Merhaba sevgili Sanya severler :)
Yeni bir bölümle karşınızdayım :)
Beğenirseniz oylamayı, bir düşünceniz varsa da yorumlarda benimle paylaşmayı unutmayınız :)
Lafı çok uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum.
Seviliyorsunuz :)
"Kalk hazırlıklı olmalıyız. Emre'yi ve birçok malzemeyi buraya getirelim. " Sonra koltuktaki ikiliye döndüm. "Siz de bir süre buradasınız. Yani bu bölmede, eğer bir tehlike oluşursa biz yukarıdan savunuruz. Siz burada kalın. Ne olur ne olmaz, size birer silah bırakırız." dedim. Olumlu anlamda başlarını salladılar. Ben ve Sarp da hem Emre'yi getirmeye hem de silahları ayarlamaya yukarıya çıktık.
Asansör nihayet durduğunda adımımı dışarıya attım.
"Sanya." Kolumdan tutup durdurdu beni Sarp. Emre de asansörün yanında yere oturmuştu. Belli ki olanlardan haberdardı. Sarp'a baktım.
"Fevri davranıyorsun." dedi. Kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu bu sözleri.
"Sarp eğer tahminlerim doğruysa yakında bizim için gelecekler farkındasın değil mi? Gelirlerse hazırlıklı olmak zorundayız. Artık kaçamayız."
"Neden? Çok erken Sanya. Çok hızlı karar veriyorsun. Bu fazla. Ayrıca riskin farkında mısın? Eğer gelirlerse yüzde doksan dokuz öleceğiz!"
"Sarp yoruldum. Anlıyor musun? Oturmaktan, beklemekten yoruldum. Sadece oturup beklememize rağmen başımıza gelenlere bak. Elimize yaradan başka bir şey geçmiyor böyle."
"Daha dikkatli davranmamız lazım. Savaşamayız Sanya, yapma bunu."
"Neyi yapmayayım Sarp!" Artık sesim yüksek çıkıyordu. " Her kafamızı çıkardığımızda başımıza bir şey geliyor. Biz ne yapıyoruz, kaçıyoruz!"
"Ne yapabileceksin peki? Ölecek misin? Onların istediği de bu farkında mısın?"
"Evet öleceğim! Her an birini kaybetme korkusundan zaten ölüyorum! Yeterince ölmedik mi Sarp! Kaçsak da nereye kadar kaçacağız söylesene! Burayı da buldular, orayı da bulurlar! Biz durursak, ilerlemezsek kayboluruz, daha fazla kaybederiz!"
"İki kişi bir orduya mı savaş açıyorsun Sanya!" Sesi duvarları titretmişti resmen.
"Gelmezsen anlarım Sarp." dedim sakince. "Gerçekten kırılmam sana , anlarım seni. Ama sen de beni anla. Duramıyorum." Onu orada bıraktım ve Emre'ye yöneldim. Yardım etmek için uzandım kollarına.
"Elimde olsaydı ben seninle gelirdim Sanya." dedi. Bu beni şaşırtmıştı. Ayrıca bu Sarp'a bir göndermeydi. Sarp'a baktığımda sinirlenmiş olduğunu gördüm.
"Ya evet, üç kişi çok kalabalık olurduk!" dedi sinirle. Aralarında bir gerilim vardı ve ben daha önce fark etmemiştim.
"Ne oluyor size Allah aşkına!"
"Arkadaşın seninle gelirmiş işte, sevinsene!" İmalı ve içindeki siniri kusan bu cevap Sarp'a aitti.
"Heyy!" Kızdım. "Ne oluyor dedim?"
"Sanya sen haklısın, bu şekilde olmuyor. Elimize hiçbir şey geçmiyor, yetmezmiş gibi de canımızdan gidiyor. " Emre de bana hak verdiğini söylüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanya
Science-FictionBambaşka bir İstanbul. Bomboş sokaklar, korkulu arayışlar ve cesur adımlar... Bu yeni dünyada ne amaçlanıyordu? Bu kadar hızlı bir değişim nasıl olabilmişti? Kabus muydu yoksa gerçeğin ta kendisi mi? Kalabalık şehir İstanbul'u hiç bu kadar ıssız...