Bölüm 24

2K 75 12
                                        

  2 haziran günü...

  Aslıhan elbisesini üstüne geçirdi. Gelen makyaj ekibine her zamanki gibi hafif bir şeyler yapmalarını rica etti. Bir oda dolusu kadın genç kızı bir prensese çevirdi. Genç kız memnuniyetle çalışanları odasından çıkardı. Hepsine teşekkür edip kapıyı kapattı.

  Camdan dışarıya bakan Aslıhan bugün ona eşlik edecek Doğu'ya baktı. Üstündeki takımla hala sevimliliğini koruyordu.  Arada babası ile sohbet ediyor ve küçük kahkahalar atıyordu. Genç kız gözlerini oğlandan alamadı. Bir süre sonra oğlan bakışlarını genç kıza yöneltti. Genç kız hemen camdan ayrıldı ve eliyle kalbini yokladı. Cidden korkmuştu. Sonra gülümsedi ve arkadaşının yanına doğru gitti. Evdeki çalışanlar teker teker Cemile'nin ayakkabısına isim yazıyordu.  Herkes mutlu görünüyordu. Aslıhan mutlu bir şekilde hepsini izledi.
"Oraya bir tane de Aslıhan ekleyin bakalım!" dedi Cemile.  Arkadaşı gülümseyerek gelinin yanına gitti. Ona sıkıca sarıldı. Elini tuttu ve heyecanına ortak oldu. Cemile ayakkabısını giydikten sonra birden odaya yaşlı bir kadın geldi. "Damat Bey geliyor hanımlar!"
  Bütün çalışanlar tek sıra halinde dizildiler.  Aslıhan odanın sağ tarafına doğru ilerledi. Abisi yavaş yavaş odaya girdi ve güzel karısına aşkla baktı. Cemile abisine doğru ilerledi ve Yusuf'un elini tuttu. Sonra herkes odadan ayrıldı. İkisi birlikte heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladılar.

  Aslıhan düğünün yapılacağı bahçeye indi. Hemen Doğu'yu buldu. Doğu mest olmuş şekilde genç kıza baktı. Onu etrafında döndürdü ve iltifatlar sıraladı. Genç kızın yanakları bu eşsiz iltifatlar ile kızardı. Birlikte sohbet etmeye başladılar. İkisi de dışarıdan harika bir çift gibi duruyordu.

  Sevdiği kızı başka bir adamla gören Savaş elindeki içkiyi kafasına dikti. Cebinden bir sigara çıkardı ve sinirle yaktı. Sevdiği kızın mutlulukla o delikanlıya bakışı onu gittikçe sinirlendiriyordu. Yeşil gözleri kahverengiye çalıyordu. Gittikçe sinirlerine hakim olamayan Savaş genç kıza doğru yürümeye başladı. Tam ona doğru adım atmıştı ki kızıl saçlı güzel kız elini tuttu. "Bir sorun mu var Savaş?"
  Adam kendine geldi ve masasına doğru ilerledi. Hazal sinirli adama korku dolu bir bakış attı. Bu ilişkiyi kesmesinin vakti gelmişti. Bu düğün bitince Ekrem Bey ile konuşup bir daha bu adamın yüzüne bakmayacaktı .

  Çok geçmeden klasik bir şarkı çalmaya başladı. Gelin ve damat yavaş adımlarla nikah masasına oturdu. İkisi de heyecanla birbirine bakıyordu. Nikah memuru klasik soruları sormaya başladı.  İkisi de 'evet!' diye bütün evi inletti. Sonrasında parti paşladı. Fahrettin Bey bütün önemli konuklarıyla selamlaştı. Gün sonunda onu güzel bir bel ağrısı bekliyor olacaktı.
 
  Aslıhan ve Doğu tüm gün dans ettiler. Bir süre sonra yoruldular ve kütüphaneye gittiler. Yine garip bir uzay ansiklopedisi üzerinden konuşmaya başladılar. Dünyanın yörüngesi hakkında saçma saçma konuşup, bunun nasıl olduğunu göstermeye çalıştılar. Sonra kütüphanenin kapısı sert bir şekilde açıldı. Kızın yüzü anında düştü. Oturduğu yerden kalktı. Karşısında duran sinirli adama baktı.
  Doğu'ya sorun yok dercesine kafa salladı ve kütüphaneden çıktı. Savaş kızı kolundan tuttu. Kız hemen bildiği hareketi göstermek istercesine adamı ters bir şekilde duvara yasladı. Adam gerilince hemen ellerini çekti ve adamı yasladığı duvara paralel olan yere geçti. Duvara arkasını yasladı. "Sorunun ne senin!"
"Yerime hemen başkasını bulmuşsun. Keşke seni hiç o evden çıkarmasaydım."
"Ne diyorsun be! Yerime başkasını bulan sensin!!  Git kendine başka bir köle bul!  Yeter artık, senden de seninle birlikte olma düşüncesinden bile nefret ediyorum!!!!"

  Genç adam iyice sinirlendi. Saçlarını karıştırdı ve can yakıcı iğrenç bir söz söyledi." Altımda yatarken öyle düşünmüyorsun... " Aslıhan hemen adama bir tokat attı. Siniri geçmeyince elbisesinin altından bir bıçak çıkardı ve adamın parmaklarının arasına bıçağı sapladı. İyice adama yaklaştı. "Bir daha yanıma yaklaşmayı düşünme bile!"
  Kız bıçağı sapladığı yerden hızla çıkardı ve kütüphaneye doğru ilerledi. Genç çocuğa gitmesini söyledi. Hasta olduğu bahanesini kullanarak odasına çıktı. Sakinleşmek için oturdu fakat bu sefer de bacaklarının titremesi durmuyordu.  En sonunda oturduğu sandalyeyi sinirle odanın bir köşesine attı ve tırnaklarını koluna geçirdi. Elbisesinin uçlarını yırttı ve ağlayarak yatağın arkasına gizledi kendini.

  Kapı yavaşça açıldı, gelen kişi usulca genç kızın yanına gitti. Onu kucakladı ve yatağına yatırdı. Ağlayan kız gelen kişiyi görünce utancını gizleyemedi. "G-Git... Lütfen.  Beni böyle görmeni istemiyorum."
  Doğu kızın yanağını okşadı. Ona cebinden çıkardığı tatlı ekmeği verdi. Kız ekmeği bitirince ona ilaçlarını içirdi. Kız sonunda sakinleşti. Doğu'ya sarıldı ve bırakmadı. Genç çocuk da ona karşılık verdi.
" Seni iyileştireceğim. Sabırlı ol... "

🌠

  Düğün bitmiş, her yer temizlenmişti. Fahrettin Bey yorgun olduğu için hala odasından çıkmamıştı. Yusuf ve Cemile de aynı şekilde odalarında uyuyorlardı. Üçüncü kattaki büyük oda onlara verilmişti.
  Aslıhan sabah erkenden kalkmış ve temizliklere yardım etmişti. Öğleden sonra bahçedeki ağaçlara aşı yapılmasını izledi. Çeşmeye doğru yürüdü ve ayaklarını çeşmenin soğuk suyuna soktu. Başta ürperse de sonra çok iyi gelmişti. Dans eden meşe ağaçlarını izledi ve sesli şekilde şarkı söylemeye başladı. (mükemmel- evdeki saat)
  Cebinden topladığı erikleri çıkardı ve çekirdeklerini tüküre tüküre ağaçlık alanda yedi. Ormandaki bir ağaca çıktı ve kendi kafasından bir yemek tarifi uydurdu.

   Hayatı çok güzeldi. Geçirdiği en güzel yazdı. Aylaklık ediyor ve eğleniyordu.

🌠

  Savaş hızlı adımlarla depoya ilerledi. Normalde depoya gelmek onu zerre heyecanlandırmazdı fakat bu sefer farklıydı. Elinde Doğu diye bir çocuk vardı. Aslıhan'a el sürmeye cüret eden çocuk...

   Hemen kapıyı açtı ve hareketsiz şekilde oturan çocuğa göz gezdirdi. Kendisine hiç benzemeyen zayıf bir vücudu vardı. Yaşına göre küçük duruyordu.
  Birden çocuk uyandı ve karşısındaki cellata korkuyla baktı. Bantlanmış ağzında bir şeyler geveliyordu. Savaş sinirle bandı çıkardı ve çocuğa baktı. "Sen dünkü adamsın! BIRAK BENİ!"

Savaş keyifle güldü. Genç çocuğun karşısına bir sandalye çekti. "Benim olana dokunmayacaktın."
Doğu şaşırmış bir yüz ifadesiyle karşısındaki adama baktı. "Senin olan mı? Kız senin yüzünden delirdi. Kalbini kırdın onun!"
Savaş birden belindeki silahı çıkardı. Şarjörü eliyle boşalttı. İçine sadece bir mermi koydu.
"Hadi Rus ruleti oynayalım!"

Genç kız akşama kadar evde gezmiş, arkadaşının önerdiği kitabı okumuştu. Babası uyanınca ona gazete okumuş, Cemile ile dedikodu yapmıştı. Cemile artık hizmetçilik yapmayacaktı. Fakat bu fikir onun içine sinmeyince sadece birazcık ev işlerine yardım edeceğini söyledi. Böylece karar tatlıya bağlandı.
    Akşam Servet Bey koşarak eve girdi. "Oğlum... Onu kaçırmışlar!" Dedi elindeki mektubu göstererek.

  Aslıhan koşarak mektubu aldı ve okudu.

Eğer Aslıhan bu gece benim evime getirilmezse Doğu benimle Rus ruleti oynayacaktır.
  Aslıhan korkuyla geriledi ve babasına baktı. Babasının yüzü kireç gibi olmuştu. Kendi oğlu gibi sevdiği bir çocuk ile kendi kızı arasında kalmıştı.

  "Ben gideceğim!"

 

Karanlık ve AydınlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin