı.
"Evet, artık ona binebilirsiniz!"
Sonra Harry kendisini hipogrifin üstünde buldu. Bu duruma alışık sayılırdı, arkasına bindirilen çocuk hariç. Hagrid hipogrifi arkadan dürttüğünde havalandılar. Harry çocuğun bir yere tutunmadığını fark ettiğinde "Tutun!" diye bağırdı. Ancak çocuk kıpırdamadı.
Sonra Harry arkasına bakmadan uzanıp onun ellerini sırayla beline sardı.
İçinde bulunduğu durumdan çok memnun sayılmazdı, yine de keyfini çıkarmayı deneyecekti. Sonunda arkasındaki çocuk yaşam belirtisi göstererek bağırdı. "Bu şey daha yavaş gitmiyor mu!" Harry de ona sesini duyurmak için bağırarak cevap verdi. "Ona sormaya ne dersin?"