Bölüm 25

2K 58 17
                                    

   Servet amcanın elini tuttu genç kız. Ona sıkıca sarıldı. "Geçecek merak etme... Getirecekler onu."  Yaşlı adam gözlerini indirdi. Koskoca Fahrettin Tan buna asla izin vermezdi.
  Adamın düşündüğü gibi de oldu. Fahrettin Bey kızına sıkıca sarıldı. Sert ve acımasız olarak bilinen bu adam gözyaşlarını herkesin önünde akıttı. Genç kız korku dolu olduğunu göstermek istemedi. Kendini sıktı. Babasına kocaman sarıldı. "Baba Doğu benim için çok önemli. Onun gibi masum birinin ölmesine dayanamam. Beni iyileştiren birinin ölümünü izlemek bana yakışmaz."
Genç kız son kelimelerini söylerken zorlandı. Sol yanağından bir damla yaş aktı. Babasını hafifçe itti. "Bana bir silah ver baba."  Yaşlı adam gülümsedi. Kızının omzunda attı elini. "Geri geleceğini biliyorum."

     Genç kız yanına bir çanta aldı. Çantanın içinde üç tane kitap vardı. Kitapların arasında ise üç tane silah...
Kız hızlı adımlarla arabaya bindi. Numarayı çevirdi ve konuşmaya başladı. "Doğu da benim gibi yola çıkmıştır umarım." Telefondan bir kıkırdama sesi geldi. Sonra da telefon kapandı.
    Kız sinirle koltuğu yumrukladı. Yol boyunca ilaçlarını ilaç kutusuna yerleştirdi. İlaçları unutursa sinir krizi geçirip zor zamanlar yaşıyordu. En kötüsü de sinir krizinden sonra ona yapılan iğnelerdi. İğneler yüzünden saatlerce ayağa kalkamıyordu.
 
En sonunda sıkıcı uzun yol bitti. Arabadan aşağıya indi. Bomboş eve uzun uzun baktı. Etrafta kimseler yoktu. Koruma kızı evin içine soktu. Kızı salona götürdü.  Salonda elindeki şarabı usulca yudumlayan Savaş'ı gördü. Adam kollarını açtı ve kahkaha attı. "Yine dönüp dolaşıp benim oldun güzelim!"
  Aslıhan sinirle karşısındaki koltuğa oturdu. "Kes sesini! Doğu' yu götürdün mü?!" Adam, kızın başka bir adamın adını söylemesi onu delirtmeye yetti. Elindeki bardağı yere fırlattı. Elindeki sargıyı gören Aslıhan biraz güçlendi. Yeniden parmaklarının kıvrak hamleleriyle ince bıçağı çıkardı. Bunu gören Savaş keyiflendi. Kızın üstüne doğru yürüdü ve vücudunu kıza bastırdı. Kafasını hafif eğerek konuşmaya başladı.
  "İnsan sevdiğinin canını acıtmayı severmiş...  Senin de beni sevdiğini biliyordum." Kız elindeki bıçağı tam ona saplayacakken Savaş hızla bıçağı tutan elini kavradı. Kızın kolunu delicesine sıktı. Kız bir ara kolunun koptuğunu hissetti. "Bırak beni!"
"Bırakmazsam ne olur?" Adam kızı sürekli sinirlendiriyordu. Kız da en sonunda dayanamayarak, "Bu olur!" diyerek sol eliyle silahını adamın başına yasladı.

  Adam gittikçe genç kızla oynamaktan zevk alıyordu. Kızın korkusuz hareketli onu tahrik etmeye yetmişti. Kızın onu vuramayacağını biliyordu.  "Hadi vur beni sevgilim. Bak hiç kimse yok! Öldürür evine gidersin!"
  Genç kız zor durumda kalmıştı. Ani kararlar vermek istemiyordu. Adamın aleyhine bir şey yapmalıydı.
Genç kız bu sefer silahı kendi kafasına dayadı. "Doğru. Gidebilirim. Ama başka bir dünyaya..."
  Genç adam bu sefer cidden endişelendi ve kızı bıraktı. "Bıraktım o iti."
"Kime it diyorsun lan sen!"
"Bizde ite it denir kızım! Nasıl içine düşüyordu o şerefsiz!"
"Sana ne ki! Sende kızıl seviyormuşsun da haberimiz yokmuş!"
"Ne alaka be!"

Kız bakışlarını çevirdi.  Elini telefonuna attığında Savaş hızla telefonu alıp kırdı. Genç kız o telefonu satıp bir aileyi besleyebileceğini düşündü. Tepki vermek istemeyerek, zorla mutfağa gitti.
  "Benim becerikli sevgilim bize kim bilir neler yapacak?" dedi gülümseyerek.  Kız da sinirlendi, sürekli kışkırtılıyordu.  "Niye, senin elin yok mu? Sen yapamıyor musun yemek?"
Adam küçük bir kahkaha attı. Mutfak tezgahındaki ilaç kutularını fark etti. "Sen hala ilaç mı kullanıyorsun?"
   Kız bir süre cevap vermedi.  Sonra elindeki domatesi soymayı bitirip konuştu. "Birileri beni delirtti, şimdi de hesap soruyor. Gerizekalı adam, sence ruhsal bir hastalık üç haftada geçer mi?"
  "Mucize olursa geçer... Ben senin mucizenim." Kız kaşlarını çattı. "Benim mucizem Doğu'ydu..."

  Adam duyduklarına inanamadı. Kibir ve nefret bütün vücudunu doldurdu. Yüzü sertleşti. Yemek yapan kızı kendine çekti. "Bitti! Bakalım mucizen yarın hayatta olacak mı?!" Genç kızın gözleri kocaman açıldı. Hemen çekmeceye koyduğu silahı adama doğrulttu. Adamı omzundan vurdu ve çantasını alıp koştu.  Vicdan azabı çekmediği için vicdan azabı çekiyordu. Hemen ormanlık yolda koşmaya başladı. Yanından külüstür bir araba geçti. Hemen durdurdu. Aracın sahibi sarkıntılık yapmaya çalışınca silahı adama doğrulttu ve arabaya bindi. Arkasından edilen küfürleri biraz duyabilmişti.
   Arabanın içindeki telefonu aldı. Hemen babasını aradı. "Baba ben Aslıhan! Hemen Doğu'yu koru! Onu her an öldürebilirler." Babası hemen onayladı.  Yaşlı adam yüzlerce korumayı bahçesine dikti. Kızını bekledi.
   Aslıhan kaçarken peşine siyah bir araba takıldı. Arabanın amacı Aslıhan'ın kullandığı arabanın tekerlerini patlatmaktı.  Aslıhan silahını çıkardı ve arkadaki arabanın ön camını patlattı. Dikkati dağılan adamlar hızını yavaşlattı ve kızın izini kaybetti. Kız hızlıca eve doğru sürmeye başladı.

     Evin kapısına geldi ve koşarak içeriye girdi. Onu bekleyen babasına sarıldı. "Baba omzundan vurdum onu. Beklemeden de kaçtım. Doğu iyi mi?!" babası kafasını salladı ve kızını evin en üst katına götürdü. Çatıdan gizli bir odaya girdiler. Doğu burada oturmuş elindeki kitabı okuyordu. Çocuğun yüzünde yer yer morluklar görünüyordu.
   Aslıhan koştu ve çocuğa sarıldı. İkisi de heyecanlıydı. Çocuk Aslıhan'ı sıkıca kavradı. "Aslı neredesin sen?! Neden bunu yaptın, benim için değmezdi." Kız daha da sokuldu genç oğlana. "Değerdi çünkü seni seviyorum!"
  Doğu şaşırmış gözlerle ona baktı. Sonra kızı kendine çekti ve öpmeye başladı. Kız sanki ilk kez birini öpüyor gibi heyecanlıydı. Çocuk ellerini Aslıhan'ın yanağına koydu. Göz yaşlarını sildi. "Ben de..."

  Birden silah sesleri duyulmaya başladı. Aslıhan camdan baktığında Savaş ile göz göze geldi. Elinde pompalı tutan Savaş'ın ağzında da bir sigara vardı. Gömleğinin kollarını katlamıştı. Ceketini de sırtına asmıştı.
Hemen adamlarına işaret yaptı.
  Genç kız hemen sevdiğini alıp odadan çıktı. Savaş bu odayı öğrenmişti. Genç kız ve oğlan kaçarken karşısına Savaş ve adamları çıktı.  Kız hemen Doğu'nun önüne geçti. Savaş normalden daha da sinirli görünüyordu. Silahını iyice kavradı. Sonra adamlara işaret yaptı. Adamlar zorla Aslıhan'ı oğlanın önünden çektiler.  Kız gözyaşlarıyla yalvarmaya başladı. Savaş asla istifini bozmuyordu. Silahını kaldırdı ve Doğu'yu vurdu...

   Evdeki bütün sesler kesildi. Kız debelenmeyi bıraktı. Sadece sevdiğinin cansız bedenine bakıyordu. Kulağındaki çınlama geçmiyordu. Sarhoş gibi dağınık bir şekilde yürüyerek çocuğun başına geldi. Yüzünü ellerinin arasına aldı. Doğu ona son kez baktı. "Beni... unutma... Tamam... mı..." Genç adam gözleri açık bir şekilde öldü. Kız ağlama krizine girdi. Sevdiğinin cansız bedenine sarıldı. Onu son kez içine çekti...
"Özür dilerim."

Cidden çok duygusal bir bölümdü. Yazarken moda girmek için Toygar Işıklı açtım ve burnumu çeke çeke yazdım. Bu karakteri ilgi duyduğum birini düşünerek yazmıştım. Favori karakterimdi. Okuduğunuz için sağolun. Kısa bir bölümdü üzgünüm.

Karanlık ve AydınlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin