Harry pazar gününü Ortak Salonda eritiyordu. Kafasındakileri atamıyordu. Arkadaşları kendisini yalnız bırakmıyordu, buna minnettardı. Ron heyecanla Hermione'ye Quidditch için son geliştirdikleri taktikten bahsediyordu, Hermione onun kadar heyecanlı görünmüyordu. Yine de sıkı bir Gryffindor taraftarı olduğu için ilgisini çocukta tutuyordu.
Neville kendisinin yanında oturuyordu, elinin birini çenesine dayanamıştı. "Havuç değilmiş." diyip duruyordu. Harry ona olan sinirini engelleyemiyordu, kim birine havuç alırdı ki! "Beni dinlediğine inanamıyorum." diye sakin çıkarmaya çalıştığı sesiyle söylendi. Neville inler gibi "Dinlemeyecektim, dinlemeyecektim... Aradığım çiçeği bulamayınca... Ve, ve havuç beni ordan resmen çağırdı!" diye söylendi. "Birine havuç hediye etmenin bahanesi sayılmaz..."
Harry arkadaşlarına dün gece Malfoy'la bir daha buluşmayacağını söylemişti, nedeniyse yalnızca büyüyü yapmayı başarmasıydı. Şimdiyse aklı tamamen bomboşken onlardan fikir almalıydı. Neville gibi ellerini çenesine dayayıp umutsuzca Ron'un kendisini fark etmesini bekledi.
Birkaç dakika sonra onu çağırabileceğini akıl etti.
"Ron, Hermione... Sizinle... S-sizinle konuşmam gereken bir şey vardı..." Yerinde doğrulduktan sonra söyledikleriyle arkadaşları kendisine dönmüştü. Onlara kaş göz yaparak kalkmalarını sağladı. Boş bir yer bulamadıkları için dolandılar, Ron Harry'e sürekli soru sordu. "Ne oldu, ne oldu?"
Sonunda başkanlar banyosunu boş bulduklarında içine girdiler, Hermione kendisine dönüp kollarını göğsünde birleştirdi. "Ş...şimdi ben Malfoy'la buluşmayı bıraktım ya?" Hermione devam etmesini ister gibi hızla kafasını salladı, Ron gözlerini ayırmadan kendisini izliyordu. "O patronus yaptığı için değildi, yani o yüzdendi de..."
Sözünü sabırsız sesiyle "Harry!" diyen Ron kesti. "Üzerine atlamadan anlat çabuk!" Harry anlamsızca utanarak etrafına bakındı. "Patronusunun şekli yüzündendi." Hermione sanki anlamış gibi kollarını çözdü, kendisinin yanına adımlayıp elini Harry'nin koluna koydu. "Şekli neydi, Harry?"
"Ç...çatalboynuzlu g-geyik."
Hermione gözlerini kocaman açarak dondu. Ron kaşlarını çatıp ikisi arasındaki sessizliği bozdu. "Ee? Onunla patronus kardeşi olmaktan rahatsız falan mısın?" Harry gözlerini Hermione'den çekip çocuğa baktı. "Ron, ilk yaptığında baykuşmuş."
Ron susup kendisine bakmaya başladığında ağzı açılmıştı. Hermione'nin bir eli kendi kolundayken, Ron arkasındaki lavaboya yaslanmışken, hepsinin gözleri ve ağzı açıkken birbirlerine baktılar.
Hermione birkaç dakikalık sessizliği bozduğunda elini kendisine çekti. "H-harry bundan emin misin?" Harry kendisini kasmaktan kıpkırmızı olmuş yüzüyle neredeyse bağırdı. "Kendisi söyledi!" Ron ileri atılarak "Sen ne yaptın?" diye bağırdı. Harry de ona cevap olarak bağırdı. "Ne yapabilirim? Kaçtım!"
Ron delirmiş gibi ileri geri yürümeye başladı. "Tamam, bu çok garip! Bu çok çok çok garip! Harry, bu çok... Çok garip, tamam mı!"