Harry akşam yemeği sırasında arkadaşlarına bakıp sıkkın bir nefes verdi. Slytherin masasına sessizce oturan ve kendisine bir kere bile dönüp bakmayan sarı saçlı çocuğa son bir bakış attı.
Ron ilk defa Malfoy'un tarafındaydı. "Hakkı var," dedi. Sonra kaşlarını çatıp "Akrabaları arasında şerefsiz olmayan tek kişi Teddy olacak, nasıl olsa." Yani, kısmen Malfoy'un tarafındaydı.
Hermione de söylemesi taraftarıydı. Andromeda'nın da Malfoy'u özlemiş olacağını düşünüyordu. Harry'ninse diğerlerinden farklı bir düşüncesi vardı. Çocuğun kabul edeceğini nereden biliyorlardı ki? Belki de bir Muggle'la evlenen teyzesinden nefret ediyordu ve onun torununu görmek istemeyecekti bile, zaten çocuğun babası da bir kurt-adamdı. Yani sarışın çocuk gelmek istemezse bahaneleri çoktan hazırdı.
Yine de Harry onun, muhtemelen kabul edeceğini düşündü. Ne olursa olsun Dora çocuğun kuzeniydi ve savaşta ölen kuzeninin çocuğunu görmek istemeliydi. Muggle'la evlenen teyzesiyle görüşüyor olduğunu da annesine söylemeyebilirdi.
Sonra Harry akşam yemeği sona erdiğinde arkadaşlarının önünden ilerleyerek Büyük Salonun kapısının dışında Malfoy'un yemeğini bitirmesini beklemeye başladı. Ne de olsa arkadaş değillerdi ve Harry, son Sihirli Yaratıkların Bakımı dersinde takım olsalar bile insanların onların yan yana olmasını normal karşılayacaklarını sanmıyordu.
Sonunda çocuk on beş dakika gibi bir süre sonra kapıdan arkadaşlarıyla beraber çıktığında Harry yaslandığı duvardan doğrularak onun önüne doğru ilerledi. Çocuk sonunda kendisini gördüğünde kafasıyla yanlarındaki koridoru göstererek önden ilerlemeye başladı. Biraz bekledikten sonra çocuk da peşinden gelmişti.
Sarışın çocuk kaşlarını çatıp "Ne oldu?" diye sordu. Harry derin bir nefes alıp gözlerini onun suratından ayırmadı. "Nymphadora Tonks'un bir çocuğu olduğunu biliyor muydun?" Malfoy kaşlarını kaldırıp bunu beklemediğini açık etti. Sonra etrafına bakınarak "Duymuştum," dedi. "Neden?"
Harry kafasını sallayarak ona bakmaya devam etti. "O benim vaftiz oğlum." Malfoy şaşkınca kendisine döndüğünde bir süre bakıştılar. Harry sıkkın hissediyordu, gitmek istiyordu. Çocuğun son buluşmalarında kendisine dediği şeyi unutamıyordu ve bunun bu kadar kafasına takılması kendisini deli ediyordu. Sonuçta, Draco Malfoy'dan ne bekleyebilirdi ki?
Çocuk sonunda "Ne?" diye bir tepki verdi. Harry gözlerini devirerek "Andromeda onu yarın Hogsmade'e getirecek. Görmek istiyorsan benimle gelebilirsin."
Tam ilerleyip gidecekken kolundan tutuldu. Çocuk kendisine sinirle bakarak "Bilerek mi yapıyorsun?" dedi. Harry anlamazca ona baktı. "Böyle bir kararı birkaç saatte nasıl verebilirim? Daha önce söylemeliydin!"
Harry hırsla kolunu çocuğun tutuşundan kurtardı. Sinirli yeşillerini çocuğun gözlerinden ayırmadı. "Sana bunu söylemiş olmayabilirdim bile! Andromeda bugün mektup yolladı, ona ben sormuştum, Draco Malfoy senin yeğenin değil mi, ona bir kuzeni olduğunu söylemeli miyiz?"
Harry kafasını iki yana sallayarak suratındaki öfkenin yerini şaşkınlığın aldığı oğlana baktı. "Sormamalıymışım bile!" Sonra hızlıca oradan uzaklaştı.
