Bölüm 12

5K 142 10
                                    

Merhaba! Kitap gerçekten güzel yol alıyor. Bir haftada 300 üzerinde okuma aldım. Bu beni motive ettiği için yazmaya devam ediyorum. Online derslerim ve ödevlerin fazla olduğu için haftada 2 veya 3 bölümle sınırlı tutacağım. Severek okuduğunuz için sağolun. Kitaba yıldız bırakmayı unutmayın 😚💗
Medyadaki kızı Aslıhan olarak hayal edebilirsiniz. Ela gözleri unutmayın. 😄

Kapıyı elinde kocaman bir tabakla, Savaş açtı. Yanıma oturdu ve kekleri yemeye başladı. "Yamuk yumuk ama baya güzel. Bence sen de denemelisin" dedi muzip bir şekilde gülerek... Bende ifadesiz suratımı bozmadım ve ona bakmadım. Birkaç saniye sonra bir tane kek aldım ve yemeye başladım. Dayanamadım ve gülümsedim. Savaşın ağzının yanındaki çikolata parçacığını aldım ve ağzıma attım. Birlikte keklerimizi yedik. Biraz sohbet ettik... O gün de öyle bitti...

  Gece 2 gibiydi. Savaşın yanından ayrıldım ve biten suyu doldurmak için mutfağa indim. Tam arkamı dönecekken bir el kollarımı sardı. Bağırmak isterken diğer eli ile ağzımı tuttu.
"Sessiz ol! Fahrettin Tan seni istiyor! Eğer bağırırsan işin biter! Anladın mı?!" Ona kafamı salladım ve elimi kaldırmasını bekledim. Zaten anlamadığım bir hayatta yaşıyorken yine bilmediğim birisi hayatıma giriyordu.
Adam hızlı bir şekilde ellerimi kalın bir iple bağladı. Ağzıma bir kumaş geçirip yola koyuldu. Savaş'ın bütün adamları yok olmuştu. Kimdi bu adam?
  
  Saatler sonra bir malikanede buldum kendimi... Kapıdan içeri girdiğimde ellilerinde bir adam bana bakıyordu. Gece olduğu için yüzünü net göremedim. Sadece ela gözlerini gördüm. Parlayan ela gözleri ile bana bakıyordu.
"Odama getirin!!!" Birden bağırınca yerimden sıçradım. Adamlar zorla kolumdan tutarak beni bir odaya götürdüler. Deri koltuğa oturttular. Karşımda o adamı gördüm. Ahşap cilalı masanın üstünde birkaç evrak vardı. Sigarası küllükte yarım bırakılmıştı. Adam bana tuhaf bir şekilde bakıyordu.
"Neredeyim ben?!" Diyebildim güçlükle.
"Benim evimdesin. Babanın yanında..." Ona  kocaman bir şekilde açılmış gözlerimle baktım. Bu adam Savaş'ın önemli birisi dediği adam mıydı?
"Niye bunca zaman sonra şimdi gelme gereği duydun?! Ben yorgunluktan bayılırken, aç bir şekilde işe giderken, sırf iki kuruş para için elli tane işte çalışırken yoktun da şimdi geldin?!"
Babam olacak adam bunu beklemiyor olacak ki yerinden kıpırdadı. "Bulamadım! Şimdi senin o adamın evinde olduğunu öğrendim. Anında seni buraya getirttim."
"Annen yüzünden bulamadım seni... Cehennemin dibine gitti sanki. 20 yıldır senin hasretin öldürdü beni..." Gözleri dolmuştu. Gerçekten üzüldüğü belli oluyordu. "Benim hayatım mahvoldu baba... Ne yapacağımı bilmiyorum." Bende en sonunda ağlamaya başlamıştım. "Bilmediğim birsürü adam tarafından bir o yana bir bu yana sürüklendim." Babam yanıma gelip eğildi. Ellerimi tuttu ve öptü. Bir süre öylece durduk...

   "Kızım, her şeyi biliyorum. O Atalay şerefsizi bunu canıyla ödedi. Savaş da ölecekti fakat seni kurtardığı için ona bir şans verdim. Başından geçenleri de biliyorum. Zor kızım. Bizim karanlığımızda güçlü durmak çok zor.." gözlerimdeki yaşı  kolumla sildim. Ve babama kafa salladım. Babam yerinden doğruldu ve elimi tuttu. Beni bir odaya götürdü.

Beni yatağa yatırdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beni yatağa yatırdı. Üstümü örttü ve saçlarımı okşadı. Bana sanki bir bebekmişim gibi davranıyordu. Ben uyuyana kadar yanımda kaldı...

Ellerimi yatakta gezdirdim. Gözlerim kapalıydı. Elimle Savaş'ı aradım. Sonra aklıma evde olmadığım geldi ve anında yataktan fırladım. Duvardaki saate baktım. Saat 09.59 du. Hemen camdan dışarıya baktım. Burası Savaş'ın evinden daha büyüktü. Koruma sayısı ise on kat daha fazlaydı. Koşarak aşağı inmeye çalıştım ama burası kocamandı. En sonunda bir hizmetçi buldum.
"Afedersin. Babam nerede?" Hizmetçi kız gülümseyerek bana yolu gösterdi. Babamın yanına gittik. Babam elindeki gazeteyi okuyor bir yandan da kahvesini içiyordu. Yanındaki koltuğa oturdum ve babamı izledim.

  "Kahvaltı hazırlayın Cemile!!" Demin beni buraya getiren kız kafasını sallayarak gitti. Elinde gümüş bir tepsi ile geri döndü ve kahvaltımı getirdi. Ona teşekkür edip yemeğimi yedim. Tepsiyi önümdeki tabureye koydum. Babam gazetesini okumayı bitirmişti. Benim yanıma geldi ve kafamı göğsüne yerleştirdi. "Seni o kadar özledim ki kızım... Seni şımartılmış bir kız olarak yetiştirmek istiyordum. Babasının minik prensesi olacaktın. Ama o kadın aldı götürdü seni... Hem de ahlaksız bir adamla büyüttü seni." Babam saçlarımı okşayarak konuşmaya devam etti. "Artık benimle harika bir hayatın olacak. Geçmişi bırak gitsin." Bir şey söylemeden gümüş tepsinin ince detaylı işlemelerini inceledim. Sonra konuşmaya başladım. "Savaş ne olacak?"
"Nasıl ne olacak? O adam sana bir daha yaklaşamaz. Onu senin için öldürmedim. Artık onu unut." Babam iyi biri görünse de aslında katı biriydi.  Güçlü bir konuma sahip olması zorluk çıkarabilirdi. Bu yüzden Savaş için sustum. " Aslıhan her gün benimle Yeni şeyler öğreneceksin. Seni eğitmem gerek. Zorluklarla başa çıkman lazım. Silah kullanmayı, ticaret yapmayı, şirket yönetimini öğreneceksin. Sana özel hocalar tuttum. Hepsi sana yardımcı olur." Birden kafamı kaldırdım ve anlamayan gözlerle baktım."Silahlar mı?" Gülümseyerek bana baktı. "Bu dünya karanlık kızım. Bazen beyazı kirletmek ve güçlü olmak gerekir."

3 Ay Sonra...

Her gün saat beşte kalkıyor ve babamın adamları ile çalışıyordum. Birlikte yaklaşık 4 saat uygulamalı çalışıyorduk. Silah kullanmayı öğrenmiştim. Şu an bıçak kullanmayı öğreniyordum. Üç ay içinde cidden gelişmiştim. Akşamları ekonomi ve dil çalışıyordum. Şirketle ilgili her gün yeni şeyler öğreniyordum. Babam ticaret yaparken yanında beni de götürmeye başlamıştı. Günlerim yorucu geçiyordu. Ama her geçen gün daha iyi oluyordum. Çalışırken eski hayatımı unutuyordum. En yakın arkadaşım Cemile ile akşamları sohbet edip gizli kaçamaklar yapıyorduk. Hayatım bir ay öncesine kadar çok değişmişti. Savaş ise  hâlâ bana ulaşmamıştı.  Onu merak ediyordum. Fakat asla onu aramak gibi bir şeye kalkışamazdım. Babam cidden canıma okuyabilirdi.

   Akşam yemeğini yiyorduk. Babam birden bire durdu ve konuşmaya başladı. "Akşam Giray Holding ile bir alışveriş olacak. Ekrem Giray ile yapacağım toplantıya sen de katılacaksın."
  Yemekten sonra babam güzel giyinmemi söyledi. Gardroptaki en güzel giysiyi bulmaya çalıştım.

(Temsili giysi)Bir akşam yemeği için en sade elbise buydu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Temsili giysi)
Bir akşam yemeği için en sade elbise buydu. Elbisemin altına siyah bir topuklu giydim. Makyajımı özenerek yaptım. Babam toplantılarda şık olmamı istiyordu. Ona göre güzelliğimle karşımdakileri etkileyebilirdim. Böylece anlaşma kolayla yapılabilirdi.

  Aynaya baktım. Cidden güzel görünüyordum. Düzenli spordan sonra vücudum cidden çok güzel görünüyordu. Dalgalı saçlarımı omzunun arkasına attım ve aşağıya indim. Babam büyülenmiş bir şekilde bana bakıyordu. "İşte benim kızım!" Diye bir kahkaha patlattı ve beni etrafında döndürdü. Üstüme ceketimi giydim ve babamla birlikte arabaya yürüdük.
 
  Uzun bir süre sonra bir restoranın yanında durduk. Arabanın anahtarını görevliye verdik ve restorana yürüdük. Restoran babam tarafından kapatıldığı için bomboştu. Arkası dönük iki adamın oturduğu yuvarlak masaya doğru ilerledik. Masa İstanbul'un en güzel manzarası olan Kız Kulesine bakıyordu. Bizim yaklaştığımızı duyan iki adam yerinden kalktı ve arkasını döndü.

O iki adamı da gördüğüm anda şok oldum...

Karanlık ve AydınlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin