Başkan

2 0 0
                                    


Yerden doğruldum, etrafıma bakınıp Barış'la Sarp'ı aradım. Onlar da gelmişlerdi. Koşup Sarp'a sarıldım. Aynı şekilde karşılık verdi. Kollarımı ayırdığımda, bana endişeli bir şekilde bakıyordu.

"İyi misin?" Kafamı sallayarak cevap verdim.

"İyiyim merak etme. Ya sen?"

"Ben de iyiyim. " Derin bir nefes vermişti. Sarp'ın arkasında duran Barış'ı gördüm. Etrafa bakınıyordu. Ona doğru ilerledim. Koluna dokundum.

"Barış." Bana baktı. "İyi misin?" Kafasını sallayarak bana baktı.

"O adamı o hale getirdin ya, ben senin yanında iyiyim. " Gülümsetmişti bu cevabı, ama arkamızda duran Sarp'ın öksürüklü uyarısına maruz kalmasını engellememişti.

"Artık benim bir ablam da Sanya, yani onu kastettim abi." Sarp'ın suratı ciddi halini gülümsemeye bıraktı. Çekti Barış'ın kolunda ve sarıldı.

"Şaka lan, iyiysen sıkıntı yok. Sana güvenimi boşa çıkarmazsın diye düşünüyorum." Gülmüştüm bu dediğine. Seviyor mu uyarıyor mu belli olmayan bu tavırlarına başımı iki yana sallayarak karşılamıştım. Onları öyle bırakıp, arkama döndüm. Karşımda bize bakan bir kalabalık görüyordum. Çoğu bir evsiz gibiydi. Üzerlerinde kirli, çoğu yerde yırtık elbiseler vardı. Bu halleri beni üzmüştü.

"Merhaba." dedim onlara bakarak. En önde duran, kirli sakallı adam öne atılarak selamımı aldı.

"Merhaba, hoş geldiniz. Ben Salim, burası da bizim koğuş." Bir yandan da elini kaldırarak arkasını göstermişti. Dikkatimi çekense koğuş benzetmesini yapmasıydı.

"Ben de Sanya." diyerek karşılık verdim. Sarp ve Barış da kendini tanıttıktan sonra, asansörün kapısının sol tarafında kalan boş alanı gösterdi.

"Başka boş yer yok, kusura bakmayın." Zaten iç taraflara göz atmıştım.

"Önemli değil." dedim onu anladığımı anlatmak istemiştim. Bir battaniye verdiler üzerine oturmamız için. Teşekkür ettik ve aldık. Battaniyeyi serdik ve üzerine oturduk. Adam hala karşımızdaydı. Bizim merak ettiklerimiz kadar onun da vardı. Bunu anlamak zor değildi. Bir yanıma Barış, diğerine Sarp geçmişti. Adam da karşımda, dizlerinin üzerine alçaldı.

"Siz nerelerden böyle? Yani nasıl yakalandınız?" Bundan anlıyordum ki, herkes yakalanmış.

"Aslında yakalanmadık, bizi birileri teslim etti desek daha doğru olur." Sarp'ın bu cevabına şaşırmamıştı adam.

"Evet, bunlar için çalışanlar da var."

"Bunlardan kastınız nedir Salim abi?" Derin bir nefes verip, olduğu yere çöktü. Olduğumuz kısım kalabalık olmasına rağmen, oldukça sessizdi.

"Bunlar dediğim, Başkanın adamları. Köpekleri desem daha doğru olur. Her neyse, bu adamlar, bazılarının dışarıda kalmasına izin veriyor."

"Bunun karşılığında diğerlerini avlamasını istiyor." Bu sözlerini tamamlayan Sarp olmuştu. Salim amca da kafasını sallayarak onayladı onu.

"Ne kadar zamandır buradasınız?" Sorum üzerine kafasını kaldırdı. Düşünüyor, kendince hesap yapıyordu.

"Bir ay oldu herhalde. Yani ne bileyim görüyorsunuz, ışık yok, cam yok, hiçbir şey yok. Tahmin etmek de zor." Öyleydi gerçekten. Birkaç saattir buradaydım, ama haftalar geçmiş gibi hissediyordum bile.

"Yemek, ne bileyim ihtiyaçlar nasıl oluyor burada?"

"Yemeği haftada bir, tek koli olarak bırakıyorlar. Su da tek damacana. Kimseye yetmiyor tabi, tek öğün yiyor, azar azar su içiyoruz."

SanyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin