Bölüm 30

1.6K 46 5
                                    


Korkuyla beni kendine çeken adama baktım. Bana iğrenç gözlerini dikmişti. Dili dudaklarında gezindi ve yüzüme doğru yaklaştı. Kendimi geri çekmeye çalışsam da işe yaramadı. İğrenç, ıslak dili dudaklarımda geziyordu. İnlemeye ve sessiz çığlıklar atmaya başladım. Bugün yanıma kesici hiçbir şey almamıştım. Saatimi takmadığım için kendime lanet ettim. En sonunda yumruğumu adamın çenesine geçirdim ve ayağa kalktım. Ayağa kalktığım anda birisi sapığı dövmeye başladı.
  Hiç ellemeden sadece izledim. Adam muhtemelen ölmek üzereydi. En sonunda adam ayağa kalktı ve bana doğru döndü. Sapığı döven adamın Savaş olduğunu gördüğümde şaşırdım. Savaş bana doğru ilerledi ve kolumdan tuttu. Beni hızla kendine çekti. Bana sıkıca sarıldı.
  Bunu beklemiyordum. Bu yüzden şaşkınlıkla hiçbir şey yapamadan öylece kaldım. İtiraf etmek istemiyordum ama cidden korkmuştum.

"Aptal kız. Bok vardı sanki öyle giyinecek!"
Beni kucağına aldı ve yürümeye başladı. Esen rüzgar tenime her değdiğinde titriyordum. Savaş bunu anlayınca daha da hızlı yürüdü. Birlikte bir arabaya bindik. Beni kucağından indirmedi. Yol boyunca ona sarıldım.

🌼

Sabah uyandığımda kolumdaki ağrı ile irkildim. Morarmış koluma bir bakış attığımda dün olan şeyler  birden aklıma geldi. Korkuyla yatakta doğruldum. Yanımda mışıl mışıl uyuyan Savaş'ı gördüm. Üstü çıplaktı. sırtındaki dövmeleri onun teninde harika duruyordu.
  En sonunda bakmayı bıraktım ve yataktan kalktım. Tam ilerlemeye başlamıştım ki Savaş beni kendine çekti.
"Özür dilerim."
"Ne?!"
"Geçmişte olanlar için... Özür dilerim."
Kendimi kaybetmek istemiyordum ama o, bu lafları söylerken gayet ciddi duruyordu.
"Ne dememi bekliyorsun?"
Savaş bakışlarını cama çevirdi.
"Affet artık beni. Sensiz yapamıyorum. Başkaları ile olduğunu görmek istemiyorum. Benden başka birinin sana dokunması bana acı veriyor."
Ona hayretle baktım. Yeniden ayağa kalktım ve bir şey demeden evden çıktım. Arabam buraya getirilmişti. Hemen atladım ve eve sürdüm.

  Telefonu elime aldığımda oyunun silinmiş olduğunu gördüm. Kimsenin mesaj atmamış olduğunu görünce telefonu koltuğa fırlattım. Sıcak bir duşa girip bugün olanları düşündüm.

   Savaş gerçekten pişman olsa bile ne değişirdi ki? Ama beni kurtarmıştı... Onca yıl sonra intikam için ortaya çıkmıştım. Nasıl böyle düşündüm?

🌼

Sabah şirkete gittim. Biriken dosyaların her birini özenle inceledim ve notlar aldım. Asistanımla toplantıda gösterilecek sunumu ayarladık. Sunumu o sunacaktı. Ben sadece sunumu ayarlamakla uğraşıyordum.
  Akşamki toplantıda başarılar dileyerek şirketten ayrıldım. Kapıda beni bekleyen araca doğru yürürken sol tarafta bekleyen Savaş'ı gördüm. Yanına doğru ilerledim.
  "Yemeğe gidelim. Yoruldun bugün." Kafamı salladım ve onun arabasına bindim. Şirketle ilgili ufak sohbetler etmeye başladık. Savaş biraz çalışanlarını çekiştirip eğlendi. Ben aynı şeyi yapmadım çünkü benim çalışanlarım kusursuzlardı.

  Birlikte boğaz manzaralı bir restorana gittik. Hafif yemekler yedik ve biraz sohbet ettik. Ona olan kinim beni kurtardığı andan itibaren bitmiş gibiydi.
  Tam gecemiz harika geçiyordu ki camdan yansıyan görüntüm beni yine gerçeklikten çıkardı.
  Doğu bana kinle bakıyordu. Ellerini göğsünde birleştirmiş, mavi gözlerini yarı açık şekilde bana dikmişti.
"Utanmıyorsun değil mi?"
"Neyden?"
"Beni öldüren adamla birlikte yemek yiyorsun, onunla yatıyorsun."
"Bırak artık beni!" Gözlerimi kapattım ve ellerimi yüzüme getirdim.
"Aslıhan! İyi misin?"
Savaş ellerini ellerimin üzerine koydu. Telaşlı görünüyordu.

  "Hayır..." Dedim sakince. İçten içe korkuyordum. Mezarlığa gitmeyi bıraktığım günden beri Doğu peşimi bırakmıyordu.
  Savaş benim kolumdan nazikçe tuttu ve arabaya doğru ilerledik. Şoföre göz kırptı ve bana sıkıca sarıldı. Şu an ihtiyacım olan şeyin bu olduğunu düşündüm. Sadece birine ihtiyacım vardı.
 
Birlikte benim evimin önünde durduk. Beni nazikçe yere indirdi. Onun kolundan tuttum ve evime doğru çektim. Kapının anahtarını çevirdim ve içeriye girdik. "Kahve mi Şarap mı?" Savaş gülümsedi ve bana doğru mayhoş bir şekilde yürüdü. "Sen..."
   Onu kendime çektim ve öpmeye başladım. Fakat Savaş kendini vermiyordu. Onu her öpmek istediğimde kendini geri çekiyordu. En sonunda aralanmış dudağım ile onu izledim.
  "Ağırdan alalım güzelim."
Savaş kravatını düzeltti ve kapıdan çıktı.

  Arkasından bakakaldım ve gülümsedim.

🌼

  İzinli olduğum tek gündü. Akşama kadar uyumak niyetindeydim fakat mide bulantısı ile banyoya koştum. Kusmak istesem de kusamadım. Bir korumaya seslendim. Adama doktor çağırmasını söyleyip yatağıma geri yattım.
Kısa süre sonra yanıma doktor Kudret Bey geldi. Kan testi için kanımı aldı. Bana birkaç tane ilaç yazıp, yarın geri gelmek üzere gitti.
  O gün içimde bir huzursuzluk vardı. Yediğim yemekler iğrenç gelmeye, en sevdiğim çikolata çorap gibi kokmaya başladı. O gün akşama kadar ağladım ve mide bulantısının geçmesini bekledim.

  Ertesi gün sabah erkenden Kudret Bey geldi. Yüzünde belli belirsiz bir sırıtma vardı. Ona merakla, yorgun gözlerle baktım.
"Tüm gün uyuyamadım. Neymiş hastalığım?"
Adam yavaşça yatağıma oturdu. "Hastalık değil. Tebrik ederim... Hamilesiniz!"
O an dünya başıma yıkıldı. Ellerim terlemeye ve titremeye başladı. Yüzümün sapsarı olduğuna emindim.

  Adama kafamı salladım. Doktor odadan çıkınca bir süre yerimden kalkamadım. Hiçbir şey düşünmeden saatlerce duvarı izledim. Babam ne derdi? Savaş?

  Telefonu elime aldım ve Savaş'ı aradım.

"Savaş akşam evime gel. Önemli bir şey konuşmamız lazım..."

Cevabı beklemeden telefonu kapattım. Hızla banyoya gidip duş aldım. Üstüme rahat bir şeyler giydim. Aşağıya indim ve beklemeye başladım.

Herkese merhaba! Cidden özür dilerim. Bu hikayeye dalgasına başladım ve bu kadar okunacağını tahmin etmemiştim. Şu an biraz bunalımdayım. Yeni bölüm yazmak beni biraz daraltıyor. Sanki siz okuyuculara istediğiniz şeyi veremeyecek gibi hissediyorum. Bir süre ara verip yeniden bölüm atmaya devam edeceğim.
  Onun dışında Ekstra adlı bir kitabım daha var. Minik öykülerimi okumak isterseniz profilimde bulabilirsiniz.
O öyküler daha karamsar ve benim sevdiğim tarzda. Beğenmeyebilirsiniz. Ama bakmanızı öneririm. Özellikle ikinci bölüm benim değerlim.

Karanlık ve AydınlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin