Bölüm 32

1.6K 46 4
                                    

Savaş bana şaşkın gözlerle bakıyordu. Eğer onun nasıl katı, ve duygusuz biri olduğunu bilmesem, şu an gözlerinin dolduğunu düşünebilirdim. Fakat yanılmıyordum. Gözleri dolu dolu bana bakıyordu. Ellerini yumruk yaptı ve gözlerini kaçırdı. Ne demem gerekiyordu, bilmiyordum. Savaş kafasını çevirdi ve beni kendine çekti. Beni sıkıca kavradı ve saçlarımı öpmeye başladı.

  "Baba oluyorum!" Onun bu cümlesini duymamla içimden bir elektriklenme geçti. Gözlerim şokla aralanmış vaziyette onu izliyordu. Ellerini yanağıma getirdi ve bana nazik bir öpücük bıraktı. Onun bu haline bakınca etkilenmemek elimde değildi. En sonunda dayanamadım ve Savaş'ın sağ yanağına koydum elimi. Ona doğru yaklaştım ve ben de onu öptüm.

  Yol boyunca birbirimize sarıldık. En sonunda eve varınca beni kucağına aldı ve eskiden kullandığım odaya götürdü. Beni nazikçe yatağa yatırdı. Banyoya gidip sıcak suyu açtı ve yanıma doğru geldi. Yatağa çok az uzaklıktaki dolaba yöneldi. Bana birkaç kıyafet ayarlayıp yeniden yanıma geldi. Nazikçe üstümü çıkardı. Çıplak bedenime öpücükler kondurdu ve yeniden beni ait olduğum yere, yani kucağına aldı. Beni sıcak küvete yatırdı. Son kez kafama bir öpücük kondurup banyodan çıktı. 

  Kısa sürede yıkanıp banyodan çıktım. Savaş bana çok şık elbiseler ayarlamıştı. Tam bedenime göre olan beyaz, dantelli elbiseyi aldım. Üstüme hemen elbiseyi geçirip saçımı kuruttum. Bilindik koridorlardan geçip aşağıya indim. Açlıktan ölmek üzere olduğum için hemen yemek masasına doğru ilerledim.  Masanın etrafı çiçeklerle süslenmişti. Beyaz gül yaprakları masanın etrafında dizilmişti. Masanın üzerinde beyaz güller, mavi seramik vazonun içinde çok güzel görünüyordu. Yemekler de gül yapraklarının arasında fevkalade görünüyorlardı.

 Heyecanla etrafıma bakındım. Salona giden koridorda dudağı kıvrılmış bir şekilde bana bakan Savaş'ı gördüm.  Siyah takım elbisesi üzerine tam oturmuştu, her zamanki gibi. Savaş yavaş adımlarla yanıma doğru geldi. Birden bire önümde eğildi. Ceketinin cebinden siyah bir kutu çıkardı. Sol elimi tuttu, birden konuşmaya başladı.

"Benimle evlenir misin Aslıhan? Biliyorum seni çok üzdüm, seni birçok şeye zorladım. Fakat sen benim hayatımsın. Sen benim dünyamsın!" 

Heyecanlı gözlerle ona baktım. Kalp atışımı duyabiliyordum. Birden ani bir sıcak bastı ve yüzümü birkaç saniyeliğine sol tarafa çevirdim. Ben bu adamdan intikam almak isterken, ne olmuştu da bu hallere düşmüştüm! 

  Ona doğru gülümseyerek döndüm. Kafamı hafifçe eğdim ve "evet!" dedim. Birden ayağa kalktı ve bana sarıldı. Beni kucağına alıp döndürdükten sonra beni öptü. Onun yumuşak olduğu kadar ısrarlı öpücükleri beni ele geçirirken sessizliği karnımın gurultusu böldü. Utançla kafamı eğdiğimde Savaş kıkırdadı ve beni sandalyeye oturttu.

 Birlikte yemek yedikten sonra bahçeye çıktık. Birlikte uzun uzun sohbetler edip konuştuk, yürüdük. Savaş beni yine şelaleye götürdü. Fakat bu sefer yalnız değildik. Şelalenin yanında bir masa vardı. Masanın etrafında Emre, Cemile ve Yusuf vardı. Onlara hayretle bakarken, masanın kenarında oturan nikah memurunu görmemle şok oldum. Herkes bana mutlulukla bakıyordu. Savaş'a döndüğümde onun çapkın bir şekilde bana baktığını gördüm. Açık olan ağzımı kapattım ve benim için ayrıltılan yere oturdum.

  Nikah memuru soruları sorduğunda ikimizde aynı cevabı verdik. Evet!

Herkes bizi tebrik etti. En sonunda Emre, nikah memuru ile, Cemile ise Yusuf ile birlikte gitti. İkimiz de şelalede yalnız kalmıştık. Savaş ile kıyıdaki taşlardan birine oturduk. "Hayatımdaki en güzel şeysin sen... Yaşamak için, ölmekten korkmak için bir sebepsin sen!" Ona şaşkınlıkla bakarken konuşmaya devam etti. "Eşimsin sen benim..." dedi saçlarımı okşarken.

"Her şey çok hızlı gelişti Savaş." dedim sessizce. Savaş yine tepkisiz, ifadesiz suratına büründü. "Eğer beni sevmiyorsan güzelim, seveceksin. Buna emin olabilirsin. Ne sen eski Aslıhan'sın, ne de ben eski Savaş'ım." 

Onun bu lafı beni çok etkiledi. Ellerim istemsizce yanağına gitti. Onun kıvrımlı, nazik dudaklarına bir öpücük bıraktım. O da bana karşılık vermeye başladı. Beni sarhoş eden kokusunu içime çektim. Onun ceketini parmaklarımla kavradım. Tam iyice delirmek üzereyken Savaş durdu. Beni kucağına aldı. "Bu kadar yeter..." dedi ve yürümeye başladı. Yine eve gelmiştik. Birden kafamda beliren şey ile huzursuzlaştım. Şirketin işleri kim bilir ne kadar yığılmıştı!

Savaş ile birlikte yatağa yattık. Şirket işlerini onunla konuştuktan sonra uyumak için birbirimize sokulduk. Yarın işe gideceğim için alarm kurmayı da unutmamıştım. 

Savaşın boynunda uyuya kalmamak çok zordu. Fazla dayanamadan uyuyakaldım. Hatırladığım tek şey Savaş'ın keskin ve bir o kadarda insanı sarhoş eden kokusuydu.

***2 Hafta Sonra***

Sabah erkenden işe gelmiştim. Biriken dosyalar korktuğum kadar vardı. Hepsinin halletmem günler sürebilirdi. 

Asistanımın yardımı ile işlerin çoğunu on iki saat gibi bir sürede hallettik. Yemek yiyecek vakti bile zor bulmuştum, gün içinde bunalmış ve zaman zaman ağlamak istemiştim. Bu durumda Savaş'ı arayıp konuşmuştum. Onun sesi beni sakinleştiren tek şeydi. O,ne kadar gelmek istese de ben izin vermemiştim. En sonunda, akşam iş çıkışında beni almaya gelmişti. Bugün özel gündü. Babama Savaş ile evlendiğimizi söyleyecektik.

Babam yalnızca benim geleceğimi düşünüyordu. Gerçekleri öğrenince neler olacaktı bilmiyordum. Kapıdaki korumalar Savaş'ı görünce direkt silahlarını çıkardılar. Savaş istifini bozmadan yine ifadesiz ve sert bir şekilde duruyordu. Korumalara silahlarını indirmelerini söyledim. Tereddütte kalsalar da benim emrime uydular ve kapıyı açtılar. Savaş ile içeriye girerken stresten ellerim terlemeye başlamıştı.

  Babam ikimizi yan yana, el ele görünce birden bembeyaz oldu. Ağzından kelimeler çıkmayı bekliyordu ama kelimeleri engelleyen, görünmez bir şey vardı.

"Kızım bu hayvan herif neden burada!" Bu tabir onu sinirlendirmiş olacak ki, Savaş birden ellerini yumruk yaptı. Babama açıklama yapmak için adım attım. "Baba biz evlendik. Hamileyim ben..." Sesim buruk bir fısıltı gibi çıkmıştı. Babam titreyen elleri ile kravatını düzeltti. Hizmetçi kız babama bir bardak su verdi. Ben ise çaresiz gözlerle olan biteni izliyordum.

  En sonunda babam sakinleşince yanına oturduk. Babam tüm gece ne kadar kırıldığından bahsetti. En sonunda evliliğe bir şey demediğini, çocuk için bunlara katlanacağını söyledi. Buruk bir şekilde oradan ayrıldık. Arabaya bindik. Evime gelince arabadan inmek için doğruldum. Fakat bir anda gözlerim karardı. Son hatırladığım şey Savaş'ın bağırışlarıydı...




Karanlık ve AydınlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin