Kurtarma Operasyonu

17 3 61
                                        

Merhaba canlar;

Bu da bir youtuberdan aldığım giriş cümlesi, bir tür selamlama :) Beğendim ben de kullanayım dedim :)

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. :)

Yeni bölümle karşınızdayım. Aksiyonu bol ve birazda uzun bir bölüm oldu. Umarım bölümü beğenirsiniz :)

Beğenirseniz oylamayı, bir düşünceniz varsa da yorumlarda benimle paylaşmayı unutmayınız :)

Keyifli okumalar efenim :)





Hayat çok çabuk değişebilirdi. Bir gün çok sevdiğiniz birini aniden kaybedebilir, hayatınız aşkıyla ansızın tanışabilirdiniz. Yahut bir an gördüğünüz herhangi bir şey hiç aklınızdan çıkmazken, uzun zaman önce seneleri paylaştığınız insanı hiç hatırlamayabilirsiniz.

Hayat işte, ne şekilde olur bilinmezdi. Hayatın bilmekle bilmemek arasında olduğuna inanırdım hep. Bazen bilindik şekilde gider, tecrübelerin izinde kat edilirdi yollar. Bazen ise hiç bilmediğimiz bir şey otururdu karşımıza. Daha önce kimsenin deneyimlemediği, hayut etrafımızda bilen birinin çıkmadığı bir durum olurdu.

Hayatın ne olduğuna çok kafa yormaya başlamıştım. On farklı noktaya yerleştirdiğimiz kameralar, her yanı tüm çıplaklığı ile gösteriyordu. Ses kaydı da yapan bu araçlar, maalesef olmayan bir şeyi gösteremiyordu. Maalesef diyorum çünkü, insanları sevdiğimi bilmezdim.

Kötü diye yakındığım insanların arasında iyi olanlar da vardı.

Benim ön yargılarım insanlardan uzaklaşmaya yarıyordu. Ancak kapımın önünden geçen kalabalığı özleyeceğim aklıma gelmezdi. Bir hayatın olduğuna dair bir umut arayacağım aklıma gelmezken, şimdi kameraların gösterdiği sessiz harabelerin üzüntüsüne eşlik ediyordum.

Ne yaptılar o kadar insanı, nereye koydular? Öldüler mi, kaldılar mı? Kaldılarsa neredeler? Yahut nasıl kaldılar, neden sesleri çıkmıyor?

Hiç tanımadığım milyonlarca sesi özleyeceğim aklıma gelmezdi. Her yan ıssızken, en ufak bir hareketlilik olmazken kafamda sorularla baş başa kaldım. Bilgisayarların karşısında sırayla nöbet tutuyorduk. Böylece bir şey olursa anında görecek ve kaçırmayacaktık.

Bu gece de nöbet sırası bendeydi. Sırasıyla kameralara bakıyor, hareketliliğe dair umudumu yitiriyordum. Aslında bu çok küçük bir umuttu. Sokaklarda birini aramıyorduk. Zaten kimse böyle bir ihtimali aklına getiremiyordu.

Bu kadar tehlike varken sokaklarda, sonunun nereye varacağı bir muamma iken, kimse kendini riske atmazdı. Bizim umudumuz daha ziyade başkanlık konutunda olabilecek bir hareketlilikti. Aslında ben orayı kalabalık ve korunaklı bekliyordum.

Sağlam duruşunun nedenini korunuyor olmasına bağlamıştım. Ancak o da tıpkı şehir gibi ağzına mil çekmişti. Bıkkın bir nefes vererek sırtımı oturduğum sandalyeye dayadım. Ellerimi kafamın arkasında birbirine kenetledim ve son kez olduğuna inandığım bir bakışı da ekranlara attım. Tam kafamı tavana çevirirken ani hareketle yerimden doğruldum.

"Sarp!" dedim yüksek sesle. Tepki gelmesini beklemeden devam ettim.

"Sarp! Çabuk buraya gel! Saaarp!" Yattığı koltuktan hızla doğruldu ve beklemediğim bir hızda yanıma geldi. Buna şaşırmayı erteleyip, elimle hareketliliği fark ettiğim monitörü gösterdim.

SanyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin