Sonay'ın Anlatımıyla
Önünde bulunduğum 1920'lerden kalma eşsiz bir mimari zevk ile yapılmış binanın dış cephesini hayran hayran seyretmeye devam ederken az önce tamamen kapattığım telefonumu da çantama attım.Birazdan iş görüşmesine katılacağım ve çalışmanın son derece gereksiz olduğunu savunan erkek arkadaşım ile az önce yine büyük kavgalarımızın birini yaptık.Belki de en büyüğünü...Ben şu an gözyaşlarımı tutmaya çalışırken bir yandan da tek başıma kaldığım bu yolda kendime şans diliyordum.Kararlarımla ilgili yaptığı acımasız yorumlarına daha fazla katlanmak istemedim çünkü daha üniversitedeki ilk yılından beri çalışma hayali kurduğum bir derginin edebiyat eki editörlüğü için hocalarımın benim adıma yazdığı tavsiye mektupları ile görüşmeye girmek üzereyim.Kapıda beni yüreklendiren ,elimi tutan kişinin Gökhan olmasını çok isterdim ama erkek arkadaşım bu girişimin saçma olduğunu düşünüyor.Kendisine göre okulu bitirmiş olmam yeterli daha fazlasına hiç gerek yok.Artık evlenip evde oturabilirim ,Eda ablayla kitapçıda çalışmaya devam edebilirim .Kısacası onun istediği hayatta onun şartlarında onun etrafında bulunuyor olmam Gökhan için yeterliydi.Tüm bunları düşünürken dolan gözlerimi ismimi söyleyen tanıdık ses ile silip hızla arkama döndüm;-Sonay?
-Serdar?Merhaba.
-Merhaba.İyi misin Sonay?
-Evet evet iyiyim..Çok şaşırdım seni gördüğüme.
-Aynı şehirde yaşıyoruz Sonay.
-Hahah haklısın ve fazla gerçekçi.
-Hahaha.Hayırdır daha az gerçekçi Sonayniçin buradasın?
-Şey iş görüşmem var da burada.On beş dakika sonra yani.
-Öyle mi? Journal'de yani..Ee çok iyiymiş.Pozisyon nedir?
-Evet Journal'de.Hayallerimin dergisi...Edebiyat ekinin editörlüğü için başvurmuştum ama ne olur bilemem tabi.Yeni mezunum stajım daha yeni bitti.Hocalarımdan referans mektuplarım var ama yine de beni tercih etmeyebilirler.Haklı da olabilirler...
-Haksızlık yapma kendine Sonay.Bence sendeki ışığı fark edeceklerdir. O zaman geçelim mi içeriye?
-Olur.Ama sen?
-Ben de geliyorum.Eski bir dostum bu dergide çalışıyor.
-Yaaa.Ne güzel ne kadar şanslı.
-Öyle öyle.Hadi bakalım editör hanım.Geç kalmayın ilk günden.
-Keşke.Geçelim o zaman.
Serdar benimle beraber dergi binasının otantik kapısına doğru ilerleyince kendimi okulun ilk günü babasıyla okul kapısında bekleyen öğrenci gibi hissettim.Beraber iki taraftan dönerek üst kata çıkan tarihi merdivenleri adımlarken Serdar heyecanımın farkında olacak ki yavaşlayan adımlarımı hızlandırmak adına eliyle sırtımı destekleyip hızlanmamı sağladı.Bu hareketinin beni yüreklendirmek için ne kadar önemli olduğunu biliyor muydu acaba yoksa sadece refleks miydi?Öyle de olsa şu an küçük bir çocuk gibi güçsüz hissediyordum kendimi
birinin bana hadi demesine ,omzuma pıt pıt vurmasına o kadar ihtiyacım vardı ki.İkinci kata vardığımızda Serdar benim için iş görüşmesi yapılacak yeri öğrenirken ben de heyecanımı yenmek ,en azından kalbimin sesini çevremdeki insanların duymaması için kendime telkinlerde bulunuyordum.
-Sonay,İyi misin?
