Bölüm 13

4.5K 133 5
                                    


  Bana heyecanla bakan Cemile'ye tedirgin bir şekilde cevap verdim.
"Çok sabırsızsın Cemile ya! Benim kalbim küt küt atıyor, sen hala Savaş derdindesin!" Cemile kıkırdamaya başladı. Masmavi gözlerini bana dikti ve imali bir şekilde baktı. "Kızım anlat hadi öldüm meraktan!"
  Sonunda ellerimin titremesini durdurdum. Ve gözlerimi kaçırarak anlatmaya başladım...

🌹

   Arkasını dönen iki adamı görünce şok olmuştum. Soldaki adam Savaş'ın amcasıydı. Hemen diğer adama bakmak için kafamı çevirdiğimde onu gördüm...
  
  3 ay sonra Savaş karşımdaydı.
Simsiyah giyinmişti. Üstündeki takım elbisesi buram buram zenginlik kokuyordu. Normal duruşu bile asildi. Bakışları benimle buluştuğunda gözlerimi kaçırdım. Ellerim terliyordu. O da beni gördüğüne şaşırmıştı. Gözlerinin rengi değişmişti adeta... Yemyeşil gözleri parlıyordu. Ama kısa süre sonra kendini topladı ve eski haline geri döndü.
"Merhaba Ekrem Bey. Bu kızım Aslıhan. Kendisi bugünkü toplantıda bize katılacak." Savaş'ın amcası babamla el sıkıştı. Babamdan sonra Ekrem Bey'in elini sıktım ve yerime oturdum. Ekrem Bey ortalama boyda bir adamdı. Kadife takım elbisesinin cebinde birkaç dal sigara duruyordu.

  "Kızınızın ela gözleri aynı sizinki gibi Fakrettin Bey. Ne güzel bir kız..." Mütevazı bir şekilde gülümsedim. Önümdeki beyaz şaraba uzandım ve bir yudum aldım. Karşımda oturan Savaş beni geriyordu. Hemen masadan kalkmak ve eve gidip ağlamak istiyordum. Aylar sonra beni buldu. Hem de hiç ummadığım bir yerde buldu beni...
  "Dünyanın en güzel kızıdır kendisi Ekrem Bey."  Babam bana bakarak, gülümseyerek söyledi bunları. Ne zaman bana baksa kederli gibi oluyordu. Gözleri parıldıyor, yüzündeki bütün kırışıklıklar ortaya çıkacak şekilde gülümsüyordu.
  "Biraz geç kavuştunuz ama buna değmiş." Ekrem Giray'ın bu lafları babamı germişti. Yüzü birden sertleşti. Ve bakışları donuklaştı. Babam bu lafa cidden sinirlenmişti. Elindeki şarabı bir anda kafasına dikti ve konuştu,
  "Değdi biliyorum..."

   Yemek boyunca kimse konuşmadı. Arada babam ve Ekrem Bey sohbet ettiler. Ben sadece Kız Kulesini izledim... Arada Savaş ile birbirimize kaçamak bakışlar atıyorduk. Onunla aramızda tuhaf bir bakışma savaşı oluyordu...

  Yemekten sonra birkaç belge masaya kondu. Yeni açılacak şirketin planları babam ve Ekrem Bey arasında düzenlendi. Bu şirket bir oyun şirketiydi. Bu oyuna yatırım yapmak babam için önemliydi. Tüm dünyada ses getireceğini düşünüyordu babam. Oyun online bir oyun olacaktı. İnsanların özgür olacağı, kendini yansıtabileceği bir oyun...

  Planların hepsini yanımda getirdiğim tablete yazdım. Toplantının bitmesi yaklaşık 3 saat sürdü. Toplantı bitince türk kahvesi içmeye karar verdik. Gün sonunda cidden yorulmuştum. Ayrıca Savaş'ın beni izliyor olması beni germişti.

  "Baba ben lavaboya gidip geleceğim hemen." Dedim zoraki bir gülümseme ile. Yerimden kalktım. Hızlı bir şekilde lavaboya gittim. Amacım sadece biraz rahatlamaktı. Aynada kendime bakarken bir anda kapı açıldı. Savaş sinirli bir şekilde kapıyı kapattı ve kilitledi. Bana doğru ilerledi. Bir anda kolumdan tutup beni duvara itti. Burun buruna bir şekilde birbirimize bakıyorduk. Sinirli gözleri yüzümde bir gezintiye çıktı.

"Elimden kaçtın Aslıhan! Seni ne kadar merak ettim biliyor musun! 2 ay senden haber alamadım. Her gün ölüm gibiydi. Meğer canın baban seni evine götürmüş!!" Ona korkarak bakıyordum.

  Benim için endişenlenmişti, ama aynı zamanda beni çok korkutuyordu. Tüm vucüdum donmuştu. Ağzımdan kısık kısır bir şeyler çıktı.
"Sana ulaşmak istedim ama eğer seni ararsam babam yaşamana izin vermezdi. Atalay babam tarafından öldürüldü. Seni de öldürecekti ama bana yardım ettiğini duyunca vazgeçti. B-Ben ne demeliyim bilmiyorum... Bırak beni lütfen..."

Karanlık ve AydınlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin