Karşımda sabah bana bulaşan sapık duruyordu. Annem ve babamın karşısına oturmuş, yanındaki boş sandalyeyi işaret ederek "Gelsene, aç olmalısın." Dedi. Korkudan dilimi yutmuştum.
Annemlere baktığımda ise onların yüzünde hafif bir tebessüm ve mutluluk vardı. Anlam veremeyeceğim şekilde gözlerinin içi gülüyordu ikisinin de.
Elimi yıkamam gerek diyerek banyoya gittim. Ellerimi yıkadıktan sonra aynaya baktım. Gözlerim dolmuştu. Titrememi de engelleyemiyordum. Ellerimi sıktım ve titremeye engel olmaya çalıştım fakat başarılı olamıyordum. En sonunda masaya dönmeye karar verdim.O adamın yanına oturdum ve yemekleri inceledim. Et yemekleri, salatalar, çorbalar... 4 kişinin yiyebileceğinden fazla yemek vardı. Yavaşça anneme baktım. O da bana bakıyordu. "Yesene yavrum, Atalay Bey senin için o kadar şey hazırlattı getirdi." Anlamsız bir şekilde ona baktım. Bu adamın sapık olduğunu bilse neler yapardı acaba? Ayrıca bütün bu yemekler sanki zehirli gibi hissettim. Yine midem bulanmaya başladı. "Anne ben yemek istemiyorum. İşyerinde Elif sürekli bana ıvır zıvır verdi. Tokum yanii."
"Kızım sakın kalkma sana söylememiz gereken şeyler var." Bunu babamın elini tutarak ve gözlerime bakmayarak söyledi. "Bak kızım bu Atalay bey. Benim ameliyat ücretimi ödeyecek." Ağzımdan istemsizce "Neyle ödeyecek pardon," cümlesi kaçtı. "Kızım ödeyecek fakat karşılığında... Seninle evlenecek."
Yüzüm kıpkırmızı oldu, kollarımı tırnaklarımla çizdim. "Buna kim karar veriyor? Buna razı oldunuz mu cidden." Onların cevabını beklemeden çantamı aldım ve dışarı çıktım. Sitenin arka bahçesinde her zaman boş olan yere girdim. Oturup ağlamaya başladım. Anında yanıma kedilerim gelmeye başladı. Onlar olmasa ben bu dünyada çok yalnız olurdum sanırım. Ne zaman buraya otursam gelir kendilerini sevdirirlerdi. Her gün onlara biraz süt getirirdim. Beni karşılıksız severlerdi.Biraz kendime geldikten sonra sitenin arkasındaki çitlerin üstünden atladım. Ana yola doğru yol aldım ve otobüs durağına yürüdüm. Bugün en iyisi Elif'in yanına gitmekti. Hemen bir otobüse bindim ve oturdum. Saat geç olduğu için otobüs bomboştu. Biraz korkuyordum, ama bugün hiçbir şey, o Atalay denen adamdan daha korkunç olamazdı.
Elif'in evine geldim. Kapıyı çaldım. Elif kapıyı açtığında şok oldu. "Aslıhan ne oldu, neden ağladın sen!!!" "Kusura bakma arayamadım, durumu biliyorsun. Bir şeyler oldu, nasıl anlatsam bilemiyorum."
Elif hemen beni içeri aldı."Biliyordum zaten. Bugün moralin bozuktu. Neler oldu gel anlat."
Birlikte Elif'in odasına gittik. Yatağa oturdum. Bir süre sessizce bekledik, sonra konuşmaya başladım. Ona olanları anlattım. Çok üzüldü ve şaşırdı. "Çok üzüldüm cidden. Ayşe teyze nasıl buna izin verir, hiç beklemezdim."
"O kadar mutlulardı ki Elif... Sanki beni birine satmak sorun değil gibi, o adamı nereden tanıyorlar onu da bilmiyorum. Ne yapmam gerek bilmiyorum. Ailem dedim sustum yıllarca, onlar için sürekli çalıştım. Ama onlar beni 200.000 için sattı." Yeniden hüngür hüngür ağlamaya başladım. Elif beni sakinleştirdi. Sonra uyuyakaldım...Sabah eve gittim. Başka yapacak şey yoktu. Eve gidip annemlerin vazgeçmesini isteyecektim. Sitenin kapısını açtım ve tam binaya girerken bir adam gördüm. Yeşil gözlü, kumral birisiydi. Üstünde takım elbisesi vardı ve kasları takım elbisenin altından bile belli oluyordu. Nedense onu gördüğümde dünya durmuş gibi hissettim. Birkaç saniye birbirimize baktık. Sonra kendime geldim ve hızlıca binaya girdim. Anahtarı çevirip eve girdiğimde ev yine sessizdi. Sadece televizyondan ses geliyordu. Salona girdim ve sobanın yanına oturdum. Annem ve babam yüzüme bakmıyorlardı. Aşırı sinirlenmiştim. Televizyonda bir Türk dizisi vardı. Güzel sarışın bir kız vardı, babasından şiddet görüyordu. En sonunda bir mafya onu kurtarıyor ve ona aşık oluyordu. Kız da dünden razı bir şekilde ona gidiyordu. Fakat sonra aklıma gelen şeyle duraksadım. Geçen günkü adamın da birsuru koruması vardı. Ellerinde birer kaplan dövmesi vardı. İçimden geçirdim. 'Bu adam da mı mafyaydı yani?!' En sonunda dayanamayarak anneme ve babama seslendim. "Anne siz o adamı nereden tanıyorsunuz? Kim o da ben onunla evlenecekmişim!"
Annemle babam bunu beklemiyordu. Babam konuşmaya başladı,"Kızım annenin hastane masraflarını çoktan ödedi. Dün birlikte kontrole gittik, haftaya ameliyat yapılacak. Bizden bir şey rica etti. Kabul etmeseydik olmazdı. Sende paşa paşa yarın onunla birlikte gidiyorsun." "Nereye gidiyorum?" Babam sinirle kükredi. "Onun evine gidiyorsun!!! Kısa zamanda evleneceksin ve onun karısı olacaksın! Koskoca Atalay Zengin ile evleneceksin!" Babam sonra bana kocaman bir tokat attı. İlk kez bana vuruyordu. Ve ilk kez ikisini de böyle görmüştüm. Onları görünce midem bulandı. Su an ikisi de bana mikrop, böcek gibi görünüyordu. "Ve sen nasıl kafana göre gidersin ha! Gecenin bir saatinde nereye gittin? Orospu musun sen!!!!" Babam bana bir tokat atıyor bir tekme atıyordu. Annem de uzaktan oturmuş çayını içiyordu. En sonunda babam durdu, bende odama gittim. O kadar canım yanmıştı ki ağlayamıyordum bile... Bu gece hiç tanımadığım bir adamla evlenmenin, 21 yıldır yanlış tanıdığım insanlarla yaşamaktan daha iyi olduğunu düşündüm.
Bir mum yaktım, ateşi izledim...
![](https://img.wattpad.com/cover/248181961-288-k330968.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık ve Aydınlık
ChickLitKapıcı kızı Aslıhan bir gün ailesi yüzünden başka bir adamla evlenmek zorunda kalır, ancak onunla gerçekten evlenecek midir? Yoksa bir mafyanın yardımı ile bu durumdan kurtulacak mıdır... Klişelerin aksine, karakterlerin ruhlarını hissedeceğinize g...