-Hih!Dalmışım iyiyim,teşekkür ederim.
-İş görüşmen sağdaki ilk odada yapılacakmış tekrar bol şans diliyorum Sonay .Her şey çok güzel olacak kendine güven tamam mı?
-Tamam.Şey ben teşekkür ederim.Bu yaptığın benim için çok önemli.
-Ben bir şey yapmadım Sonay.
İçinde bulunduğum duygu yoğunluğuyla Serdar'a sarılınca o da iki yanında duran kolları ile beni sarıp güven verir haliyle sırtıma hafif hafif vurdu.
-Sana güveniyorum hadi bakalım Sonay.
Danışmadaki kızların Serdar'a hayran bakışları arasında kollarından ayrılırken minnet dolu bakışlarını hüzünlü yeşil gözlerine çevirdim.Hep öyle bakıyordu Serdar. Başka bir acı vardı gözlerinde. O yorgun gözler bugün bana umut verdi. İlk defa birisi bana böylesine güvendi benim de başarabileceğimi inanıp yanımda oldu .Serdar'ı arkamda bırakıp tarif ettiği odaya girerken bu işi almak için elimden ne geliyorsa yapacağıma emindim.
Yarım saatlik keyifli iş görüşmemizin ardından yapacağımız iş sözleşmesi için randevulaşıp el sıkışırken kendimi dünyanın en mutlu Sonay'ı ilan ediyordum. Derginin genel müdürü ve yönetici ekibi tarafından çok çalışmam çok yazmam ve çok okumam gerektiği konusunda bol bol tembihlendim.Hayatta zevk aldığım tek şeyin bu olduğunu bilmiyorlardı tabi.Onlar da haklılar.
Koridorda bekleme salonunda çıktığımda karşımda koltuklara kuruluş elinde daha adamı beklemiyordum tabi.
-Serdar?
-Ah.Çıktın mı Sonay?Ben de seni bekliyordum.Nasıl geçti görüşmen?
-Harika.İşe alındım.
Karşısında coşkuyla haykırdığımı gören Serdar oturduğu koltuktan ayaklanıp sarılmak için kollarını açarken;
-Harika o zaman ,tebrik ederim küçük kız.
-Küçük kız değilim ben Serdar.Editörüm.
-Ooo çok pardon.Tabiki öylesin.
Bu isyanı az önce kollarının arasında minicik kalmış benim söylemem biraz saçmaydı ama olsun artık küçük kız değilim ben editördüm.
Serdar'ın bu haberi kutlama teklifini kabul edip karşı caddedeki ferah lüks restoranlardan birine geçerken bu esnada derginin sahibine Serdar'ın eski bir dostu olduğunu öğrendim.Bu benim biraz keyfimi kaçırdı tabii ki .Görüşme esnasında bir kaç defa dergi müdürü dergi sahibi Mehmet Bey ile telefon görüşmesi yapmıştı.Demek Serdar da o konuşmalar yapılırken yanındaydı Mehmet Bey'in.
-Serdar?
-Efendim Sonay?
-Dergi sahibiyle çok mu yakınsınız?
-Çok.
-Peki bir şey sorabilir miyim?
-Bu konuyla ilgiliyse sorma Sonay!
Serdar kafasını yemeginden kaldırıp karşımda buz gibi halini alırken artık istesem de o soruyu soramıycağımı biliyordum .Zaten artık cevabını bilmem bir şey değiştirmezdi. Ben o derginin editörlerinden biriydim .Serdar'ın dokunuşları sayesinde de olsa.
Yıldıza dokunup bölümü oylamayı unutmayınız lütfen🌻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portakal Çiçeği (TAMAMLANDI)-II
HumorOyunbozan kitabından tanıdığınız Betül ile Ömer'in kavgayla başlayan tutkulu aşk hikayesi.. Bu inatçı çiftin sınanan aşklarına yakından tanık olmak isteyenler kahvelerini alıp buyursunlar..🍊 Başlangıç Tarihi:07.06.2020 Kapak tasarımı yine canım...