B Ailesi

21 3 71
                                    

Canlar Merhaba;

Ben bayağı sevdim bu girişi diyebiliriz. :) Nasılsınız? Keyifler Umarım Yerindedir. :)

Bugün size ilk olarak birinden bahsetmek istiyorum. Adı da @aliye_ksdg  . Amatör kitapları tanıttığı "Beğenilecek Amatörlükler" adında bir kitabı var.  Eskiden de böyle bir kitabı vardı ve birçok amatör kitabı da bu yolla tanıttı. 

Bu yeni kitabında Sanya'yı da tanıttı efenim. :) Çok Çok güzel ve içten yorumları için ben @aliye_ksdg 'a çokk teşekkür ederim. Eğer sizler de kitabınızı tanıtmak isterseniz, profiline girip, Beğenilecek Amatörlükler kitabına göz atabilirsiniz.

İkinci ve son olarak da bir başka şeyden söz etmek istiyorum. Eğer yetiştirebilirsem Wattys2020 yarışmasına katılmak istiyorum. Sonuç ne olur elbette bilemem ancak şansımı denemek istiyorum diyelim. :) 

İşte bu yüzden tempolu, hatta tüm gün yazıyorum. Dolayısıyla da size sık sık bölüm atabiliyorum artık.

Eğer her şey yolunda giderse, bu muhteşem Eylül'de Sanya'nın finalini görebileceğiz. Hatta Sanya'yı bir yarışmada görebileceğiz. 

Alırım artık Başarılar, ya da ne bileyim Şans dileklerinizi :) 

Sanırım uzuuuun bir yazar notu oldu ve çok konuştum. Çenem düştü yahu... 

Şimdi sizi yazdığım uzun bölümle baş başa bırakıyorum. Umarım beğenirsiniz :)


Patlamanın ardından umutsuzlukla yere çöktüm. Yeryüzünü yerle bir eden bu şeyden kurtulması mümkün değildi. Benim böyle bir umudum yoktu. Dizlerimin üzerine kapaklanan yüzümden yaşlar akıyordu. Birini daha kaybetmiştim. Nedense herkesi kaybediyordum. Omzuma dokunan bir el hissettim. Muhtemelen diğerlerinden biriydi. Bu hıçkırmamı durdurmamıştı. Dokunmanın etkisiyle artmıştı hatta.

Omzuma yaslanan baş benimle birlikte hıçkırmaya başlamıştı. Anladım ki bu o kadındı. Yerimden doğrulup ona doğru döndüm ve kollarımın arasına aldım. Birbirimize sarılıp ağlamaya devam ettik.

O şekilde zamanın nasıl geçtiği ile ilgilenmiyordum, ancak oldukça fazla olduğunu Emre'nin baş ucuma gelmesinden anlamıştım. Hatta yere oturmuş, değneğini de öylece bırakmıştı. Kadın hala yanımda benimle birlikteydi. Onunla birlikte olan adam ise az ilerimizde, duvarın dibine çökmüş öylece zemine odaklanmıştı. Emre'ye çevirdim bakışlarımı.

"Dışarısı ne durumda?"

"Her taraf toz duman. Çoğu şeyin yerle bir olduğu belli, ancak sis dağılırsa asıl kaybı görebileceğiz.." dedi. Seslice yutkundum. Onun kayıptan kastı kameralardı.

"Hadi gidip bakalım." dedim gözümdeki yaşlara aldırmadan. Yavaşça doğruldum ve ayaklarımın üzerine kalktım.

Kesinlikle mecalim yoktu, ama durma şansım da yoktu. Beklemek, öğrenmeye çalışmak gözümde kaba bir ton prosedür gibiydi. Artık kazanabileceğime dair bir umudum yoktu. Ben yalnızca sonuma kavuşmak istiyordum. Herkesimin kavuştuğu sona, artık gelmek istiyordum.

Arkamda kadın geliyordu. Onun arkasında adam da Emre'ye yardım ediyordu. Bilgisayarların olduğu yere geldim ve sandalyeye çöktüm. Tüm kameralar simsiyahtı. Eğer bir şey görebilen varsa bunu ışıktan anlayacaktık ve bunun için de sabah olması gerekiyordu. Saate baktığımda fazla bir zamanın kalmadığını gördüm. Arkamı döndüm ve adamla Emre'nin koltuğa geçmesini bekledim. Kadın da adamın yanına geçince oturduğum sandalyeden doğruldum.

SanyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin