32

3.7K 365 65
                                    

Harry cumartesi günü arkadaşları olmadan gitmeye karar vermişti çünkü bunun daha kolay olacağını düşünmüştü.

Malfoy'la sabahın erken saatinde buluşmuşlardı. Bu Harry için oldukça garipti, yani bayağı... Çok garipti. Buluşacak bir yer ayarlamadıkları için haritadan Malfoy'u bulmuştu, çocuk ihtiyaç odasının kapısının olduğu koridordaydı. Tamam, bu mantıklıydı.

Onun yanına gidip baktığında birkaç saniye aptal aptal bakıştılar. Anlaşılan o da ne yapmaları gerektiğini bilmiyordu. "Gide...biliriz?" Harry cümlesini kesik bir şekilde sorduğunda Malfoy kafasını durmadan salladı. Sonra Hogsmade'e gittiler.

Etraflarındaki bakışları yok saymak hiç kolay olmamıştı. Harry onunla aralarında oldukça mesafeyle yürürken Neville'in sesini duymuştu. "Dostum... " Çocuk Malfoy'a bakıp kafasını iki yana sallamıştı. "İşte bu oldukça garip ama acelem var. Luna'nın en sevdiği çiçeği biliyor musun?" Harry bir an soruyu anlayamayarak "Ee... H-havuç?" dedi.

Bu dediğiyle birkaç saniye bakıştılar. Neville kafasını sallayarak gözlerini kendisinden ayırmadı. "Havuç... Teşekkürler." Sonra gülerek yanlarından gitti. Harry arkasından kaşlarını çatıp "Havuç mu?" diye kendine kızdı. Orada olduğunu unuttuğu Malfoy kendisine bakmadan alayla gülüp "Güzel seçim." dediğinde ona döndü.

Üzerine kendisinin giydiği gibi mont giymek yerine kaban giymişti. Her zamanki gibi görünüyordu, onun bir an nasıl üşümediğini düşündü ama o Malfoy'du. Muhtemelen üzerindeki şeyler birinci kaliteydi ve üşümemesi normaldi. Kendisinin üzerinde hırka ve mont olduğu halde üşüyordu. Boynundaki atkının, kafasındaki berenin ve eldivenlerinin orada olmalarının nedeni buydu.

Sonunda Çatlak Kazan'a vardıklarında Harry onu bekleyemeyerek hızla ilerledi ve Andromeda'yı gördü. Koşmamak için kendini sıkarak hızla oraya ilerledi, Andromeda'ya sarıldı ancak kısa tuttu çünkü sarılmak için heyecanlandığı biri daha vardı. Sonunda mavi saçlarıyla ışıldayan bebeği kucağına alıp dünyadan soyutlandı.

Alnındaki, elindeki ve muhtemelen kalbindeki yaranın en az sızladığı anlar böyle geçen anlardı. O, savaşın kendisine bıraktığı en büyük sorumluluktu, bazen Harry altında ezileceğini sanırdı. Ona ailesini anlatma acısına nasıl katlanacaktı? Annesinin nasıl güzel olduğunu, babasının yüzündeki ve muhtemelen tüm vücudundaki yaraların iyi niyetinin yanında nasıl görünmez olduğunu, birbirlerini nasıl da sevdiklerini... Bunları anlatmak büyük bir sorumluluktu. Bazen altında kalmaktan korksa da, ezileceğini bilse bırakamazdı.

Lights Up / ❝Drarry❞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin